Diyalog Gazetesi
2015-03-18 08:57:25

Dersimiz ve yakın tarihimiz

18 Mart 2015, 08:57

4 Mart 1964
Kıbrıs Türk Toplum Liderliği ve dönemin T.C. Başkanı İsmet İnönü’nün onayı ile, B.M. Güvenlik Konseyi, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni, Kıbrıs Hükümeti’nin temsil etmesini karara bağlamıştı. 
Bu kararla Kıbrıs’a B.M. Barış gücü askeri gönderildi. 
İsmet İnönü gelecekte olabilecekleri gördüğünden, Kıbrıs Türk Liderliği’ni uyardı: 
“Hemen Kıbrıs Hükümetindeki görevlerinize, Bakanlıklarınıza geri dönün. Bu vatani bir görevdir” dedi. 
Hem yazılı, hem de sözlü olarak uyarısını yapan İsmet İnönü’ye olumsuz yanıt verildi. Hükümetteki koltuklarımız Güney Kıbrıs’a terk edildi. 
1960 Antlaşmalarına göre; Kıbrıs Türkleri’ne ait olan üç Bakanlık Rumlar tarafından dolduruldu. 
Böylece; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temsiliyetini, kendi ellerimizle, Bakanlıklara dönmemekle Rum tarafına bırakmış olduk. 
Temmuz 1993 ve Mart 1995 AB Kararları
Güney Kıbrıs’ın 1991’de tüm Kıbrıs adına tam üyelik başvurusuna AB komisyonu Temmuz 1993’te cevap verdi:
“Kıbrıs Cumhuriyeti, ekonomik kriterlerin yerine getirilmesi ve idari ve kurumsal yapının üstlenilmesi; yani muktesabat uyumu dediğimiz Kopenhang’ın üçüncü kriteri açısından Kıbrıs’ın üyeliği AB’ye sorun çıkarmayacaktır. Kıbrısın AB’ye üyeliği, Kuzey ve Güney arasındaki mesafeyi de daraltacaktır.”
Bu karara Kıbrıs Türk Liderliği ile Türkiye’den açık bir itiraz yapılmadı. Bu cevaptan 20 ay sonra Mart 1995’te, Türkiye de AB gümrük birliğine kabul edildi. 
Halbuki; 1960 Kıbrıs Antlaşmalarının 7’nci maddesi şöyledir: 
“Kıbrıs Cumhuriyeti Yunanistan ve Türkiyenin birlikte üye oldukları Paktlara üye olabilir.” 
Yani, Türkiye ve Yunanistan’ın birlikte üye olmadıkları bir topluluğa, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üye olmayacağının altı çizilmektedir. İtiraz yapılmadı. Sonuçta, Kıbrıs Cumhuriyeti 1 Mayıs 2004’te AB’ye tam üye oldu.
AB, 10-11 Aralık 1999 Helsinki Zirvesi
Türkiye, AB’ye aday ülke olarak kabul ediliyor. Kıbrıs, çözüm olsun, olmasın 2004 yılına kadar AB’ye tam üyelik hedefinin altı çiziliyor. 
Türkiye’nin araya girmesi ile Kıbrıs için alınan karar şöyle yazılıyor: 
“Kıbrıs’ın AB üyeliği için çözüm şart değil, sadece tercihimizdir. Bu konuda konsey tüm ilgili faktörleri dikkate alacaktır. Bu karar itirazsız kabul edilmiştir.” 
AB, 12-13 Aralık 2002 Kopenhang Zirvesi:
AB, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarını zirveye davet ediyor. T.C, yönetimi, Kıbrıs Türk Liderliğine zirveye katılması için telkinde bulunuyor. R. Denktaş rahatsızlığı nedeniyle katılmıyor, yerine, K.K.T.C. dönemin KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu Kopenhag’a gidiyor. 
Tabii T.C. istediği için gidiyor. Açıkçası, gitmiş olmak için gidiyor.
Bunun dışında irveyle ilgilendiği söylenemez.. 
Sonuçta, zirve kararını alıyor: 
“Kıbrıs müzakereleri tamamlandı. Kıbrıs AB’ye tam üye olarak kabul edilecek. Kıbrıs’ta çözüm olmazsa, AB Muktesebatı kuzeyde askıya alınacak.”
10 Mart 2003 Lahey 
BM Genel Sekreteri Kofi Annan, tarafları Lahey’e çağrıyor. Kıbrıs’ın AB’ye katılımının arifesi. Tarafların tutumu çok önemli. AB’nin 1999 Helsinki zirvesinde “ilgili faktörler dikkate alınacak” kararı bakımından da, Lahey toplantısı AB’nin gündemine girer. 
BM Genel Sekreteri; taraflardan, “Annan Planını” referanduma sunmalarını ister. Plana ‘Evet’ diyen taraf AB’ye tam üyeliği de “evet” demiş sayılacak. “Hayır” diyen, AB’ye üyeliği de reddetmiş olacaktı. 
Referanduma götürmeyi R. Dentaş kabul etmedi, Rum lider Papatopulos kabul etti. Türk Tarafı, AB ve Dünya’nın gözünde kötü puan aldı. 
B.M. Genel Sekreteri Annan raporu Türk tarafını suçladı. Rum tarafı derin bir nefes aldı. Çünkü AB’ye katılımının önü tamamen açıldı.
AB, 12-13 Aralık 2003 Brüksel Zirvesi:
Zirvede Kıbrıs için:
“AB Konseyi, 1 Mayıs 2004’te Kıbrıs’ın AB’ye katılımını yineler” dendi. 
Ve son durum
Çözüm çalışmaları durdu. Müzakereler askıda, Hidrokarbon yatakları konusunda taraflar geri adım atmıyor. 
Maraş konusu ortada. 
K.T.F.F.’nin durumu, T.F.F.’nin girişimleri ve Kop’a üyelik gibi konular tartışılıyor.
Yakın tarihimizden dersler çıkarmalıyız
1960 Antlaşmaları çok önemli. Argümanlarımızı hazırlarken bugünkü defakto durum ile birlikte, 1960 Antlaşmaları da gözönünde bulundurulmalıdır. 
Toplumsal haklarımız 1960 Antlaşmasında çok açık olarak belirtilmiştir. Her konuda hazırlıklı olmalıyız. 
Geçmişten, yakın tarihimizden dersler çıkarmalıyız.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.