banner564

‘Çok kötü’

Deneyimli siyasetçi ve araştırmacı İsmail Bozkurt, bugünkü siyasette rant ve yağma kültürünün egemen olduğunu belirterek, bundan büyük üzüntü duyduğunu söyledi

‘Çok kötü’
banner598

Çiğdem AYDIN

   İsmail Bozkurt, 1974 öncesinde Larnaka’da milletvekili seçilmiş, Komutanlık yapmış, Kurucu Meclis’te görev almış ve Toplumcu Kurtuluş Partisi’nde genel başkanlık, bir dönem de bakanlık yapmış, deneyimli bir siyasetçi olarak tanınır.

   Bugünkü siyaseti ‘çok kötü’ bulduğunu ve seviyenin çok gerilediğini söyleyen İsmail Bozrkut, “Rant kültürüne dayalı bir siyaset güdülmektedir. İnanılmaz bir popilizm vardır. Rant kültürüne dayalı olarak yağma kültürü de gelişmiştir” dedi.

   İsmail Bozkurt, Diyalog muhabirinin sorularını şöyle yanıtladı:

   Soru:Siyasete ne zaman başladınız, ne zaman ara verdiniz?

   Yanıt: 1970 yılında siyasete başladım. O yıl seçim yapıldı, Larnaka bölgesinden aday oldum ve kazandım. 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin Kurucu Meclisi’nde görev aldım. 1976 yılında tekrar seçimlere girdim ve yine milletvekili olarak kazandım fakat bu kez  Mağusa bölgesinin vekili oldum.1981 yılında tekarar girdim ve yine kazandım. 1983 yılında KKTC ilan edildi ve ben yine kurucu mecliste görev aldım. 1986 yılında tekrar seçildim. 1990 yılında kadar bu şekilde tam 20 yıl vekillik yaptım arda bir bakanlık dönemim de oldu. 1990 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine solun ortak adayı olarak bağımsız bir şekilde seçimlere girdim ve kaybettim.1993 yılında yine seçimlere girdim ve kaybettim. Şu anda Cumhurbaşkanlığında müzakere heyeti danışma kurulunda görev yapıyorum.

   Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz?..

   Yanıt: Asli mesleğim Ankara Üniversitesinde Siyasal Bilgiler Kamu Yönetiminden mezun oldum ve 1962 yılında Kıbrıs’a döndüm. Kısa bir süre Vakıflar’da çalıştım ardından Belediyeler Müfettişliği yaptım bu görevim de bir yıl sürdü. 1963 hadiseleri olunca da kendimi mevzide buldum.

   Soru:Ekonomik durumunuz nasıl?  Nasıl geçiniyorsunuz?

   Yanıt: Ekonomik durumum orta haldedir. Devlet emeklisiyim. Eşim de emeklidir. Aldığımız emeklilik maaşlarıyla geçiniyoruz.

   Soru:Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?

   Yanıt: Oğlum var ismi Orkun. Doğuştan özürlüdür. Eşim ve ben onun bakımı ile ilgileniyoruz. Bir de yaşlı teyzem vardır. Yanlız yaşar ona bakarım.

   Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?

   Yanıt: Evet yaşadım.3-5 yıl kadar önce kolon ameliyatı geçirdim ve kalın bağırsağımın bir kısmı bu nedenle alındı.Ama şimdi çok şükür iyiyim.

 

Rant sistemi terk edilmeli

 

   Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?

   Yanıt: Çok kötü diyebilirm. Siyasette seviye çok gerilemiştir. Bana göre iki önemli husustur vardır. Birincisi rant kültürüne dayalı bir siyaset güdülmektedir. İnanılmaz bir popilizm vardır. Rant kültürüne dayalı olarak yağma kültürü de gelişmiştir. Eskiden savaşı kazanan taraf kaybedenin her şeyine sahip olur ve el koyardı.

   Bugün bizim siyaset anlayışı da ne yazık ki budur. Sanki Devlet kaynakları kendilerine aitmiş gibi dağıtılmaktadır. Bu üzücüdür. İktidar olmak demek sanki kendi yandaşlarının çıkarları uğruna çalışmak demekmiş gibi yapılıyor. İşte bu yüzden gelinen süreçte siyasetçi güven kaybetmiştir.

   Bir de çatışma kültürü vardır. Her şeyi ötekileştirme ve çatışma ortamına giriliyor. Oysa diyalog ve uzlaşma demokrasinin gereğidir. Bizde ne yazık ki bu iki temel kural terk edilmiştir.

   Bu iki kültürü (rant ve yağma) terk edecek düzenlemeler kurmazsanız başkanlık sistemine de geçseniz parlementer sisteme de geçseniz durum değişmez. Bütün partiler için  seçim öncesi tek bölgeli seçime geçilmelidir ve bu rant sistemi terk edilmelidir. Çünkü bu kültürü besleyen bölgeciliktir. Bir de yağma düzenin önüne geçmek için öncelikle geçici istihdamı ve üçlü kararnameler de kaldırılmalıdır.

   Ben bir hayvancılık müdürü ile meteoroloji müdürünün politik olmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Bunlar politik mevki olmak zorunda değil.Üçlü kararnamler,tek bölgeli seçim sistemi, bunlar hep bizi dönemin konuları.  Nerdeyse yarım asır geçti hala çözülmedi  bu üzücüdür.

 

Toplum hayal kırıklığına uğramamalı

 

   Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..

   Yanıt: Kıbrıs sorununun belli bir aşamaya geldiği gerçektir.Parametreleri değişmiştir.Kıbrıs kara sularında bulunan doğalgaz ve su projesi bu parametreleri değiştirmiştir. Şu anda çözüm var gibi görünüyor. Ama ben sürekli çözüm oldu oluyor diye pompalanması taraftarı da değilim. Çünkü masada ortak metinde dahi henüz bir anlaşma sağlanmamıştır. Taraflar hala ortak metinde kendi taraflarında durmaya devam ediyor. Bu yüzden çok fazla umut pompalayıp halkı da ileride olası bir çözümsüzlük karşısında hayal kırıklığına uğratmamak gerektiği kanısındayım. Umudum Federal,iki toplumlu bir çözüm olmasıdır.

   Doğalgaz konusu çözüme zorluyor ama esas önemli olan İsrail’in bulduğu doğalgazın Avrupa ulaşma hattıdır. Bu pencereden bakıldığında görüyoruz ki; Kıbrıs sorunu artık çözülmelidir. Ve şu andaki atmosfer de bunu gösteriyor. Ama dediğim gibi ortak metin üzerinde dahi hala iki toplumun Liderleri tam bir uzlaşı sağlamış değil bu nedenle temkinli olmakta fayda vardır.”

 

Kurumlar çözüme hazır değil

 

   Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..

   Yanıt:  Halk olarak hazırdır. Ama siyaset kurumu, ekonomik kurum ve devlet kurumları olarak çözüme hazır değiliz. Biz bu yapıyla eğer Avrupa Birliğine girersek çok zorlanırız ve sıkıntı çekeriz. Her şeyden önce kendi evimizin içini toparlamımız şarttır. Bir diğer sorunun yanıtında verdiğim örnek gibi hala daha bizler tek bölgeli seçim,üçlü kararnameler vs.. tartışıyoruz.İki komşu aynı çatı altında birleşecekse eğer iki taraftan biri dağınıksa o evde sorun yaşanır. KKTC kurulduğunda beridir siyaset kurumu kötüye gitti. Ben siyasete girdiğimde aynı sorunlar vardı, bugün hala aynı sorunlar devam ediyor.Ve bütün bunlara baktığımızda siyaset sorun çözme sanatıdır oysa bizde sorunun kendisi siyaset oldu.

 

Birçok sorun var

 

   Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak?

   Yanıt: Toprak,mülkiyet ve garantiler diye sıralanabilir. Güç paylaşımı ve Avrupa Birliği konuları da yine önem sırasına göre değişebilir. Rum Meclisi’nin aldığı bir karar var garantiler olmayacak diye. Öte yandan Türk tarafında da bu kararın tam zıttı olan bir karar alınmıştır. Garantiler olmazsa olmaz diye. Peki bu iş nasıl olacak?

 

   Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..       

   Yanıt: Ben tozpembe hayaller içinde değilim. Çözüm olduktan sonra sıkıntılar yaşanacağına inanıyorum. Rumlar ve Türkler arasında anlaşmazlıklar bitmez ancak şekil değiştirir.Çünkü Rum tarafında bazı bağnaz güçler harekete geçecektir.  Örneğin; bir kilise bir ELAM gibi. Siyasal, kültürel veya eğitim yönüyle bizleri bertaraf etme girişimi yapacaklardır. Bahsettiğim toplu tüfekli savaşlar değil ama bu tür girişimlerle mutlaka anlaşmazlık yaratacaklardır.

   Büyük sahrada bir çiçek vardır ve çiçek 25-30 yılda yağan yağmurlarla aniden çıkar ve büyür daha sonra solar ve tohumlarını bırakır bir 25-30 yıl sonrası için! İşte Kıbrıs’ta yaşayan Türkler ve Rumlar da tam olarak böyledir.Bu nedenle temkinli olmakda fayda vardır.Ama çözüm olursa elbette mutlu olurum. Yanlız cennet olacak diye de bir hayale kapılmam.

 

Yarın:Şerife Ünverdi

 

Güncelleme Tarihi: 18 Nisan 2014, 04:37
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474