Diyalog Gazetesi
2025-06-02 09:19:27

Yok hükmü ile özne olma

Ferdi Sabit SOYER

02 Haziran 2025, 09:19

“Kıbrıs Cumhuriyeti” Hükümet Sözcüsü Sayın Letybiotis, Sayın Holguin’in Kıbrıs temasları ile ilgili açıklama yaptı. Açıklamasındaki iki vurgu önemli. Biri “son iki yılda Kıbrıs meselesinde ilerlemeler kaydedildi”. Diğeri ise Sayın Holguin’in Ankara ziyareti ile ilgili söyledikleridir. Sayın Holguin’in, Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Fidan ile yapacağı görüşme için “Kıbrıs meselesinde etkili gelişmeler açısından en önemli temaslardan biri” dedikten sonra, şunu ifade etti:
“Türkiye’nin müzakere masasına kaldığı yerden ve adil kalıcı bir çözüm hedefiyle dönmesi durumunda (KC) tatmin olacak.”
Bu açıklamayı okurken önce Sayın Letybiotis ne yer, içer ki toplumlararası görüşmelerin en karanlık dönemini dahi; pembe gibi göstermek ister diye düşündüm. Çünkü son iki değil, 5 yıl; toplumlararası görüşmeleri ele almakla değil, başlaması için havanda su döverek yapılan, “müzakere zemini var mı, yok mu” yoklamaları ile geçti. Yani, ‘çözümsüzlük doçentlik tezi’ hazırlığı için, Sayın Tatar ile Sayın Hristodulidis’in; o teze, yeni sayfalar ekleme çabaları ile geçti. 
Sayın Lembiyotis, bu görüşlerden ayrı olarak; Kıbrıs meselesinin “adil ve kalıcı çözümü” için adanın kendisi gibi ev sahibi olan, Kıbrıs Türk Tarafının o masaya dönmesi isteği ile ilgili tek kelam etmedi. Ama Türkiye’nin dönüşü belirleyici olacak diyor. Bunu derken ise, ne siyasi eşitlikten, ne de başlaması öngörülen müzakerelerin; sonuç odaklı ve takvim temelli olması ile üzerinde yakınlaşma sağlanan konuların, yeniden tartışma zemini yapılmamasından; bunlar yokmuş gibi hiç söz etmedi. Bunun nedeni ise Sayın Tatar’ın politikasının ona sunduğu nimettir. 
Bu nedenle “Türk Tarafının” egemen politikacılarının, “Kıbrıs Cumhuriyeti” için kullandıkları, “yok hükmündedir” ifadesini onlar; Kıbrıs meselesinin çözüm sürecinde resmen; Türkiye'nin konumu ve değeri üzerinden, Kıbrıs Türk Toplumuna dönük olarak; adını koymadan, ortaya koymaktadırlar. Bunun da nedeni, Sayın Tatar’ın son beş yıldır izlediği politika ve Türkiye’nin de buna dönük tavrıdır. Bu nedenle, Kıbrıs meselesinde uluslararası alanda ve iç siyasette Yunanistan; “invisible man” (görünmez adam) olurken, esas taraflardan biri olan Kıbrıs Türk Tarafı, “yok hükmüne” dönüyor. Ama Türkiye, iç ve dış siyasette sorunun, sorunlu tarafı haline geliyor. 
Bu kime yarıyor? 
Elbette Kıbrıs Rum Tarafına ve Yunanistan’a. 
Çünkü sorunun ev sahiplerinden biri, kimlikli ve özne olurken, diğeri hiçleşiyor. Güneyi destekleyen Yunanistan, sorunu azdırmayan taraf görünümü alırken, Kuzeyi destekleyen Türkiye ise sorunu azdıran taraf görünümü içine giriyor. 
Bunu da Güney’in ve Yunanistan’ın siyasi sözcüleri alabildiğine değerlendiriyor. Kısacası sorunun çözüm sürecinde Kıbrıs Türk Toplumunun özne olma özelliği yara aldıkça bu, o “milli dava” da denen Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde Kıbrıs Türk Tarafına ve Türkiye’ye inanılmaz zarar veriyor. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.