banner564

Yok oluş

Kıbrıs’ta varlığımızı sürdürebilmemiz, güvenliğimizin sağlanmasına ve vatandaşlarımızın geçim kaynağına sahip olmasına bağlıdır.
Maalesef 1974’te bize kazandırılan paha biçilmez kaynaklara, anavatanın altyapı tesislerimizi yapmasına ve her yıl bir milyar dolayındaki mali yardımına rağmen, bugün ekonomimizin istenen düzeyde olduğu kabul edilemez.
Bu durumda bizim siyasilerin başarısızlığı nedeniyle, kendi gücümüzle ekonomik kalkınmayı sağlayamadığımıza göre, anavatanın bilgi ve deneyimlerinden yararlanmamız, kendi çıkarımızadır.
Son yıllarda elde ettiği ekonomik başarı nedeniyle, bütün dünyanın takdirini kazanan anavatanın, kendi kendimize yeterli olmamız için bize yol göstermesi, hedef şaşırtması yapılarak kötü niyetli propaganda malzemesi olarak kullanılmamalı. 
Aşırı milliyetçi Yunanistan bile, ekonomik buhrandan kurtulabilmek için yabancı ülkelerin belirlediği önlemleri almayı kabul ettiğine göre, bizim anavatanın deneyimlerinden yararlanmamız, oldukça normaldir.
Avrupa Birliği de verdiği küçük miktardaki yardımın kullanılmasını, hem çok sıkı bir şekilde kontrol ediyor hem de bazı kriterlere göre harcanmasına izin veriyor. Nitekim 2010 yılında halkımıza yapılan yardımın bugüne kadar sadece yaklaşık %60’ı kullanılabilmiştir.
Ayrıca, yerel yatırım kapasitemiz yetersiz olduğuna göre, istihdam olanakları yaratılması için, mutlaka dışarıdan yatırımcıları ülkemize çekecek özendirici önlemler almalıyız.
Yakın geçmişte halkı açlık çeken Çin’in bugün dünyanın en büyük ekonomisi haline gelmesi, yabancı yatırımcıları çeşitli özendirici teşviklerle ülkesine çekmesi ile mümkün olmuştur. 
Ülkemizde de gençlerimizin iş, aş bulması ve göç etmek zorunda kalmaması için, çeşitli kolaylıklar sağlanarak, mutlaka dış yatırımcıları ülkemize çekmemiz gerekir.
Fakat ülkemizde bazı kişiler bilinçli olarak sırf ekonomik kalkınmayı engellemek amacı ile bazıları da başkasının yönlendirmesi ile ve kulağa hoş gelen sloganların cazibesine kapılarak, geçmişten günümüze dış kaynaklı yatırımlara karşı çıkıyor.
Kazara ülkemize gelen yatırımcılar, ülkemizi sömürecek iddiası ile kötüleniyor, suçlanıyor ve engellenmesine çalışılıyor. Hükümet ise kaynaklarımızı peşkeş çekmekle suçlanıyor ve yaygara koparılıyor.
Böylece, dıştan ülkemize yatırımcı gelmesine ve istihdam olanakları yaratılmasına memnun olacağımıza, tek tük gelen yatırımcıları, modası geçmiş ‘sömürü ve peşkeş’ edebiyatı ile suçluyoruz ve kaçırıyoruz. Üstelik yatırımları engelleyerek halkımıza kötülük yapanlar, bir de büyük bir pişkinlikle halkımızın var oluşu için mücadele ettiğini söyleyerek, herkesi uyuttuğunu sanıyor. İşin ilginç yanı, kaynaklarımızın atıl durumda kalmasına kimse ses çıkarmıyor. 
Kısaca belirtmek gerekirse, Kıbrıs’ta varlığımızı sürdürebilmemiz için, her şeyden önce nüfusumuzu ve ekonomimizi, Rumlarla rekabet edebilecek düzeye çıkarmalıyız. Bunun sağlanabilmesi için de:
1.Kendi kendimize yeterli olabilmemiz için anavatanın, deneyimlerinden yararlanmamız ve bize yol göstermesine karşı çıkmamalıyız;
2.yabancıların ülkemizde yatırım yapması için, özendirici önlemler alınmalı; 
Anavatanın verdiği mali yardımı, isabetli kullanmamızı istemesine ve bunun için de  bize yol göstermesine karşı çıkmak; dış yatırımcıların ülkemize gelmesini ve özelleştirmeyi engellemek, halkımızın varoluşuna değil, aksine yok oluşuna hizmet eder.

YORUM EKLE

banner471

banner474