banner564

Zambak için soğandan öte yol var mı?

Bahçeye çıktığımda patikanın sağında ve solunda sıra hâlinde gömülü zambakların başlarını topraktan çıkarmış olduğunu görünce şaşırdım. 
Yağmurları beklememişlerdi. Yağmış gibi çıkmışlardı. 
Belki de toprağın soğumuş olmasını uykudan kalkmak için yeterli bir işaret olarak almışlardı. 
Aynı dürtüyü, zambak gibi soğanlı bitki olan nergisler, sümbüller ve diğerleri neden hissetmemişlerdi?
Onların toprakta olduğu yerlerde hayat emaresi yoktu. Bahçenin diğer yerleri gibi kupkuru idi.
Soğanlılar kurak mevsime sahip yerlerin çiçeğidir. Soğan çorak aylar için bir kilerdir. Yaprakları çıkıp güneş ışınlarını gıdaya çevirmeye başlayıncaya kadar çiçeği hayatta tutar ve doyurur.
Soğuk ve yağışlı yerlerde, İstanbul gibi mesela, soğanlıları çiçek verip kuruduktan sonra yerden çıkarmak ve ilkbahara kadar karanlık ve kuru bir yerde saklamak gerekir. Aksi takdirde donarlar veya çürürler.
Akdeniz’de buna gerek yoktur. Onları yerde bırakırsın. Yumrular yavru, yavrular da yavru doğurdukları için Kıbrıs deyimi ile çokum olurlar, üç dört senede bir söküp seyreltirsin.
Yaşadığımız hayat, iklimin hem biz hem bütün canlılar için yıldan yıla fazla değişiklik göstermeden aşağı yukarı aynı kalacağına göre düzenlenmiştir. Ama iklim yeryüzündeki her şey gibi değişkendir. 
Grönland’da buz örtüsünün derinliklerinden alınan örnekler, son buzul çağın ortalarında ısının yirmi yıl kadar kısa bir zaman diliminde 16 santigrat derece yükseldiğini gösteriyor. Ve aynı süratle azaldığını. Ve bunun birden çok kere meydana geldiğini. 
Oynaklığın nedeni kesin olarak bilinmiyor. Ama bazı bilim insanlarının kanaati, son buzul çağında karbondioksit oranının devrilme noktasına ulaştığı ve bunun yarattığı zincirleme reaksiyonlardır. 
Bu bilgi günümüzde oluşum hâlinde olan iklimin ille de aynı hızla değişebileceği anlamına gelmiyor. Ama bu kadar süratli değişikliklerin mümkün olduğunu gösteriyor.  
Buzul çağlarını meydana getiren, dünyanın yörüngesinde oluşan ve dünyanın değişik yerlerine vuran güneş ışınlarını etkileyen oynamalardır.
İklim değişince, bahçemdeki zambakların öğreneceği gibi, hayat da değişecek. 
Eğer hiç yağmur olmazsa veya normalin çok az altında yağarsa zambak soğanındaki gıdayı kullanarak büyüyebildiği kadar büyüyecek, belki çiçek açacak belki açmayacak, belki tohum verecek belki vermeyecek. 
Bu yıl yağmursuzluğa dayanacak. Belki gelecek yıl da.
Ama ondan sonraki yıl? 
Dünya sürekli değişim hâlin dedir. Everestlerin zirvesi bir zamanlar deniz dibi idi. İngiltere ile Kıta Avrupası arasındaki deniz de yeşil bir kara parçası. 
Hayatın birinci kuralı değişim ve uyumdur: Değişime ayak uyduran hayatta kalır ve neslini sürdürür, uyduramayan yok olur.
Tahminim soğanlı bitkilerin dünyaya soğanlı olarak gelmedikleri, yaşadıkları yerlerde yağmurlar mevsimlik olmaya başlayınca varlıklarını sürdürmek için soğan geliştirdikleridir. 
Çöle yakın bir iklime sahip olan adada yağmurlar daha da azalır, sıcaklık daha da artarsa zambaklar ne yapacak?
Soğandan öte yol bulacaklar mı?

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 2 yıl Önce

Sn. Münir; size bu mesajı, Madra dağının eteklerindeki bir köyden yazıyorum. Sait Faik bir öyküsünde :”Sonbaharda yapraklar konuşur” der. Ben de yaprakların konuşmasına kulak vermek için bir doğa yürüyüşündeyim. Renk cümbüşünü izlemek, yerel halkla konuşmak çok keyifli. Doğanın icinde olma isteğime yazdıklarınızın katkısı çok büyük. Çok teşekkürler, iyi ki varsınız...

Şakacı
Şakacı @Ege’de Bir Sahil Kasabası - 2 yıl Önce

MM'in bundan önceki iki yazısına yorum yapmadınız.

Bir Vatandaş
Bir Vatandaş - 2 yıl Önce

Bazı bilim adamları iklim değişikliği nedeniyle Grönland ve arktikteki buzların erimesiyle denize akan bu büyük miktardaki tatlı suyun deniz suyunun yoğunluğunun değişmesine yol açabileceğini ve ısı değişikliğinin de etkisiyle batı ve kuzey avrupayı etkileyen okyanus akımlarının değişebileceğini hatta tamamen durabileceğini iddia ediyorlar. Okyanus akımları okyanustan getirdikleri sıcak deniz suyu sayesinde batı ve kuzey avrupa iklimini ılımlı kılan akımlardır. Yani bu akımların azalması veya durması sonucu ısıtıcı etkisi azalacağından batı ve kuzey Avrupada yeni bir 'minik buzul çağı' yaşanabileceğinden bahsediyorlar.

Hani hep küresel ısınmadan bahsediyoruz bunun her yerde aynı derecede bir ısınma olmayacağına bir örnek. Bazı yerler cok daha fazla ısınırken bazı yerlerde ise (mesela İngiltere gibi ülkelerde) kışlar çok daha soğuk ve sert geçebileceği de mümkündür.

Akdeniz ve özellikle bizim de içinde bulunduğumuz doğu Akdeniz ise malesef küresel ısınmadan en çok etkilenecek bölgelerdendir. Yani bizdeki ısı artışı dünya geneline göre çok daha fazla olacak. Bu bölgede gittikçe artan bir çölleşme gözleniyor ve bu ilerde çok daha şiddetleneceğinden bahsediliyor.

m.Şakir
m.Şakir @Bir Vatandaş - 2 yıl Önce

İklim değişikliği pek de kötü bir şey değil anlaşılan. Belki de iyi olacak eğer olursa !

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 2 yıl Önce

Evet, doğada hızlı bir kötüye gidiş var.Ancak önünde sonunda doğa kendi düzenini yeniden kurar. Olan bütün canlılara olur. Başta da en çok çoğalan insanoğluna.
Doğaya saygı duyarak yaşayan ve daha az atık üreten insanlara selam olsun. Konuya sık sık dikkat çeliyorsunuz üstadım elinize sağlık.

Danyal
Danyal - 2 yıl Önce

Yıllardır virüslere karşı etkili bir ilaç geliştirilememişti, ama iş kapıya dayanınca ilaç şirketleri yeni ve etkili ilaçlar çıkarmaya başladılar, bazıları büyük kazançlar sağladı bile. Aynı şekilde iklim krizi de kapıya dayandı, lâkin henüz doğru dürüst bir çözüm bulunabilmiş, bir plan yapılabilmiş değil. Çünkü bu kriz insanlığa yeteri kadar zarar vermedi, dolayısıyla da çözüm henüz bir ihtiyaç değil. Eğer şirketler iklim krizine bir çözüm bulacaksa bu ancak ve ancak bu çözümün bir ihtiyaç olmasından sonra gerçekleşecek. Maalesef insanlığın geldiği noktada işler böyle yürüyor.

Bir Vatandaş
Bir Vatandaş @Danyal - 2 yıl Önce

Çok haklısınız iklim değişikliği o kadar kötüleşmeli, insanları kişisel olarak o kadar etkilemeli ki ancak o zaman birşeyler yapmayı düşünsünler ancak olayın o kadar kötüleşmesini beklersek o zaman da iş işten geçmiş olabilir.

Bunun değişik sebepleri var ama en önemlisi 'Irreversible Tipping Points' dedikleri belli 'Eşik' noktaları var ve bu eşikler aşıldıktan sonra artık bunları geri çevirmek mümkün olmaz, siz ne yaparsanız yapğın artık onu tamir edemezsiniz.

Başka bir sebep de dünya o kadar büyük ki atmosferdeki gazların değişiminin etkileri de uzun yıllar sürebiliyor. Yani bugün önlem almaya başlasak bile iklim bir süre daha ısınmaya devam edecek . Nasıl kı 100 km hızla giden yüzlerce ton ağırlıktaki bir yük trenini bir anda durduramazsınız , frene bassanız bile yine de durması birkaç kilometre sürer, aynı şekilde bugün gerekli önlemleri alsak bile iklim yine de yıllarca ısınmaya devam edecek. Yani bugün yaşadığımız iklim değişikliği bundan onyıllarca önce atmosfere saldığımız gazlardan dolayıdır ve aynı şekilde bugün ürettiğimiz gazların etkisini de önümüzdeki onlarca yılda göreceğiz. Başka bir değşle bugün ürettiğimiz gazlar zaten bizi bundan çok daha bir sıcak dünyayı garantilemiş durumdadır.

Yani kısacası dediğiniz gibi 'Bunun bir ihtiyaç olmasını ' beklediğimiz zaman zaten iş işten geçmiş oluyor. Eğer kısa zamanda çok ciddi önlemler almazsak aynen bir çığ gibi dünya değişmeye vce kötüleşmeye devam edecek ve ta ki yeni bir denge bulunsun bu değişmeyi biz durduramaycağız. Bu yeni dengeye ise uyum sağlamamız artık mümkün olmayabilir.

Tipping points'le ilgili link : https://en.wikipedia.org/wiki/Tipping_points_in_the_climate_system

Beyhan Alkan
Beyhan Alkan - 2 yıl Önce

Doğa insana ait değil insan da doğaya.Dünya insansız daha mutlu daha huzurlu bir yer olurdu diye düşünüyorum.Bir ABD vatandaşının bir yılda tükettiğıni 52 Afrikalı ancak tüketebiliyormuş.Bütün dünya ABD iştahında olsaymış dünyanın kaynakları on yılda tükenirmiş diye okudum.Yine bir kaynakta,İsveç,ürettiğini 12 günde ihraç edemezse ülkelerinde depolayacak yer kalmazmış diye yazıyordu.Insan soyunun bu tüketim hırsı korkarım bizi de doğa ile birlikte yok edecek.

Bir Vatandaş
Bir Vatandaş @Beyhan Alkan - 2 yıl Önce

Sayın Alkan ben bu tür yaklaşımlara da katılmıyorum. İşte 'Dünya nasılsa biz olmadan da olurdu' veya 'Dünyaya birşey olmaz iklim değişikliği dünyayı yok edemez ' ya da 'Dünya insansız daha mutlu daha huzurlu bir yer olurdu' gibi .

Eğer gerçekten dünyanın insansız daha mutlu olacağını düşünüyorsanız kendinizden başlayabilirsiniz yani, sizi kimse tutmuyor.

Bu gibi kaderci , pasifist tavırlar bence çok yanlış çünkü insanları 'Birşey yapmamaya' , pasıifliğe yöneltiyor. Halbuki bugün heryerde alarm çanları çalmakta , bütün dünyayı mahvediyoruz ve çok acil olarak çok büyük önlemler almazsak gelecek nesiller tam bir felakete doğru gitmektedirler.

O yüzden hem sıze katılmıyorum hem de bu gibi tavırların ibnsanları daha da pasifistliğe iteceğinden çok zararlı ve tehlikeli olduğu kanısındayım. İnsanları dünyada bir zararlı parazit olarak görmek yerine sevdiklerimizi çocuklarımızı hatta onların çocuklarını ve tüm gelecek nesilleri hatırlayarak tam tersine bu felaketi durdurmak için elimizden gelenin en fazlasını yapmak zorundayız bence.

Saygılarımla.

Beyhan Alkan
Beyhan Alkan - 2 yıl Önce

Sayın Bir vatandaş,size isminizle hitap etmeyi arzu ederdim ve birebir yazışmayı.Beslenme damarlarımdan biri olan ve misafiri bulunduğum bu sayfayı işgal etmek istemem.
Yazımda ironi yaptım ve insanların doyumsuz hırslarının yalnız bize ait olmayan dünyaya nasıl zarar verdiğini net iki örnekle de açıklamaya çalıştım.İnternetten bakarsanız okyanuslarda herbiri iki,üç Türkiye büyüklüğünde yüzen, jöle kıvamında,içerisinde doğada kaybolmayacak ,tıbbi,endüstriyel,nükleer de olmak üzere milyonlarca ton çöplükleri görürsünüz.Üç beş gün önce Glaskow'da yapılan doğa zirvesi için giden yetkililerin uçak sayısının üç yüz civarı ve atmosfere saldıkları karbon salınımının %2 olduğunu görürsünüz.Yine dünyadaki ve ülkemizdeki vahşi çöp depolama alanlarını,kuruyan gölleri,nehirleri,sadece Ergene çayı aracılığı ile Meriç nehrinde denize dökülen atıkları hepsini görebilirsiniz.
Dünya genelinde ülkemiz özelinde yazılacak kötü örnekler sayfalara sığmaz.
Bunlara benim minnacık bir pis su katkım olabilir o kadar.
Saygılarımla.
Beyhan Alkan

Bir Vatandaş
Bir Vatandaş @Beyhan Alkan - 2 yıl Önce

Sayın Alkan, internette ironi yaptığınız zaman cümle sonuna /s koymak veya en azından bir emoji koymak gerekir ki ironi olduğu anlaşılsın. Aksi taldirde yazının ironik olduğu anlaşılmıyor herkes yazdıklarınızı ciddiye alıyor.

Evet haklısınız, COP26 da yine her zamanki gibi pek birşey olmadı. Liderler birbirlerini suçladılar, Biden güzelce bir kestirdi, 400 özel jet geldi gitti ve herşey yine 'business as usual' değişen bir nane yok.

Türkiyedeki çevre kirliliği de dediğiniz gibi kontrolsüz bir şekilde devam ediyor hatta başka ülkelerin çöplerini bile Türkiyeye getiriyorlar. Türkiye Avrupanın çöplüğü olmuş durumda. Marmara zaten nerdeyse tamamen ölmüş durumda.

Hepimizin de çevre kirliliğine katkımız vardır. Eğer fabrikalar üretimden çıkan atıkları nehirlere boşaltıyorsa biz onların ürettiği ürünleri aldığımız içindir; Eğer arabaların uçakların gemilerin egzozundan çıkan gazlar havayı zehirliyorsa biz araç kullandığımız, uçakla seyahat ettiğimiz ve tükettiğimiz malların gemilerle taşındığı içindir.

Yani bizim hiçbir etkimiz yok demek bence doğru değil. Hiçbirşey yapmasak bile en azından çevreye daha çok değer veren liderler seçerek etkili olabiliriz.
Saygılarımla.

Not: İnternette chat yaparken gerçek isminizi kullanmanızı tavsiye etmem.


banner608

banner473