Uzun bir zamandır Airbnb konusuna değinecektim ancak bir türlü fırsat bulamadım. Süreç, daha önemli güncel turizm konularını ön plana çıkardı. Kısmet bugünmüş. Alsancak bölgesinde alışveriş yaptığım bir süpermarketin hafta sonu olması nedeniyle yabancı turistlerle dolu olması beni çok mutlu etti. Bugünler ağustos ayı ortası ve herkesin bildiği gibi turizm sezonunun en yüksek olduğu zamanlar. Süpermarket içerisinde Almanca konuşanlar, İngilizce konuşanlar, hatta Rusça konuşanlar şahsımın görmek istediği bir tablo yarattı. Ayarlasak bu kadar olur; biraz daha ileride, bölgede üç yıldızlı kendi aile işletmesini 1991 yılından beri çalıştıran bir büyüğüm “İsmet hocam, etrafımız turist dolu ancak bu insanlar nerelerde kalıyor?” dedi. Turist profiline baktığım zaman yaşlı insanlardan ziyade genellikle genç bir kesim karşımda duruyordu. Yaptıkları alışveriş öyle turistlerin güneş kremi, terlik, su, alkollü-alkolsüz içecek dışında, mutfak ve temizlik malzemelerini de içeren, hatta şampuan, diş macunu bile vardı. “Abi, büyük ihtimalle yaptıkları alışverişe istinaden konuşuyorum, daire veya villa kiralıyorlar” dedim. Haklısın dedi. Ülke Airbnb olayını doğru yönetmeli. Mutlak süreçte Airbnb operasyonu ülkemiz için çok büyük bir artıdır. Bölgesel olarak bütün kiralanan tesisler Airbnb web sitesi içerisinde kirala-maya hazır beklemektedir. Hal böyle olunca; ülkemizin Turizm Bakanlığı ve Maliyesi bu tesisleri kontrol altına alabilir ve ona göre devletin kasasına vergi anlamında önemli bir gelir girebilir. Burada önemli olan, Airbnb Türkiye ile olan sürecin doğru yönetilip ülkenin kasasına bu yapılan konaklamalardan doğru vergi alınmasını sağlamaktır.
İki ve üç yıldızlı aile işletmeleri, hatta büyük oteller ciddi tehlike altında
Alsancak Lapta bölgesi turizm işletmesi sahipleriyle konuştuğum zaman, yalnız küçük işletmelerin değil, aslında büyük tesislerin de Airbnb oluşumundan rahatsızlık duyduklarını ifade edebilirim. Ancak dünya üzerinde örneklerini incelediğimiz zaman bu oluşum bir realiteye dönüşmüştür. İsteyen kişi, daha makul olması sebebiyle fiyat avantajlarını kullanarak bu tür bir konaklama modeli içerisinde tatil-lerini gerçekleştirmek isteyebilir. Ancak burada, devlete ciddi vergi ödeyen, yüzlerce-binlerce insan çalıştıran, otellerini ayakta tutmaya çalışan hem küçük hem büyük işletmeler, çok yakında bu oluşu-mun getirdiği konaklama türünden dolayı rahatsızlıklarını televizyon ekranlarında ve gazete manşetle-rinde dile getirdiklerini göreceğiz.
Önemli bir merhaba e-maili
Üç gün önce bir e-mail aldım Taleb Rifai’den: “Merhaba Profesör İsmet, nasılsın?” Birkaç yıl önce Dün-ya Turizm Konaklama Eğitim ve Öğretim Birliği (kısaca AMFORHT) Yönetim Kurulu toplantımıza başkan yardımcısı olarak katılmıştım. Eski Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) Başkanı Taleb Rifai de şeref konuğumuz idi. Kıbrıslı Türk olduğumu duyunca bana “Sizin ülkenizin ön plana çıkması ve turizm sektöründe bir marka olması için üç anahtar var” dedi. Son derece mütevazı bir kişiliğe sahip olan Taleb Rifai, Müslüman Ürdün kökenli Amerikalı: “Birincisi eğitim turizmi, ikincisi casino sektörü, üçüncüsü ise sağlık turizmi” Prof. İsmet dedi. Adamıza ne zaman istersek gelebileceğini ve hatta iki taraf arasında “Turizm barıştır” felsefesi ile arabulucu rol üstlenerek gelebileceğini belirtti. Dünya artık ortak bir lisan konuşuyor. Bu lisan İngilizce değil; çıkarların konuştuğu bir dünyada yaşandığına göre, sizi ön plana çıkaran, marka değerinizi çoğaltacak unsurları yaratmanızdan geçiyor. Kuzey Kıbrıs desti-nasyonumuz artık Avrupalıların gözünde bile casino sektöründe başarı hikâyesini çoktan yazmış ve bu anlamda takip ediliyoruz dedi. Eğitim sektörünüz duraklama sürecine girdi, dikkat edin de eklemişti. Bu çok çok önemli. Aslında yol haritası çok basit; sadece uygulamak için irade ve idare gerekli.