banner564

Unutulan yol

Evde baş başa kaldıklarında ninesi bazen çocuğa din öğretiyordu.
“Biri sağ omzunda, diğeri sol omzunda iki melek oturur.”
“Neden onları görmem?”
“Melekler insanlara görünmezler. Sağ omzundaki melek sevaplarını, sol omzundaki melek günahlarını yazar. Sevap yaptığın iyiliklerdir, günah yaptığın yaramazlıklar, kötülüklerdir. Öldüğünde sayılacaklar, sevapların günahlarından fazla ise cennete gideceksin. Günah defterin ağır basarsa cehenneme gideceksin.”
“Cennette ne var?”
“İstediğin her şey.”
“Cehennemde?”
“Cehennemde kuyruklu zebaniler var. Günahkârları ateşten bir yatağa yatırırlar, üzerlerine ateşten örtü örterler, odayı ateşe verip kapıları kapatırlar. Susadıklarında irinli su verilir.”
“Ben cehenneme gitmek istemem.”  
“O zaman yaramazlık yok. Efendilik var. Beddua etmeyeceksin, densizlik yapmayacaksın, uslu oturacaksın.”
Ve ona cenneti anlattı. “Cennet yasemin kokulu bir bahçedir. Dallarda tuğrul kuşu ile ebabil kanat kanada oturur. Suyu hiç tükenmeyen ırmakları vardır. Oraya gidenler altın bileziklerle, incilerle, zümrütlerle süslenirler, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek koltuklara kurulurlar. Herkesin balkonlu bir köşkü vardır. Yorganların astarları atlastan, yatak çarşafları ve yastık yüzleri beyaz ketendendir. Her türlü kuş eti, her çeşit meyve bulunur. Kirazlar, muzlar, kayısı ve narlar. Baldan ırmaklar akar. Bütün istediklerin senin olur.” 
Bir gün öğleyin dedesi çocuğu Ayasofya’ya öğle namazına götürdü.
“Abdeste gerek yok, sen çocuksun,” dedi dedesi. “Besmele çek yeter. Ama sakın camide yellenme.”
“Olur mu dede!”
Lüzinyanlar’dan kalma koca cami boş denecek kadar tenhaydı. Dedesi ve arkadaşları dört beş kişilik bir saf kurup namaza başladıklarında çocuk yan gözle onları izleyerek hareketlerini tekrarladı. Sağ omzundaki melek defterini açmış harıl harıl yazıyordu. Gökyüzünden, görünmeyen çok büyük ve iyi bir şeyin onu izlediğini, yaptığını beğendiğini hissetti. 
“Dedemle camiye gittim,” dedi ninesine, eve dönünce.
“Aferin benim efendi oğluma,” dedi ninesi, onu enfiye kokan göğsüne bastırdı, saçlarını okşadı.
Arada bir dedesiyle camiye gitmeyi sürdürdü. Yüzünde gülümseyiş, kendini güçlü hissederek çıkıyordu camiden. Her şeyi içine alan, her şeyin açıklaması olan, içinde kötü hiçbir şey barındırmayan bir varlığın uzantısıydı o artık. Mutluluğun ötesinde bir mutluluk, muazzam bir huzur içindeydi. Görünmeyen o büyük şeye sarılı, dünyayla barışık, gamsız. Her şey basitti, anlaşılması kolaydı, önceden yazılmıştı: İyi bir çocuk olarak yaşayacak, iyi bir hayat sürecek, ölünce cennete gidecek, orada sonsuza kadar iyi vakit geçirecekti. Ölümden korkmuyordu çünkü ölüm bir bütünün iki parçası, aynı şeyin öncesi ve sonrasıydı. 
Çocuk yıllarca sonra hatırladığında, o ferah duyguları yaşamış olduğuna da kaybetmiş olduğuna da şaşacaktı.
Çok daha sonra, bazen deniz kıyısında, ormanda veya bahçede yürürken veya bazen müzik dinlerken, başka bir boyut ona varlığını hissettiriyordu. Görünen şeyler göründükleri gibi değildi. Dağların arkasında başka dağlar, yolların bittiği yerde başka yollar, onların da ötesinde engin bir sessizlik ve dinginlik ummanı vardı. Oraya gitmek kolaydı, ama yolu bilmiyordu veya çocukluğunda biliyordu da unutmuştu. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yavuz
Yavuz - 2 yıl Önce

"Başka bir boyut" hakkındaki düşüncelerinizi daha çok ve açık şekilde paylaşacağınız yeni yazılarınızı bekliyoruz Metin Bey. Yıllardır anlaşılmasına çalıştığınız şey böylece çerçevelenip okurlar için de daha iyi anlaşılır bir tüme kavuşacak bence. Bahçeden evrene yükselmenin zamanıdır sanıyorum. Biz hazırız. :-) Saygılar.

Fevzi Ogelman
Fevzi Ogelman - 2 yıl Önce

Cennetteki akan saraplar, huriler noldu, kadinlar icin ne var.

Turkish power
Turkish power - 2 yıl Önce

Sayın üstadım kafayı takmayiniz malum zevattan sana bana cehennem sırası gelmez din ile insanları kandırmak servet makam sahibi olmak kullanmak Allahu Teala ya şirk koşmaktır onun için biz kuyruğun sonundayiz

jatun
jatun @Turkish power - 2 yıl Önce

tl'de mi kaldın?

Ali özdemir
Ali özdemir - 2 yıl Önce

Çocukluk masumiyeti ve saflığı temsil eder şimdiye göre onca yokluğa rağmen

mustafa yüksel
mustafa yüksel - 2 yıl Önce

Yazı çocukluğumuzu anlatmış. Çoğumuz yaşadık. Yaş hayli ilerledi. Sol omuzumdaki melek fazla mesai almıyorsa kesin istifa edip gitmiştir. Sağ omuzumdaki melekse boş oturmaktan başka göreve tayin edilmiş olmalı. Cennet’te insanın her istediğinin olması monoton ve sıkıcı. Her sorunun cevabını öğrenen bilim adamları da çok sıkılacak. Hurilerle bir süre oyalansak da eminim bir sonra onlardan da sıkılacağız. Uyuşturucu kullanımı yasak olmaz umarım.

Sarp Ege
Sarp Ege - 2 yıl Önce

Yazıyı okurken çocukluğum aklıma geldi. Aynı nasihatları babaannem anlatırdı. Bazende korku verirdi. Çocukluk masumiyet, saflık ve duruluk.

Yasemin Oral.
Yasemin Oral. - 2 yıl Önce

Çocukluğumuzda dini eğitimden önce aile büyükleri çocuğun beynine nakşedilecek kodları bilirdi. Görünmeyen o büyük şeye sarılan çocuklar içlerinde güzellik barındırırlar.Baskıcı,şekilci,kinci yaklaşımların sonuçları günümüzde görülüyor ne yazık.Teşekkürler Sayın M.M.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 2 yıl Önce

Elinize, dimağınıza sağlık Üstadım.
Aladdin’in lambası, Uçan halı vb masallarla büyüyen çocuklar... Büyüdüklerinde, “Coğrafya kaderdir “ gibi başka masallar devreye girer. Yazık bu cennet vatanın topraklarına!


banner471

banner474