Irkçı ve faşist yaklaşımları ile Güney Kıbrıs’ta siyaset yapan ve son seçimlerde aldıkları oylar ile dikkatleri üzerine çeken ELAM Partisi’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de görülmeye başladığını buradan müjdelemek isterim. Dün sosyal medyada yıllardır bu ülkede aydın, gazeteci, eğitmen ve sendikacı olarak tanıdığımız, bildiğimiz birisi, sırf Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya yaranacağım diye sosyal medya hesabından şu paylaşımı yazdı;
“Buraya öğrenci olarak gelen ve 2 yıl önce vatandaş yapılarak BRT'de programcı olabilen bir genç, buradaki binlerce iş bekleyen Kıbrıslı gencin hakkını gasp etmiş olmaz mı? Bunu yapan, yaptıran siyasilere lanet olsun...”
Bunu yazanın kafa yapısı ile Güney Kıbrıs’ta siyaset yapan ELAM’cıların kafa yapısında zerre kadar fark yoktur…
Bu düşüncede olan birisinin, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, Cumhurbaşkanı Akıncı’ya sırf yağ çekeceğim diye yaptığı bu yorumlar, Akıncı’ya oy kaybettirmekten öte bir yere varamaz…
Eğer Akıncı ve yakın çevresi bu görüşten beslenebileceklerini düşünüyorlar ise ELAM’ın kampanya ekibi ile seçim sürecinde kol kola girebilirler, hatta seçim kampanyasını bu ekibe verebilirler...
Bu sapkın kafanın düşüncesinden yola çıkarsak bugün Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da en dibinde benzer kişiler olduğunu birilerinin bu arkadaşın kulağına fısıldaması gerekir…
Bu kafa yapısındaki kişiler ile tartışmaya girmemek aslında en güzeli. Zira sapkın bir düşünce ile fikir teatisine giremezsiniz...
Karmaşa Önce CTP’nin kurultayında açık açık kürsüden dile getirildi; “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkartmayalım, Akıncı’yı destekleyelim” diye.
Sonra da bu tartışma başka başka ortamlarda da devam etti. Dün CTP’nin yayın organında iki köşe yazarı neredeyse birbirine tam zıt iki köşe yazdı.
“CTP ve Onur” diye başlayan yazıda CTP’nin onurlu davranıp kendi adayını desteklemesi savunulurken “İki Para ve Onur” başlıklı diğer yazıda ise CTP’ye ağır eleştiriler yapılırken CTP’nin aday göstermek yerine Akıncı’ya destek vermesi gerektiği üzerinde duruldu.
Kısacası CTP’de şuan çok net bir kafa karışıklığı var. CTP’lilerin yarısı “Kendi adayımızı desteklemeliyiz” derken diğer yarısı da “Aday çıkartmayalım Akıncı’yı destekleyelim” görüşünde.
Kısacası sol cenahta başlayan Federasyoncu, konfederasyoncu tartışması, CTP içinde ciddi bir tartışmaya dönmüş durumda. Öyle ki partinin kendi yayın organında bile artık bu tartışma açık açık devam etmekte.
Medya desteği Özgürgün Hükümeti döneminde başlayan, Erhürman Hükümeti döneminde sürdürülen Medya desteği paketi, Tatar Hükümeti’nin önünde bekliyor.
Ersin Tatar, medyanın içinden gelmiş birisi olarak medyanın hangi sorunla yüz yüze olduğunu en iyi bilen isimlerden. Dolasıyla bu konuda en doğru kararı vereceğine inanıyorum.
Kendi şahsi görüşüm ise; bu paket ile ilgili olarak kesinlikle aksi yönde. Öyle ki sırf şantaj yapsın, sırf birilerini karalasın diye çıkan gazeteler var bugün medyada.
İlişkilerin vıcık vıcık olduğu bir süreçte devlet eli ile bunun yapılmasına gönlüm razı değil. Ha bazı arkadaşlar diyebilir ki “Senin tuzun kuru, o yüzden böyle konuşabiliyorsun.”
Evet, benim tuzu kuru ama devlet eli ile beslen parti gazetecisinin benden farkı ne? Aynı hükümet ödemiyor mu sonuçta ikimizi de?
MESAJLAR
Hasan SADIKOĞLU: Büyük av sezonu öncesi ovada gezdirirken kaybolan köpeğinizi dün bulmuşsunuz. Hadi gözünüz aydın diyelim. Umarız av sezonunda benzer bir olayla bir kez daha karşılaşmazsınız.
Mustafa AKINCI: "Toplumumuzu bölücü, bir kısmını ötekileştirici söylemlerden artık vazgeçilmelidir" açıklamanızı önce Saray çevrelerindeki arkadaşlara yazılı olarak tebliğ ederseniz iyi olacak. Zira kendinden geçmiş olanlar var.
Ersin TATAR: Şu Anamur’dan gelen muzlardan bir kasanın kaybolduğu yönünde iddialar var. Dün bu konuda Başbakanlık koridorlarında değişik iddialar ortaya atıldı, haberiniz olsun istedik.
Sefa KARAHASAN: Küresel Gazeteciler Konseyi’nin ilk yönetim kurulu toplantısında; Dış Medya Meclisi Başkanı olarak göreve getirilmenizden ötürü sizi tebrik ediyoruz. Hayırlara vesile olsun yeni göreviniz.
İlker ZÜĞÜRT: Dün çok özel konuklarınız varmış dükkânda öğlen yemeğinde. Ve geleneksel hale gelen kuru fasulye dün yine menüde ki yerini almış. Gelen konuklarınıza kuru soğan da ikram ettiniz mi?
Mesut GENÇ: Trabzonspor’un hem oynadığı futbol hem de fikstürde üst sıralarda olması sizi ziyadesi ile heyecanlandırmış. Hatta şimdiden takımınızın şampiyon olması halinde ne yapacağınızı düşünmeye başlamışsınız bile.
Salih CANSEÇ: Turizm bölgesinde yaşayan birisi olarak bölgedeki turizmcilerin sorunlarının giderilmesi adına önemli bir misyonu üstlenmiş durumdasınız. Bu konuda olumlu mesajlar gelmeye devam ediyor hakkınızda.
Ziver HAYATSEVEN: Restoran ve turizm şirketine ek olarak bölgeye bir de butik otel kazandırmak için kolları sıvamışsınız. Önümüzdeki sezonda oteliniz, turizm sektörüne hizmet vermeye başlayacakmış.
Sunat ATUN: İŞAD'ın konuğu olarak ülkenin ekonomisi ve gelecekte ekonomide yaşanması muhtemel gelişmeler ile ilgili olarak İŞAD üyelerine bilgi vermişsiniz.
Asım AKANSOY: Partinin MYK’sında biraz yalnız kaldınız gibi. Zira yönetim kurulunun büyük bir çoğunluğu kendi adayı ile partinin cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmesinden taraf.
Taner ULUTAŞ: Doktorunuzun tavsiyesine uyup, spora ve diyete başlayınca bir buçuk ayda 15 kilo birden vermişsiniz. Valla hayli iyi gelmiş bu diyet ve spora geri dönme işi. Kalecilik yaptığınız günlere dönecekmişsiniz gibi gençleşmişsiniz.
Dursun OĞUZ: Aylardır zam rekortmenleri olan, sofraların olmazsa olmazı sebze-meyve, Eylül ayında da fiyatı en fazla artan ürünler oldu. Bu konuda bakanlık olarak bir eylem planı hazırlamayı düşünüyor musunuz?
Necmi KARAKOÇ: Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı Afet Yönetimi ve Müdahale Tatbikatı, İskele Boğaz bölgesinde icra edilmiş. Kötü hava koşullarına rağmen izleyenlerden tam notu almış tatbikatınız.