banner564

Acemiler Mangası

Yabancı ülkelerde yüksek tahsil yapmış gençlerin göç ettiğine dikkat çeken eski bakanlardan Mustafa Erbilen, siyasetin bugünkü durumunu iki kelime ile özetledi:

Acemiler Mangası
banner598

Çiğdem AYDIN

   Dr. Mustafa Erbilen, yıllar önce adından en fazla söz ettiren kadın Doğum Uzmanlarındandı. Renkli kişiliği nedeniyle siyasetin içine çekildi ve Toplumcu Kurtuluş Partisi’nden milletvekili seçildikten sonras Ulusal Birlik Partisi’ne kaydı. Erbilen bir dönem de Sağlık Bakanlığı yaptı ve 1990’dan itibaren siyasetten çekildi.

   İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde yüksek tahsil yapmış başarılı gençlerin ülkeden kaçırıldığına dikkat çekerek, bunun üzücü bir durum olduğunu belirten Erbilen, siyasi yapıyı ‘Acemiler Mangası’na benzetti.

   Erbilen, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:

   Soru:Siyasete ne zaman başladınız ne zman ara verdiniz?...

   Yanıt: Çocukluğumdan beri sosyal demokrat bir çizgideyim. 1976 yılında aktif olarak Halkçı Parti’nin kuruluşunda yer aldım. 1970’li yıllarda 15 arkadaşla Toplumcu Kurtuluş Partisi’ni (TKP) kurduk. 1985 seçimlerinde seçime girdim ve kazandım. İki parti koalisyon kurduk. Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve TKP koalisyonu başladı. Hiç hevesli olmadığım halde Sağlık Bakanlığı görevini bana verdiler yıl 1985. Çok iyi çalışan bir hekimdim ama koalisyonun selameti için hükümette yer aldım. 1990 yılında seçimi kaybettim ve aktif siyasetten çekildim.

   Soru: Şimdi ne yapıyorsunuz?.. 

   Yanıt: Başarılı bir kadın doğumcu olduğumu söylerler. Hem memuriyetten emekliyim hem de sosyal sigortadan. 1963 yılında doktor olarak Kıbrıs’a geldim. Hadiselerle birlikte kendimi Mağusa’da buldum. 6 yıl boyunca orda hekimlik yaptım. Daha sonra devlet bizim tüm masraflarımızı üstlenerek

6 kişi ihtisasa gönderdi.

   Soru:Ekonomik açıdan sıkıntı yaşıyor musunuz?

   Yanıt: Ekonomik durumum iyidir. Emekliyim geçinebiliyorum. Emeklilik hayatı yaşıyorum.

   Soru: Çocuklarınız var mı?

    Yanıt: Çocukları okuttum evlendirdim. 5 oğlum var bir de kızım var. Allah artık onlara uzun ömür versin.”

 

Amerika’da hastalandı

 

   Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?. Yaşadıysanız ne tür sorunlar?..

   Yanıt: Yaşadım. Amerika’da oğlum var onun yanına gittim ziyaret  için. Orada beynimde bir emboli attı. Amerika’da iyi bir tedavi oldum ve Kıbrıs’a gelince tedavim etti.Şu anda da birçok ilaç kullanıyorum.”

   Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?. Arayıp, soran oluyor mu?..

   Yanıt: Ben Kıbrıs’ta dost zengini bir insanım. Ben bu dostları siyasi hayatımda kazanmadım meslek hayatımda kazandım. Bana gelen hastalarıma hep evlat gibi baktım. Bu nedenle bana sevgileri ve saygıları çoktur. Hem onların aileleri hem de çocukları . Kıbrıs’ın her köşesinde benim dostlarım vardır.

 

Üç kişiyle gençleşme olmaz

 

   Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?.

   Yanıt: Acemiler mangası. Kıbrısın insanlarının en büyük özelliği evlatlarına düşkün olmasıdır ve gidebileceği yere kadar okutmalarıdır. Kıbrıs’ta kendini çok iyi geliştirmiş, İngiltere’de, Ameraka’da, Türkiye’de okumuş birçok gencimiz var. Bunlar arasında doktorlar, avukatlar, çevre bilimcileri , siyasi bilimciler, ekonomistler, iktisatçılar vardır ama bizim politikamız bu insanları bu ülkede barındırmıyor, iş imkanı sağlamıyor. Biz bu gençlerimizde faydalanamıyoruz  bu sayede bürokrasi de tıkanmıştır. Biz bu çocukları barındırmadık ve geleceğin bürokrasisine hazırlamadık .

   Demokrasi gelişti diyoruz ama parlemetoya bakın hala siyasi partiler eskileri öne sürerler iki , üç kişiyle gençleştirme olmaz. Bir Lefkoşa Türk Belediyesinde rakip bulamayan partiler var bugün. Yerel yönetimlerde birbirlerini yediler bakın tartışma konularına nedir diye? Belediyecilik mi , ekonomik mi, toplum yararına projeler mi , neyi tartışıyorlar bir bakın lütfen .

 

Güven bunalımı var

 

   Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..

   Yanıt: Tarihte hiçbir mesele çözümsüz kalmamıştır. Mutlaka insanlar sulh içinde yaşadı. Bu arada da evlatlarımızı tahsile yollarız ve yurt dışında Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar da aynı evde ev arkadaşlığı yapar, aynı okullarda aynı sınıflarda okurlar. Kıbrıs’ta ne yazık ki bu durum görmezden gelinerek bir retcilik vardır. Artık din ve ırk dünyada problem olmaktan çıkmıştır. Herkesin inancı kendine. Yanlız bu iki toplum kavga ederek bugünlere geldik. Can ve mal emniyeti korkusuna ayrıldık. İki toplumda da güven bunalımı vardır.

   Bunları yeniden yaşamamak için görüşmeler olumlu ama çoğulcu demokrasilerde çoğula dayanarak meclisi idare edecekler şeklinde de bir çözüm olmaz. Bugünkü Türkiye’de yanlız Türk milleti var mantığı bitmiştir. Ve bu durum  başka gruplar olması parlementoda sıkıntılar yaratıyor. Yani burada da çoğulcu demokrasinin kendisini hisettirmeye başladığını görüyoruz .

   Kıbrıs’ta yanlız bir millet vardır veya ik toplumdan biri daha kalabalıktır bu yüzden onun dediği olacak mantığından uzaklaşılmadığı sürece burada bütünlüklü bir çözüm olması da mümkün değildir. Memleketin yüzde 80’i bizimdir diye birşey olamaz.

   Soru:Görüşme sürecini nasıl değerlendiriyorusunuz ?

   Yanıt:Süreci olumlu  buluyorum.Çözüme bir ihtiyaç olduğunun bilinciyle hareket ediliyor.Ama ,amalarımı da size az önce saydım ve bunları da söylemek durumundayım.

 

Azınlık, çoğunluk sorunu

 

   Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?.

   Yanıt: Evet hazırdır.

   Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..

   Yanıt: En önemli sorun çoğunluk , azınlık konusudur. İdare bende olacak zihniyetine çok dikkat edilmelidir. Geçmiş anayasada (1960) idare şekli  yüzde 30, yüzde 70’dir.

   Soru:Yani müzakerelede masada bulunan yönetim ve güç paylaşımı konularının 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası çerçevesinde görüşülmesi taraftarı mısınız?

   Yanıt: Hayır aslında tam olarak öyle değil. Madem sordunuz biraz daha açayım. 1960 anayasasının iyi yanlarını almak lazım diyorum. Türkiye’nin garantörlüğünden taviz vermemek şartı önemlidir. 1974 yılından sonra gelenleri dahi bu ülkede çözemedik. Bir vatandaşlık problemi vardır. Bu insanlar geldiler evlendiler, doğurdular, çoğaldılar çocuk sahibi oldular. Düşünün bir memlekete gittiğiniz zaman orada belli yasalar vardır örneğin yurttaşlık konusunda. Kişi gittiği ülkenin bütün şartlarını yerine getirirse yurttaş olmaya hak kazanır bizde 1974’te -1980’de gelmiş adamlar var hala vatandaşlık bekler, Öte yandan 2012 de gelmiş insan pat diye vatandaş olur . Bu konu çözülmelidir çünkü bu yönetim ve güç paylaşımında ,idarede karşımıza sorun olarak çıkacak diyorum.  

   Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..       

   Yanıt: Ben Kıbrıs’ta doğdum, büyüdüm ve bu toprakları terketmeye niyetim yoktur. Ben esas Galatyalıyım yani Karpazlıyım halis mulis. Türk topraklarıdır gitmem bir yere. Ömrümü bu ülkede tamamlayacağım.

 

Unutulmaz iki anı

 

   Soru:Siyasi yaşamınızda aklınızdan çıkmayan hatırladığınız zaman hüzünlediğiniz bir anınızı okurlarımızla paylaşırmısınız?

   Yanıt: Düşündükçe üzülüyorum. Ben sağlık bakanlığı yaparken memuriyetin en büyük kurallarından biri ikinci iş yapma yasağı idi. Hele ki doktorlar! Doktorlar eğer Devlet hastanelerinde görev yapıyorsa klinklerini kapatma kararı aldım. O zamanın Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’nu resmen bastı, geldi ve bana bütün bakanların önünde “kebapçı dükkanı mı kapatıyorsun” dedi. Ogün biz hükümet olarak benim aldığım bu kararın arkasında durabilseydik, bugün devlet hastanelerinde yaşanan birçok sıkıntı olmayacaktı. Vatandaşlar sıra kuyruklarında hastalanmayacaktı. Bu konuyu hiç unutmam. Düşündükçe kahroluyorum.”

   Soru:Sizce KKTC’nin en önemli sorunu nedir ?

   Yanıt: Sistemdir. Bu ülkenin iki kritik sorunu vardır.Bu sorunları çözerseniz eğer birçok şey sistemde düzelir. Bir kere memurlar ikinci işi kesinlikle yapmayacak, neye mal olursa olsun. İlk olarak doktorlar kliniklerini kapatacak ve öğretmenlerin de dersanelerini kapatacaksınız  bakın o zaman sistem kendini otomatik olarak düzeltmeye başlar. KKTC’nin en büyük sorunu kamunun şişirilmiş sitemidir.

   Soru:Peki siyasi yaşamınızda aklınıza geldiği sizi zaman gülümseten anılarınız var mı?

   Yanıt: İki olay var. Yine bir belediye seçimleri idi. Bizler kendi partimizin adayları için kapı kapı geziyorduk TKP’nin Lefkoşa adayı Akıncı idi. Bizim Kıbrıslıların huyudur gece hava güzelse dışarda avluda oturur. Gittik bir eve girdik. Kızılbaş’ta Arif Necmi’nin eviydi. Emekli bir memur. Dedim bizim patimizin adayı Akıncı’dır seçimlerde desteğinizi esirgemezseniz memnun olurum. Adam bana bakarak ‘ne destekleyecem gendini onu kendi partisinden Erbilen bile desteklemez’ dedi. Adam karşısında Akıncı için oy isteyenin kim olduğunu bile tanımazdı. Bunu düşününce gülerim.

   Bir de Reşat Akar hiç unutmam ben Sağlık Bakanı idim. Neydi konu hatırlamam ama benim karikatürüm vardı başımın üzerine kavuk koydu beni “padişah” olarak gazetenin manşetine bastı. Bunu hiç unutmam. O gün çok kızmıştım ama bugün düşündükçe güzel bir anı olarak algılıyorum ve yüzüm gülüyor.

 

 

 

Yarın:Erdinç Gürçağ

Güncelleme Tarihi: 30 Nisan 2014, 05:43
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474