banner564

Üzücü yozlaşma

Sovyetlerin dağılmasından sonra, geçmişte solcu olduğunu ileri süren bazı kişi, kuruluş ve siyasilerin aniden batılı emperyalistlerle sıkı fıkı olması, Avrupa aşkı ile yanıp tutuşması, egemenliğimize, özgürlüğümüze, devletimize karşı cephe alması ve Rum’un sıçrama tahtası olarak kullanma niyetini gizlememesine rağmen federasyonu savunması, nasıl açıklanabilir?
Bazı kişi, kuruluş ve siyasilerin bir yandan haksızca anavatana saldırırken, öte yandan tutum ve açıklamaları ile batılı emperyalistler ile Rum tezlerini savunması nasıl açıklanabilir?
Acaba, Rum yönetimi, göstermelik STK veya siyasi parti kurularak, yabancı çıkarlarına hizmet etmesine, temsilcilerinin yabancıların maddi desteği ile uluslararası formlara katılıp Türk tezini destekleyen demeçler vermesine göz yumar mı?
Demokrasi herkesin istediğini yapması olmadığına göre, devlet; yabancıların yerli işbirlikçileri kullanarak, ülkeye zarar vermesine seyirci kalmamalı.
Varlığımızı sürdürebilmemiz için; kimsenin devletimize zarar verici faaliyetlerine göz yumulmamalı ve ‘Truva atı’ olarak kullanılmalarına fırsat verilmemeli.
Sosyal medyada yapılan yorumlar ve günlük hayatımızda konuşulanlar, ülkemizde bazı yayın kuruluşları, STÖ ve marjinal siyasi partilerin faaliyetlerine karşı büyük bir hoşnutsuzluk olduğunu gösteriyor. 
Bazı STÖ’lerin aşırı ideolojik tutumları, asli görevleri yerine politika ile ilgilenmeleri ve yerli yersiz grev ve eylem silahını kullanarak vatandaşları hak elde etmede pazarlık aracı olarak kullanması halkımızın ezici çoğunluğunca hoş karşılanmamaktadır.
Popülist siyasilerin şirin görünmek amacı ile devlette disipline önem vermemesi ve devlet çalışanlarının STÖ’lerine aşırı haklar tanıması sonucu, personel amirden çekineceğine, amirler maiyetinde olanlardan çekinmektedir. Hatta bazı devlet görevlileri, bakanlara bile saldırmaktadır.
Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde, devlet görevlilerinin seçilmiş ve atanmış yetkilileri aşağılamasına, hakaret etmesine göz yumulduğu görülmedi. 
KKTC’de bazı kişi, kuruluş ve siyasiler maalesef hükümeti sahte, atanmış, işgal yöneticileri diyerek pervasızca aşağılamakta ve haklarında dava dosyalanmamaktadır. 
Devletimizin yıkılması ve halkımızın özgürlüğünün elinden alınması için sürdürülen çok profesyonelce ve yoğun kampanyalara seyirci kalınıyor ve günden güne daha tehlikeli boyutlara ulaşması umursanmıyor.
Kurucu cumhurbaşkanımızın rahmete kavuşmasından sonra halkımızın lidersiz ve devletimizin de korumasız kaldığını düşünen bazı çevreler, yıkıcı faaliyetlerinin dozunu her geçen gün artırıyor.
Yaşanan dönemde KKTC’ni yıkmayı misyon kabul ederek hareket eden ve medyada destek bulan kişiler, belki bu gün gerçekleri olduğundan farklı gösterebilmekte,  halkı yanılttığını düşünebilmekte ve ülkemize zarar verdiğini göz ardı edebilmektedir.
Ancak tarih, gerçekleri yazacak ve bugün devletimiz ile halkımızın zararına uğraşanlara hak ettikleri sıfatı mutlaka verecektir.

YORUM EKLE

banner471

banner473