Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda finansmanın önemine dikkat çekerek “On milyarlarca Euro gerekiyor ama hiç kimse bu konuda yardım eli uzatmıyor”dedi.
Andreas Mavroyannis, Kathimerini gazetesine yaptığı açıklamada çözümün ekonomik boyutunun ne olduğunu tam olarak bilmediğini ancak bir numaranın, yeni düzenin yapılarının finansmanı, iki numaranın da mülkiyetteki tazminat ihtiyacı olduğunu söyledi.
Mavroyannis özetle şunları ekledi:
“Mülkiyet hakkı tanındı ve uzlaşıldı. Mümkün olan yerlerde öncelikle mülkün yeniden inşası ve yeniden iskanını istiyoruz. Ancak alternatif çarelerden biri olarak tazminat, toprakla ilgili değiştirilemez olgulardan, inkişaflardan, iyileştirmelerden ve kamu yararına kullanımdan dolayı kaçınılmaz olarak geniş ölçekte finanse edilecek. Tazminat için büyük bedellerden, on milyarlardan söz ediliyor ama detay veremem ancak gelip bu bedeli karşılayacak bir tanrı kulu yok. Dış finans çalışmaları çok çabuk sınıra ulaşıyor ve yeterli değil. Tazminat yerine tercih edilecek alternatif yöntemler, alternatif finans metotları bulmaya çalışıyoruz. Kamu borcunun hesapsız artmasıyla bir ülkenin ve insanlarının geleceğinin ipotek altına alınmasının bir manası yok. Unutmayın ki yüzde 100 dolayında bir kamu borcumuz var ve bu yüzde 300 olamaz. Yarının perspektiflerini mahvederiz.”
Olanaklar kısıtlı
Mavroyannis, meselenin çok kapsamlı olduğunu, bela olarak görünen dış finansmanın, borçlanman söz edildiğinde bile halen kısıtlı olduğunu anlattı. Bu konuda başka bazı fikirler bulunduğunu ancak bunların hiçbirinin tek başına meseleyi çözmeyeceğini söyleyen Mavroyannis, “Bu boyutun çözüm yolunda durmayacağını umuyoruz ancak düzenlenmesi gereken çok önemli bir meseledir” dedi.
Daha yeniden inşa, altyapı, federal yapıların kurulması, işletilmesi ve benzeri maliyetleri de bulunduğunu ancak bunların daha kolay finanse edilebileceğini kaydeden Mavroyannis, çözümün ilk gün ekonomisinin ihtiyaçlarını da ekledi.
Mavroyannis, Kıbrıs müzakerelerinde içinde bulunulan dönemin “toparlanma dönemini” olarak nitelenmesini de eleştirerek, “Ben buna dayatılmış toparlanma dönemi diyorum. Bunu bizim taraf istemedi. Gerçekte herhangi bir hedefe hizmet ettiğini zannetmiyoruz. Zafiyet karşısında başka bir şey bulmak için böyle adlandırılıyor ancak bunu gerçek şartlarıyla yaşıyoruz” dedi.
Güncelleme Tarihi: 25 Aralık 2017, 11:18