İlaçlar mı bitkiler mi?

Günümüzde hastalandığımız zaman kullandığımız birçok ilaç vardır, ağrı kesiciler, antibiyotikler, öksürük şurupları ve daha neler neler... Tabi ki ilaçlara ihtiyacımız vardır, gerektiğinde kullanmamız gerek ama önce kendimiz de bir şeyler yapabilmeliyiz, çünkü şu anki durum hiçbir çaba sarf etmeden bütün medeti ilaçlardan beklemek oldu. Öksürüğüm var şurup alalım, boğazım ağrıyor hadi antibiyotik kullanalım, kabız oldum fitil alalım ve daha birçok cümle kuruyoruz hasta olduğumuzda, aslında hasatlıklara biz sebep veriyoruz, insan vücudu mükemmel dizayn edilmiş, hiçbir canlıda olmayan hiçbir ordunun sahip olmadığı bir savunma --bağışıklık sistemine sahiptir. Ama biz o kadar kötü besleniyor ve bir çevrede yaşıyoruz ki hasta olmamak mümkün değil; kimyasallar hayatımızın içinde, katkı maddeleri yediğimiz her gıdada, doğal beslenme sağlıklı beslenme ve temiz bir çevre ile birçok hastalık önlenebilir. Önlemek çok önemli ama bu 1 ayda olmaz 30 yıl kötü beslendik sonra hayatımızı düzenledik şimdi artık iyi besleniyoruz ve çeveremizi de toparladık bu yeterli değil; bu bizim çocukluğumuzdan itibaren bir yaşam tarzı olmalı. Yani şu anda çocuklarımızı beslerken bile 20 yıl sonra da hasta olmayacak şekilde beslemeliyiz. Zararın neresinden dönsek kardır evet ama o zarar en küçükken dönmek en makbuludür.

İlaçları aldığımızda içinde prospektüs dediğimiz ilaçla ilgili bilgilerin olduğu kağıdı görürüz; zaten bunu okuyunca insanın hiç o ilacı kullanası gelmiyor; yahu diyorsun bu kadar çok yan etkisi varsa ben neresinden fayda görecem... Evet gerçekten ihtiyaç olduğunda sadece doktor kontrolüyle o ilaçları kullanmalıyız ama bunun öncesi de olmalı. Bizde evde bir şeyler yapabilmeliyiz... Biliyoruz ki ilaçlar bitkilerden yapılır ve doğada tüm hastalıkların şifası verilmiş zaten; peki bu bitkilerden bazıları nelerdir;

--Anason: Gaz çıkartmada çok etkili, anneler hep bilir fakat biz ek beslenme başlamadan bebeklerde kullanılmasını önermiyoruz, böbrek, mesane, dalak ve karaciğer tıkanıklığını açar, ağrıları hafifletir, süt ve sperm üremesini artırır, baş ağrısına çok iyi gelir, 1 bardak su içine 1 tatlı kaşığı anason konularak 3-5 dk kaynatıldıktan sonra tüketilebilir, taze anason balla karıştırılarak yenilebilir, ekmek hamuruna konduğu zaman ekmeğin hazmını kolaylaştırır.

---Arpa: Arpa suyu mesane, böbrek ve safra kesesi ağrıları, karaciğer ve dalak hastalıkları, nezle, yüzdeki sivilceler, raşitizm ve egzama, sedef ve uyuz kaşıntılarına iyi gelir. Ateşi düşürür, balgamı söker ve ishali önler. Arpa samanı yarım saat kısık ateşte kaynatılarak içilir ve banyo esnasında küvete katılırsa, böbrek ve mesane taşlarını düşürür. Arpa yerine aynı şekilde yulaf da kullanılabilir.

----Biberiye-kuşdili (Rosmarinus-Lazmarin der Kıbrıslılar): Ağız, boğaz ve mide enfeksiyonuna, sindirim sistemi enfeksiyonlarına, egzema, yüksek kolesterol, romatizma ve kansere karşı kuvvetli bir ilaçtır. Kanamayı ve saç dökülmesini durdurur. Hafıza zayıflığı, sara, çarpıntı, iktidarsızlık, baş ve siyatik ağrı ve tansiyon dengesizliğine karşı etkilidir.

1 tatlı kaşığı biberiye 150 gr, kaynar suda 15 dk demlendikten sonra süzülür ve içilir. Günde 1-3 defa içilebilir. Taze biberiye yemeklerin üzerine serpilerek veya yemekten sonra çiğnenerek de kullanılabilir.

---Çörek otu: Çörek otu sağlıklı, hasta büyük veya küçüklere verilebilir. Bir defada kullanım miktarı 1 küçük kahve kaşığıdır. Günde 1 çorba kaşığı kadar kullanılabilir. Ağız kokusuna birebir gelir. Taze öğütülmüş çörekotu koklamak baş ağrısını giderir. İnce öğüterek yaraya serpmek yarayı iyileştirir. Basur için de kullanılabilir. İnce öğütülmüş olarak koklandığında burnu açar. Gelecek hafta bitkilerimizle ilgili bilgileri vermeye devam edeceğiz... Ayrıca daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz; nurcinalpincirli@gmail.com adresine e-mail atabilirsiniz...