banner564

“Gebersek de kurtulsak diye yalvaracaklar”

Amerika Irak’ı işgal ettikten iki ay sonra,  23 Mayıs 2003’te Saddam’ın ordusunu ve istihbarat örgütünü dağıttı ve on binlerce kişiyi sokağa attı.
 
Birkaç ay sonra Irak’ın o zamanki başbakanı Nuri el Maliki, Saddam’ın bütün subaylarını ordudan çıkardı ver yerlerine  daha az deneyimli olan Şiileri atadı.
 
Aradan on yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen Irak hala doğru dürüst bir orduya sahip değil. Yeni Şii komutanlar ve subaylar askerleri eğitmek için aldıkları paraları kendi ceplerine attılar. Disiplin kurulamadı. Asker savaşma iradesine tam anlamıyla kavuşamadı.
 
Bu kararlar Irak’ın bugün içinde bulunduğu korkunç durumun en büyük nedeni olarak görülüyor.
 
Irak ordusundan atılanlar, önce, hala sürmekte olan Sünni-Şii çatışmasını başlattı. Sonra Işid’in kurulmasına yol açtı.
 
Yabancı bir askeri uzmana göre Işid’de komuta mevkiinde olan 40 kişinin 25’i eskiden Saddam’ın ordusunda subaydı. 
 
Bugün Türkiye’de Irak’takine benzer, ama daha büyük bir hata yapılmakta.
 
Orduda, bürokraside, yargıda ve devletin işveren olduğu ve olmadığı birçok başka sahada on binlerce kişi sorgusuz sualsiz, sosyal hakları ellerinden alınmış olarak sokağa atılıyor.
 
Bu işsizleştirmelerin dayanağı hukuki değil idaridir.
 
İşinden olan kişilere atfedilen tek suç Fethullah Gülen taraftarı veya günün moda deyimi ile, “FETÖ Terör Örgütü” üyesi olmalarıdır.
 
Türkiye’de hukuk devletinden bahsetmek artık abes olsa da gene de bu kovulmaların adaletsiz olduğunu  kaydetmek lazım.
 
Kovulan on binlerce kişiye savunma hakkı verilmedi. Bunlar sadece işlerini kaybetmediler. Damgalandılar da. Kendileriyle beraber aileleri de cezalandırıldı. Sosyal haklarını ve büyük bir olasılıkla ileride iş bulma şanslarını kaybettiler.
 
Ordudan atılan yüzlerce pilotun uçuş lisansı iptal edildi, özel sektörde iş bulmaları imkansızlaştırıldı.
 
Devletten atılanlar, ileride masum olduklarını kanıtlayabilseler bile, bir daha bürokraside çalışamayacaklar.
 
Devletin yüreklere dehşet saldığı bu ortamda özel sektörde bunlara iş kim verir?
 
Havada hukuksuzluğun boyutunu daha da büyütecek tehditler uçuşuyor.
 
Kovulan yargıçların mal varlığına el koymaktan bahsediliyor.
 
Kanıtlanmamış suçlardan dolayı kişilerin mallarına el koymak Osmanlının çöküş yıllarına geri dönmek demektir.
 
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, üç gün önce Denizli ve Uşak'ta 'Demokrasi Nöbeti'ne katılanlara hitap ederken söyledikleri ile hukuk tanımazlıkta yeni bir çığır açtı.
 
“Bunları öyle bir cezalandıracağız ki bırak idamı, gebersek de kurtulsak diye yalvaracak(lar),” dedi Zeybekci. “Bunları öyle deliklere tıkacağız ki, öyle deliklerde cezasını çekecekler ki, bunlar bir daha o Allah'ın güneşini nefes aldıkça görmeyecekler. Güneş yüzü görmeyecekler. Bir daha insan sesi duymayacaklar. Gebertin bizi diye yalvaracaklar. Gebertin bizi diye.”
 
Kanunlarda böyle bir ceza mı var?
 
Darbe yapanların yargılanıp cezalandırmalarına kimsenin itirazı olamaz.
 
Ama Gülen sempatizanı diye on binlerce kişiyi sokağa atmak ileride Türkiye’nin başına belalar açar.
 
Darbe öncesi Türkiye’sinde Gülen sempatizanı olmak suç ise AKP yönetiminde masum kişi yoktur.
 
 
 
YORUM EKLE

banner608

banner473