banner564

Yolculuk niyeti

Yolculuk niyetinde değilim.
Fakat böyle bir iş yapmaya kalksam
Doğru İstanbul’a gelirim.
Beni bebek tramvayında görünce
Ne yaparsın acep?
 
Mamafih söylediğim gibi
Yolculuk niyetinde değilim.
 
İzmir’de Alsancak taraflarındayım. Buraya bir laboratuvarda Covid-19 testi yaptırmak için geldim. Test tamamlanınca caddeye çıktım, denize uzandığını sandığım yollardan birine girdim. Dükkânlar, lokantalar, barlar, kafeler, birkaçı hariç hepsi temiz ve tertipli bir biçimde kapalı. Açık olanlara da pek giren çıkan yok. 
Soğuk.
Rüzgâr, Çinli bir şairin “On binlerce mil uzunluğundaki rüzgâr” dediği rüzgâr, bacaklarıma köşeden siyah bir balon getirdi.
 
Balonun siyahı da mı olurmuş? Siyah balon siyah gelinlik gibi olmuyor mu? 
Biraz ileride uçuşan, birbirine bağlı birkaç balon daha var. Evini bulamayan sarhoşlara benziyorlar.  
Şenliksiz, Covid-19 kapalısı, kalabalıksız bu sokakta ne arıyorlar?
Bir partiden mi kaçtılar, yoksa baloncunun demetinden hürriyeti mi seçtiler?
Bir dükkândan iç antepfıstığı alıyorum. 
Müşterisiz bir lokantanın önünde beyaz gömlekli üç garson sohbet ediyor.
Biraz ileride bir kitapçı var. Oraya yürüyorum. 
İçeride gözüme çarpan ilk kitap Orhan Veli’nin Bütün Şiirleri. 
O, çocukluğumdan beri en sevdiğim şairdir. Çoğu zaman, bir kitapçıya girdiğimde, evde olmasına rağmen bu kitabını alırım. 
Onu tanımayı çok isterdim. 
Mozart (1756-1791) 35 yaşında dünyaya veda etmişti. Onun gibi muzip ve saf, hüzünlü ve bahtsız bir kişi olan Orhan Veli 1950’de 36 yaşında öldü. Ankara’da belediyenin üstünü örtmeyi ihmal ettiği bir çukura düştü ve üç dört gün sonra beyin kanamasından gitti. Yolculuk niyetinde olmadığı bir yaşta.
 
Denize varınca bir yere ilişip kitabı rasgele açıyorum. 
Bin dokuz yüz otuz ve kırklarda yazılmış olmalarına rağmen şiirler ağaçtan az önce kesilmiş meyve gibi taze; şair çoktan ölmüş, tenha kalabalıklaşmış, temiz kirlenmiş, gözler kapalı dinlenen şehir cehenneme dönmüş olsa da. 
Mozart’ın müziği gibi sonunda dimağda bir hüzün tortusu bırakıyor Orhan Veli’nin şiirleri. En masum ve çocuksu olanlarında bile tasalı bir şey var. 
Kuşçu amca!
Bizim kuşumuz da var
Ağacımız da;
Sen bize bulut ver sade,
Yüz paralık.
 
Klâsik, okumaktan asla bıkmayacaklarımızdır.
Bazıları insan öğrenmeye geldiği şeyleri öğrenince gider, der. Orhan Veli genç öldü ama belki öğrenmeye değer en önemli şeyleri öğrenmişti.
Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-Akşamüstüne doğru, kış vakti-
Benim de sevdalar geçti başımdan.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
Zamanla anlıyor insan dünyayı.
 
Öğleye doğru arkadaşım gelip beni buluyor. Tavacı Recep’ten paket servisi almaya karar veriyoruz. Bizi içeri davet ediyorlar ve çay ikram ediyorlar. Lokanta bomboş. Yolda Reyhan’dan kazandibi alıyoruz ve eve gidiyoruz.
Kesik kesik olan bir hayatın kalan zevkleri.

YORUM EKLE
YORUMLAR
ruh ikizi
ruh ikizi - 3 yıl Önce

Hüzün ve gülümseme bir arada olmuş. Çok güzel... :-)

ali özdemir
ali özdemir - 3 yıl Önce

insan yaşlandıkca makamvepara hırsı azalmalı hayat yavaş yaşamalı keyif almalı .gençken hayatı kovalıyoruz

Lycianspirit
Lycianspirit - 3 yıl Önce

Yaşama kattığınız yorum olağanüstü.İyi ki varsınız ve hayatımızı zenginleştiriyorsunuz.

Uğur Hüseyin SEZGİN
Uğur Hüseyin SEZGİN - 3 yıl Önce

İzmir'de olduğunuzu bilmek ve sizinle aynı havayı solumak ne kadar güzel,sağlıklı uzun ömürler.

Harun Bilhan
Harun Bilhan - 3 yıl Önce

Merhaba. Yazılarınız yaşamıma anlam ve güzellik katıyor. Teşekkür ederim. Size sağlıklı, uzun bir yaşam dilerim.

Rehend
Rehend - 3 yıl Önce

Belki de bir parça gökyüzü... gibi yaşamalı yazılarınızın ruhu gibi...

B. Celasun
B. Celasun - 3 yıl Önce

Umarım sağlığınız ve keyfiniz yerindedir.
Bana sorarsanız bu mevsimde "tek yol Kıbrıs", bahçeniz sizi bekliyor...
: )

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Hayatın asıl zevki nesesi insanı dirilterek kendisi ile irtibatlandıranın farkına varıp onu tanımaktır


banner608

banner473