banner564

Wabi sabi

Temmuz ve Ağustos sıcaklarında evin yakını hariç, bahçeye çıkamamıştım. 
Hava serinleyip de dolaşmaya başlayınca bazı ağaçların öldüğünü gördüm. Kuraklıktandır diye düşündüm.
Biber ağacının yanındaki kayısı bunlardan biri. Bütün yaprakları üzerinde duruyor, ama kahverengiye dönüştüler. 
Kayısı canlı iken olduğu gibi yukkanın orada koyu yeşil yapraklı, meyveli narenciye ağaçlarına bakıyor, ama artık görmüyor, kolları felç. Kökleri yeraltından besin çekmiyor, yaprakları güneş ışınlarını gıdaya çevirmiyor. Özünü meydana getiren su kurudu. Yeraltında kökleriyle gıda alışverişi yapan mantarlar ona açılan çeşmelerini kapattılar.
Tek yeşilliği yukkanın kökündeki yaseminin tepesini saran upuzun kolları. 
Bahçenin uç kısmında da altı yedi servi ölmüş.
Eskiden olsaydı kestirirdim, ama artık kuru bir ağacın, canlıdan daha fazla bahçedeki böcek yaşamı için iyi olduğunu biliyorum. Suyu kurumuş gövdenin ve dalların kovuklarına veya açtıkları deliklere girip yuvalanacaklar. 
Doğada hiçbir şey lüzumsuzlaşmıyor.
Ormanda veya bir koruda kuruyan ağaç uzun süre ayakta durur. Yere yıkılınca, bütün canlıları öldükten sonra  parçalarına ayıran mantarlar ve bakteriler onu teslim alır. Günlerin geçişinde, canlı iken onu beslemiş olan toprağı parçaları ile besler.
Bütün bitkilerin bir gelişip büyüdükleri, bir de kuruyup öldükleri zaman var. Bahçede her ikisine de yer var. İki hâlin de ayrı bir güzelliği bulunur. Kıbrıs lalesinin mum alevi şekilli iri tohum kesesi, şarap kırmızısı çiçeği kadar güzeldir ve yatak odamdaki masanın üstündeki vazoda durarak bana bütün mevsimlerde zevk verir. 
Diğer çiçeklerin de tohum taşıyan kuruları, çiçek hâli kadar hoştur. 
Kuru çiçekleri derleme sanatı bu güzelliğin takdir edilmesinin bir sonucudur.
Bitkilerin bahçede geçirdikleri bütün aşamaları izleyerek onların da bizler gibi ebediyen burada olmayacaklarını, yaşamın duraksız bir eskime ve yenilenme, ölme ve dirilme süreci olduğunu hatırlarız.
Doğada hiçbir şey mükemmel değildir. Bunu ilk defa lisede coğrafya öğretmenim Mr Mathhews’dan duymuştum. Belki de dünyada hiçbir şey mükemmel değildir demeliydi, eğer Japonların wabi sabi anlayışını düşünseydi, ama dersimiz felsefe değil coğrafya idi.
Doğa bağlamında wabi sabi hiçbir şeyin kalıcı olmaması, yalınlık, kusurluluk, asimetri ve melankolidir. Bu anlayışı kavramak doğaya yeni gözlerle bakmamızı ve kuruma ve çürümedeki güzelliği de görmemizi sağlar.
Japonlar için wabi sabi sadece doğaya değil hayata bakış şeklidir. Yedi yüzyıl kadar önce, özellikle Japon aristokratları arasında gelişti. “Boşluğu ve kusurluluğu” anlamak aydınlanmaya doğru atılan ilk adım addedildi. 
Günümüzün Japonya’sında wabi sabi “doğal yalınlığın içerdiği bilgelik” olarak özetlenebilir. 
Sanat kitaplarında “kusurlu güzellik,” yaşlanmış ve solmuş olandaki güzelliği görmek olarak tarif edilir. 
Bilgelik çağlayanı Mevlana’da muhakkak buna benzer bir anlayış vardır, ama bizim nesillere ulaşmadığı için ben bilmiyorum.

YORUM EKLE
YORUMLAR
ece aksoybu
ece aksoybu - 3 yıl Önce

bu an sonbaharın renklerini görüyorum yaprakların sesini duyuyorum. seviyorum. yaşıyorum

Beyhan Alkan
Beyhan Alkan - 3 yıl Önce

"Her yazınız bir ders gibi" diyen Faruk Ercan'a ben de katılıyorum.
Ben de Wabu Sabi'nin bir örneği olan Kintsugi'den bahsetmek istiyorum.Kintsugi toz haline getirilmiş kıymetli madenler veya reçine kullanılarak kırılmış çömlekleri,vazoları onarma sanatıdır.Takriben 500 yıllık geçmişi olan bu geleneğe göre aslında hiç bir şey gerçekten kırılmaz.Kırılmayı,bozulmayı yok olma yerine yeniden var oluş şeklinde gören Kintsugi,nesnelere kaybettikleri fonksiyonları geri kazandırmanın ötesinde yaşanmışlıkları ve izlerini vurgulayarak hayata tanıklık ettiklerini vurgulayan bir felsefedir.
Hat sanatı ve resim'de sanatçı bilerek minik bir hata yaparak kusursuzluğun Tanrı'ya ait olduğunu ifade eden bir geleneği de belirtmek istiyorum.

Faruk ERCAN
Faruk ERCAN - 3 yıl Önce

Teşekkürler. Her yazınız ders gibi.

Nadide Sultan
Nadide Sultan - 3 yıl Önce

Ne garip, ölen ağaçlar bize göre ölüyor. Ama aslında dönüşüyorlar.

Sarp Ege
Sarp Ege - 3 yıl Önce

Wabi -sabi deyimi Japon estetiğinde geçiş ve kusurun kabulü üzerine odaklanmış bir dünya görüşü olduğunu Üstadın bugünkü yazısından öğrendim. Sonbaharın ayak sesleri başladı. Teşekkürler M.M.

G.CAydonat
G.CAydonat - 3 yıl Önce

“ Bır testi yaparız çamurdan _ İçindeki boşluktur _ Onu değerli kılan “ Çiin Haikusu ( zannederim )

Furkan Bulgurlu
Furkan Bulgurlu - 3 yıl Önce

Wabi sabi bu coğrafyadaki insanlara çok uzak bir felsefe. Kaldırımlardan tutun ışıklı tabelalara, parklardan yeni binalara kadar herşey en kalitesiz malzemeyle 1-2 sene sonra bozulacak şekilde yapılıyor. En eski ve saygın (olması geren) kurumlarının logosunu tekrar tasarlayan bir kafa yapısı. Herşey yeni, ama hiç eskimiyorlar, çünkü eskiyecek halleri bile yok.

Kadri S
Kadri S - 3 yıl Önce

Çok keyifli bir yazı, teşekkürler.


banner608

banner473