banner564

‘Geçmişle yüzleşelim’

AKEL’in AP adayı Stavrinis, Mağusa’da 58 yıl sonra yaşanan ayinin karşılıklı saygı örneği olduğunu belirterek ekledi:

‘Geçmişle yüzleşelim’
banner598

AKEL’in Avrupa Parlamentosu (AP) adaylarından, “Kıbrıs Üniversitesi” Psikoloji bölümü öğretim üyesi Panayotis Stavrinidis, Gazimağusa Surlariçi’ndeki Ay. Yorgo Kilisesi’nde düzenlenen ayin ve ayin alayının, “önemli bir karşılıklı saygı örneği olduğu ancak geleceğe umutla bakmak için geçmişte yapılanlarla yüzleşme gerektiğini” belirtti.

   Haravgi gazetesinde yayınlanan makalesinde, “geçmişle yapılanlarla  uzlaşalım” mesajını veren Stavrinidis, “Gerçekleri yazalım, okullarda öğretelim, çocuklara ‘biz de onların canını yaktık’ diyelim ve onlara bıraktığımız mirasın geçmişteki kötülüklerimiz değil geleceğe dair dersler olduğunu söyleyelim.  Atlılar, Dohni (Taşkent), Sandallar, Muratağa. Bu köyler sanki toplu hafızamızdan silinmiş gibi. Belki ruhumuzu, öldürdüklerimizle birlikte oralarda bıraktık. Biz, evet. Çocukları, anaları, dedeleri öldürdük ve suçlarımızı toprağa, kuyulara gömdük. On yıllar boyunca böyle bir şey yaptığımızı inkar ettik. Gerçekler gözünü bize dikmeye başladığında, ‘onlar da bize yaptı, hem de daha kötüsünü’ dedik” ifadelerini kullandı.

 

Mağusa kıvılcımı

 

   Stavrinidis’in, “Mağusa Kıvılcımı, Tarihin Kanı ve Yarın Ümidi” başlıklı makalesi Haravgi gazetesinde yayınlandı.

    Stavrinidis, Gazimağusa’da gerçekleştirilen seremonide, Kıbrıslı Türklerin, din adamlarının Kıbrıslı Rum Hristiyanlara saygı gösterdiklerine işaret ettiği ve Rum tarafının da anıları canlandırması ve (dağılmış) parçaları yeniden yerlerine koyması gerektiğine vurgu yaptığı makalesinde, şu ifadelere yer verdi:
   “Unutmamız, birbirimize yaptığımız kötülükleri anılardan silmemiz, beyaz bir sayfa açıp ilerlememiz, şimdiden başlayıp yeni bir tarih yazmamız bir şey. Ben bu yöntemi benimsemiyorum ve uygulanabilir olduğuna inanmıyorum.
Ancak doğrunun ve uzlaşmanın da yolu var. İnsanların uzlaşması gereği değil. Bunun büyük ölçüde hiç tükenmediğine inanıyorum. Ben başka bir uzlaşmadan söz ediyorum.

Geçmişle uzlaşalım

   Bütün yaptıklarımızla birlikte, geçmişle uzlaşmadan söz ediyorum. (gerçeklerin) Gözünün içine bakmaktan. Ancak ikincisinin olabilmesi için birincisinin olması gerek.
   Gerçek. Tarihte mutlak gerçek bulunamayacağından, en azından versiyonlarına bakalım. Kendi gerçeğimize bakalım ve sonra ilerleyelim. Bu gerçekleri yazalım, okullarda öğretelim, çocuklara ‘biz de onların canını yaktık’ diyelim ve onlara bıraktığımız mirasın geçmişteki kötülüklerimiz değil geleceğe dair dersler olduğunu söyleyelim.

Suçlarımızı toprağa, kuyulara gömdük
   Atlılar, Dohni (Taşkent), Sandallar, Muratağa. Bu köyler sanki toplu hafızamızdan silinmiş gibi. Belki ruhumuzu, öldürdüklerimizle birlikte oralarda bıraktık. Biz, evet. Çocukları, anaları, dedeleri öldürdük ve suçlarımızı toprağa, kuyulara gömdük. On yıllar boyunca böyle bir şey yaptığımızı inkar ettik. Gerçekler gözünü bize dikmeye başladığında, ‘onlar da bize yaptı, hem de daha kötüsünü’ dedik. Ancak acıyı asla silmedik. Çocuklarını kaybedenlerden değil, kendi üzerimizden...
   Balıkesir. Birlikte buna da bakalım. Karşıdakilerle. Düşmanla. Ve Suppuri ve Laasides aileleriyle. Karşıdakilerle ve diğer bütün insanlara benzediğimiz bir şey varsa o da utanç duygumuzdur. Bakışlar yere kayıyor ve ayakkabılar, utancı gömmek istercesine toprağı kazıyor. Son yıllarda hem bizde hem de karşı tarafta bu görüntüyle çokça karşılaştım.
   40 yıl fazla, çok fazla. Düşünün, o kara yıllarda bebek olanlar artık hayatlarının 50’li yaşlarına girdiler. Ancak Mağusa’da bir arada olmak, ümidi canlandırdı. Çözümün ve yeniden birleşmenin nihayet erişilebilir talepler olduğu ümidini. Ancak bizi, bu ülkenin insanlarını ruhları değerlendirecek. Atlılar, Taşkent, Sandallar, Muratağa ve Balıkesir. Görmemizi bekleyen gerçekler...

Güncelleme Tarihi: 24 Nisan 2014, 00:56
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473