banner564

Vücudumun anıları


New York Review of Books’un  “şiddet ve gaddarlığın lirik yazarı” olarak tarif ettiği Roxane Gay biseksüeldir. 
Boyu 1.80’den uzundur.  Süper obezdir. 
 Gay, on iki yaşında bir grup oğlanın tecavüzüne uğradı. Kilo problemi  bu olaydan sonra başladı. Yeni kitabının* konusu bu iki “ayıp” tır.
 Irzına geçilmesine öncülük eden sevdiği, onun da onu sevdiğini sandığı oğlandı. 
 
O olaydan sonra: “Her geçen günle kendimden daha çok nefret ettim,” diye yazıyor Gay. “Kendimden daha çok iğrendim. Ondan (oğlandan) uzaklaşamıyordum. O oğlanların yaptığından uzaklaşamıyordum. Kokularını duyuyordum, ağızlarını ve dillerini, ellerini ve kaba  vücutlarını ve acımasız tenlerini hissediyordum. Bana söyledikleri korkunç şeyler kulaklarımdan eksilmiyordu. Sesleri, durmaksızın, hep benimle beraberdi.”
 
Kendinden nefret etmek, onun için nefes almak gibi doğal olmuştu. 
 
Şimdi 46 yaşında olan Gay, utandığı ve kendini suçladığı için tecavüze uğradığını yıllarca kimseye anlatmadı. “Zalim iştahları olan bir adam için et ve kemikten başka bir şey olmamanın” ne anlama geldiğini çözmeye çalıştı. 
 
“O çocuklar bana bir hiçmişim gibi davrandı ve sonuçta hiç oldum,” diye yazıyor.
 
Olaydan önce, çocuk kitapları okuyan, kiliseye giden, cici elbiseler giyip  fotoğrafıçekilirken gülümseyen güzel bir kızdı. 
 
Gülümsemeyi bıraktı. Vücudunu, üstüne büyük gelen erkek elbiseleri içinde saklamadı başladı. Kilo almdı. Kendini “aşılmaz bir kale” haline getirmek istiyordu. 
 
“Şişman değildim. Kendimi şişman yaptım. Vücudum lenduha gibi, içine girilemez bir kitle olsun istedim. Ben diğer kızlar gibi değilim, diyordum kendime. İstediğimi yiyebilirdim, onların istediğini de. O kadar özgürdüm ki... Kendi eserim olan bir hapishanenin içinde hürdüm.”
 
Elli kilo aldı. Sonra bir elli kilo. Sonra bir elli daha. Şimdi 225 kilo civarında ve uçaklarda, restoranlarda, otobüslerde, her yerde iriliğinin problemlerini yaşıyor.
  
“Ne cesurum ne de kahramanım. Güçlü de değilim. Özel de değilim. Ben sayısız başka kadının başından geçen bir şeyi yaşamış bir kadınım,” diye yazıyor.
 
*
 
Bir erkeğin kadın olmayı anlaması mümkün mü? 
 
Karnında çocuk taşımayı, tecavüze uğramayı, ensest kurbanı olmayı, dayak yemeyi, ikinci gelmeyi? 
 
Zalim iştahları olan adamlar için et ve kemikten başka bir şey olmamayı?
 
Özellikle Türkiye gibi dinin ve geleneklerin kadınları arka sıralara ittiği bir ülkede?
 
Ne yazık ki Roxane Gay gibi çıkıp anılarını yazanlar yok. 
 
Baba dayağı ile büyüyenler, antidepresanların bulanıklığında yaşamaya mahkûm edilenler, çocukluklarında tenha köşelerde akrabaları tarafından sıkıştırılanlar, ırzına geçilenler, sebepsiz işini kaybedenler, cezaevlerinde yatanlar susuyorlar. 
 
Bu sessizlikten dolayı kimseyi suçlayamayız; çünkü birisi çıkıp “Vücudumun Anıları” gibi bir kitap yazsa başına kim bilir başka ne “anılar“ gelir. 
 
Türkiye, kim bilir kaç yıl daha kendisi bir suçlama olan bir sessizlik içinde yaşamaya devam edecek.
 
*Hunger: A Memoir of (My) Body /Açlık: Vücudumun Anıları.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Bu aymazlık, kısır döngü ne kadar sürer
bilinmez ama galiba, sorunun cevabı geçenlerde t24’ de okuduğum bir söyleşide
vardı:
Amin Maalof orda bir arkaşından söz ederek
şöyle diyordu: “Dünyanın bu bölgesinde
(Orta Doğu) bir fırsatı kaçırmak için hiçbir fırsatı kaçırmayız.”
Elinize sağlık Sayın MM. Sağlık dilerim.

m.şakir
m.şakir @Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Maaluf'un cümlesini yanlış anlamışsınız herhalde.

Ömer Türkmen
Ömer Türkmen - 3 yıl Önce

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

ruh ikizi @ m.şakir
ruh ikizi @ m.şakir - 3 yıl Önce

20 Mart’taki söyleşiden aynen aldım, katdeşi. Yanlışsa düzelt sevinirim.

Melek
Melek - 3 yıl Önce

Derin acilarin dili yoktur ya. Yoksa psikosomatik hastaliklar olur muydu...Dile gelenler sigdir.

banner471

banner474