banner564

Yol kenarı çayır çimen

Birkaç ay önce onu Lapta’daki evinde ziyaret ettiğimde sanatçı dostum Hikmet Uluçam bana bir torba dolusu tohum verdi. 
 
Yabani çiçeklerden toplamış. 
 
“Bunları bahçene saç, göreceksin ne güzel çiçekler çıkacak,” dedi. 
 
Hikmet için sanatçı dedim, ama o sanatçılığının yanında belki de Kıbrıs’ın en usta, en çevreci bahçıvanıdır. 
 
İlkbaharda birkaç günlüğüne ziyaretçilerine açtığı bahçesi adanın öz çiçekleri ile dolu bir cennettir. 
 
Torbayı alıp eve geldim ve yağmurlar başladıktan sonra içindeki tohumları ara ara avucumda toplayıp eski zaman çiftçileri gibi toprağa attım. Bakalım neler çıkacak.  
 
Dizimin dibinden ayrılmayan okuyucularım hatırlayacaktır: Üç dört yıldır, aslında bir tarla olan bahçemi sürdürmüyorum ve toprağını başka bir şekilde rahatsız etmiyorum. Orasını yabani çiçeklerle dolu bir çayırlık hâline getirmek istediğim için yaptım bunu. 
 
 
Kendi hâline bırakılan toprak gücünü toplayacak, aşınmanın ve sürekli ekim altında bulunmanın hâlsizliğinden kendini kurtaracak. Zamanla adadaki yabani çiçekleri bağrına çekecek. 
 
Çekmeye başladı bile. Her ilkbaharda daha önce görmediğim kır çiçekleri görüyorum ve bunların tohum dökerek kendilerini çoğaltmalarını.
 
İklim değişikliği doğadan aldıklarımızı ona geri verme zamanının geldiğini haber veren bir tehlike çanıdır.
 
Bu çanı herkes duymalı.
 
Dünyayı elbirliği ile viraneye çevirdik, elbirliği ile mamur etmeliyiz. 
 
Maalesef, biz Kıbrıslı Türklerin çoğu doğaya karşı sağır ve kör olduğu için hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyoruz. 
 
Köylerde ve kasabalarda daha birkaç yıl öncesine kadar çiçekli birer çayır olan yol kenarları rant uğruna beton kaldırımlarla doldurulmakta. 
 
Müteahhitler, yeni ev yaptıranlar ağaç ve çiçeğe yer ayırmadan arsaların her santimetre karesini ev, garaj veya çimentodan yapılmış bloklarla doldurmakta.
 
Bu konulara öncelik tanıması gereken politikacılar, üst düzey bürokratlar, belediyeler ve fikir önderleri ise incir çekirdeği doldurmakla meşgul.
 
Yeni yapılan yol kenarlarının çiçekler ve otlarla çayırlaştırılması, yol ihalesinin bir parçası hâline getirilmelidir. Köylerde ve taşra özellikli yerlerde yol kenarlarına kaldırım yapılmamalı, yapılanlar sökülmelidir. İnşaat alanları daraltılmalı, yeşil alanlar genişletilmelidir.
 
Çöküş zamanlarında değişik şeyler yapmak zorundayız, çünkü eski yöntemler geçerliliğini yitirmiştir.
 
KKTC doğaya ilan ettiği savaşı durdurmalı, geri çekilmelidir çünkü giriştiği bir savaş değil intihardır.
 
Doğa pısmış gibi görünse de yumruğunu patlatacaktır. Covid-19 bunun ilk işaretidir.
 
Doğayı eski hâline kavuşturmak bir kurtuluş savaşıdır – hem doğa hem insanlık için.
 
Hiç kimse katkı yapmaktan muaf, hiçbir ülke, KKTC gibi tanınmamış ve geri olsa bile, yükümsüz değildir. 
 
Beton yerine tohum etmek tahmin ettiğinizden de kolaydır ve çiçek betondan sağlıklıdır. Rantı ise çocuklarınıza ve torunlarınıza miras olarak bir cehennem değil, yaşanabilecek bir dünya bırakmaktır.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Öncelikle yazarı bu tür yazılar yazdığı için yürekten kutluyorum.
Ben bir emekliyim. Memuriyetimin son yirmi yılını Antakya merkezde geçirdim. Yaşlı insanlarla (ki çok severim) sohbet ettim. Buraya sığmayacak öyküler var her yerde olduğu gibi Antakya’nın da.
Bunların en başında Amik gölünün kurutulması.Sonuç, kuş türünde yüzde 90’lara varan azalma.Şimdi göl havzasında havaalanı var. Her yıl su basar, seviye bazan iki metreyi bulur.
İkincisi şehir merkezindeki Roma döneminden kalma taş körünün yıkılmasıdır.Yerine yapıla beton köprü hâlâ eski adaşını iç acısıyla hatırlatmakta.
Mezun ettiğim bütün öğrencilerime:
Bir gün Devlet erkinde görev alacaksınız.Eğer b
İmkanınız olursa, Amik gölünden başlayarak,
Hatay’ın tarihi ve doğal güzelliklerine sahip çıkın.Atarürk’ün size verdiği birinci görevden sonraki ikinci göreviniz budur.
Diyerek görevlendirdim.Sabırla bekliyorum.

Aydan Özkasap
Aydan Özkasap - 3 yıl Önce

Biz, Anadolu'dan İstanbul'a göç edip burada tutunmaya çalışanlardanız. Memleketle bağımız zayıfsa da kopuk değil. İthal tohumla başlayan felaketi de o yıllardan biliyoruz. Ama, toprağın müdahale ile uğradığı yoksullaşmayı, günlük basına siz taşıdınız, düşüncelerim netleşti. Hizmetiniz çok büyük.

Vatandas
Vatandas - 3 yıl Önce

Eger her yere yeni evler binalar yapiliyorsa bunlari alanlar var demek de ondandir. Yani nufus artisindan ve evlere ihtiyacin aritmasindandir

Eger arabalar yollar artiyorsa yine bunun da sebebei araba alanlarin sayisi artmaktadir ondandir, yani yine nufus artisindandir

Eger Cevre kirliligi artiyorsa yine kirtletenler arttigindandir yani nufus aritisndandir.

Kisaca karsi karsiya buundugumuz bu FELAKETIN en buyuk sebebi dunyadaki insanlarin sayilarinin. yani nufusun her gecen gun kontrolsuz bir sekilde artmasidir. Ustelik ulkeler gelistikce kisi basina dusen enerji , kaynak ihtiyaci , cikan kirlilik miktarinin da artmasidir. Yani hem nufus gittikce artiyor hem de kisi basina olan tuketicilik.

Dunya 7 milyari gecti , ve tahminlere gore bu asrin sonuna dek 10-12 milyari gecmesi bekleniyor. Dunya bunu kaldirabileek seviyede degil ve simdiden butun ekolojik sistemler cokmek uzeredir.

Cok acil bir sekilde nufus kontrolu gereklidir ancak kimse buna yanasmiyor. Bu gidisle sadece Kibiris degil butun dunya cok buyuk bir felakete dogru ilerlemketeyiz. Nufusu kontrol edemezsek sadece tuketimi kontrol ederek, yesil uretim sistemlerine gecerek, vs. bunu bas etmemiz mumkun degildir.

Fakat biz, yani bugun hayatta olanlar, bu felaketi yasmayacagiz ama bizden sonraki nesiller ayvayi yedi, sonrakiler hayatta kalma savasi verecekler malesef.

Kimse takmiyor, herkes "Benden sonra isterse dunya batsin" anlayisi icinde bencilce ve yobazca bir tavir icinde psikopatca yasamaya devam ediyoruz.

Sonunda en buyuk sorun bencilligimiz ve yobazligimizdir.

Attenboroguh nun bu konuda RSA de yaptigi konusmayi dinlemenizi tavsiye ederim, sorunu cok guzel ozetlyior.

https://www.youtube.com/watch?v=fK0rXRmC4DQ

Uğur Hüseyin SEZGİN
Uğur Hüseyin SEZGİN - 3 yıl Önce

Yağmur yok,aşırı kuraklık var. Ağaçları ve yeşili yok edersen, bu durumda şaşılacak bir şey yok sanırım.Bu günler daha iyi günlerimiz,yaşayacak olanlar daha neler görecekler. Çünkü insanoğlu daha akıllanmadı .

ali özdemir
ali özdemir - 3 yıl Önce

arkadaşlar yorum değil köşe yazmışlar

Vatandas
Vatandas @ali özdemir - 3 yıl Önce

Abi bu konu onemli o yuzden. Eger buradan birkac kisiye bile ulasabilirsek yapilan emege deger bence.

Icinde bulundugumuz durum cok ciddi ama malesef bizde bu konular gundeme bile ulasmiyor, insanlar dunyada olan bitenden bi haber, umursuz bir sekilde kendi dunyalarinda , "bana dokunmayan yilan bin yasasin" hesabi yasayip gidiyorlar fakat gelecek nesillere berbat bir dunya birakiyoruz. Bu konularin konusulmasi cok onemli ve gereklidir bence.

Muharrem çurey
Muharrem çurey - 3 yıl Önce

Lütfen yazınız tükeniyor dünyamız

Beyhan Alkan
Beyhan Alkan - 3 yıl Önce

Usta'cığım,hayatıma değer katan,beslendiğim damarların sahiplerine hitabın bu şekildedir.
Öncelikle dizinizin dibinden ayrılmaya hiç mi hiç niyetim yok.Yazılarınız,ektiğiniz tohumlara verdiğiniz "can suyu" gibi geliyor. Minnettarım.
Bir roman çalışmanız vardı ne aşamada? Yazılarınızı kitap haline getirmek istemez misiniz? Çocuklarımızdan artık pek bahsetmiyorsunuz.
Hesap sorar gibi oldu fakat kaç zamandır düşüncemdeydi artık yazıya döktüm.İyiki de yazdım yoksa nereden bilecektiniz?
Kendini sevmeyen insan,ne doğayı ne başka canlıları sevebilir.
Babylon Berlin dizisinden bir replik
“Muhafazakar olmak sadece bir şeyleri koruma (muhafaza) altına almak değil, muhafaza edilmesi gereken değerleri de yaratmaktır.”Diyor.Toplumumuz muhafazakârlığı da işine geldiği gibi anlıyor.
Merak eden,öğrenme açlığı çeken bizlere can suyu vermeye devam etmeniz dileğimle.
Beyhan Alkan

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Hayata geri donus yazısı olarak tanımlayabilecegim bu harika yazı bende peygamberimizin kıyamet kopmakta bile olsa elindeki fidanı dik sozunu hatırlattı. Evet birbirimize dost ve arkadas olarak bakıp hayatımızı yeniden yasanılabilir bir hayat olarak dizayn etmeye baslamalı.Bunun icin bazı siyasetcilerin illizyonla bizi baska bir hayatı yasamaya cagırmalarına direnmeli, Necip fazıl gibi burası cıkmaz sokak deyip , yasananın oyle bir hayat ki hayata kurmus pusu oldugunu gorup kendimizden baslayarak herseyi degistirmeli. Dost arkadasının iyiligini isteyendir.


banner608

banner474