Diyalog Gazetesi
2025-06-19 09:29:41

Diyalog Gazetesi ve çöp

Ferdi Sabit SOYER

19 Haziran 2025, 09:29

Diyalog Gazetesi, Hindistan Başbakanı Sayın Modi’nin Kıbrıs ziyareti sonrası, “Kıbrıs Cumhuriyeti” Hükümeti ile yaptığı anlaşmadan sonra haberin manşetini, “Garanti Antlaşmaları çöpe atıldı” şeklinde koydu. Söz konusu antlaşmaya göre; Kıbrıs’ın limanları, ABD, Fransa, İsrail’den sonra Hindistan savaş gemilerine de açılacak. Bu olayın esası da dünya enerji ve ticaret yolları etrafında dönen güç yarışları ile bağlantılıdır. Bilindiği gibi Pakistan, Çin ile İpek Yolu Projesi bağlamında pek çok antlaşma yapmıştı. Bu nedenle ABD’yi çok endişelendiren İpek Yolu Projesine kontra olarak; Hindistan, Orta Doğu ve Avrupa’yı enerji ve ticarette bir birine bağlayacak bir koridoru, tarihi Baharat Yolu üzerinden gündeme getirdiler. Bu nedenle 9-10 Eylül 2023’te, Yeni Delhi’de düzenlenen G-20 Zirvesi’nde bu koridor için; Hindistan, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve AB arasında mutabakat metni imzalanmıştı. Bu imzayı da Kıbrıs, Yunanistan, İsrail ve Mısır da desteklemişti. Yani Türkiye ve Kıbrıs Türk Toplumu hariç, bu bölgede doğrudan ve dolaylı olarak etkin olanların tümü. Bu projenin ekonomik maliyeti konuşulurken, siyasi zemini ise bina edilmeye de başlandı. Almanya Başbakanı Sayın Mertz, Kanada’daki G7 Zirvesinde; İran’a yönelik İsrail saldırısı ve süren savaş için, “İsrail hepimiz için kirli işi yapıyor” dedi. İşte bu koridorun gelişmesi için “Kirli İşlerin Taşeronunun”; başlattığı saldırılarla; Gazze, Hamas, Hizbullah tertiplendi. Suriye’de Esat’ın yerini Ahmet el Şara aldı. Rusya ve İran’ın etkisi kırıldı. Şimdi İran; terbiye edilmeye çalışılıyor.
Bu organize çabanın son noktası ise; Sayın Modi’nin Kıbrıs ziyareti ile Sayın Hristodulidis’le imzalanan antlaşma oldu. Kıbrıs Limanları Hindistan savaş gemilerine de açıldı. Böylece bu koridorun siyasi ve askeri güvenliği için son nokta da kondu. İşte bu noktada Diyalog Gazetesi haklı olarak, “Garanti Antlaşması çöpe atıldı” manşetini attı. “Türkiye ile KKTC ne yapacak” diye sordu. Bence hiç. Çünkü Garanti Antlaşması; adanın toprak bütünlüğü ile iki toplumun siyasi eşitliğinde oluşturulan Ortaklık Düzeninin korunması ile ilgilidir. Eğer siz, rahmetli Bülent Ecevit’in; neden 1974’ten sonra Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu da ayrı bir devlet ya da ilhak yapılmadı eleştirilerine verdiği yanıtları göz ardı eder ve unutursanız. Bugün yüz yüze kaldığımız tehlikelere zemin hazırlarsınız. Üstüne üstlük, “İki Ayrı Devlet” de derseniz; o zaman da Kıbrıs Türk Toplumuna ve Türkiye’ye karşı, Güneyin bağnazlarına kendi çıkarları için ABD, AB ile meşveretleşme zemini sağlarsınız. Hele, Garanti ve İttifak Antlaşması’na aykırı olarak, 1993’te AB - Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetler Arası Görüşmesine, Türkiye - AB Gümrük Birliği Antlaşması için; KC ortaklığınızı öne sürüp tek taraflılığa itiraz edip, ortaklık talep etmezseniz. Ayrıca Kıbrıs’ın çözüm olmadan da AB üyesi olabileceğini ifade eden 1999 AB Helsinki Zirvesi’ni de Türkiye’nin AB Aday Üyeliği için TC ve KKTC olarak sessizce onaylarsanız. Üstelikte hala daha bunlara dönük bir değerlendirme yapıp, ders de çıkartmadığınız için, Güneyin eli daha da rahatlar. Şimdi de onlar; İki Ayrı Devlet Tezi ile adanın toprak bütünlüğünün koruyucu hamisi de kesilirler. O zaman da 1960 anlaşmasına ters her işi rahatlıkla yaparlar. Yani kendi bağnazlığımız yüzünden, kendimizin yaptığı güvenli limanları da kendi elimizle taşla dolduruyoruz. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.