banner564

Kıbrıs’ın tadı kalmadı

Kavurucu sıcaklarda çalışmak onlar için dert değil, esas sorun işlerin azalması

Kıbrıs’ın tadı kalmadı
banner598
Hüseyin ABRAŞ – Kerem YILDIZ
   Kuzey Kıbrıs’ta inşaat sektörünün sürekli gerilemesi, Türkiye’den gelen işçileri de olumsuz yönde etkiledi. Aşırı sıcaklar altında çalışmaktan şikayetçi olmayan işçiler “burada eskisi gibi iş bulamıyor, ayrıca sosyal güvenlikten mahrum bırakılıyoruz. Kıbrıs’ın eskisi gibi tadı kalmadı” diyor.
Ülkemizde yaz aylarının gelmesi ile birlikte başlayan kavurucu sıcaklar ve açık havada çalışmak zorunda kalan vatandaşlar hem ücretlerin düşüklüğünden yakındı.  Sürekli su ihtiyacı duymaları nedeniyle oruç tutmadıklarından da yakınan  çalışanların tamamı mecbur oldukları için açık havada çalıştıklarını belirtti.
Diyalog Gazetesi muhabirlerinin sorularını yanıtlayan işçiler şunları söylediler;

Ali Seval
“Tam 6 senedir bu işi yapıyorum. Böyle sıcakta ve güneş altında çalışmak çok zor ama çalışmak zorundayız. Çünkü çalışmazsak aç kalırız, bu nedenle şartlar ne olursa olsun çalışıyoruz. Malum şartlarımız nedeniyle Oruç tutamıyorum. Şu anda aldığım maaş bana yetiyor. Hergün sabah 7.30 da işe başlayıp, akşam 16.30’a kadar, toplam günde 8 saat çalışıyorum. Bu zorlu şartlarda çalışıyorum fakat emeklilik yaşı 60’a  yükseltildi, bu bizim için çok uzun bir süre, bunu daha kısaltılması gerekir. Çünkü benim bildiğim birçok ülkede ağır işlerde çalışanların emeklilik yaşları daha kısadır.”

Ali Osman Çifçi
“Ben iş hayatına 1 yıl önce başladım, yani daha yeniyim. Bu sıcak havada çalışmak çok zor ama bu işi bulduğumuza da şükrediyorum, çünkü ülkede işsiz insan çok. Malesef ağır işte çalışmamız nedeniyle  Oruç tutamıyoruz. Kendime göre aldığım maaş şu anda yeterlidir ama iyidir de diyemem. Oldukça ağır işte çalıştığımız için günde 8 saat çalışıyoruz, zaten saatler daha uzun olsa hem yaptığımız işin kalitesi hem de verim düşük olacak, bu sebeple de 8 saat yeterlidir.”

Ömer Durmuş
“Yaklaşık 12 yıldan beri çalışıyorum. Çok zor oluyor bizim için, ama mecburuz ekmek paramızı kazanmak zorundayız. Bu sıcak havalara çok zor dayanıyoruz ama biz İç Cephede çalışıyoruz, Dış cephedekilerin işi daha da zor. Oruç tutamıyoruz, çünkü iki de bir su içiyoruz. Şu anda asgari ücrete çalışıyoruz ama aldığımız para yetmiyor. Günde 8 saat çalışıyorum. Çalışma Dairesinde  bütün İnşaat İşçilerine düz işçi olarak kayıt yapılıyor . Çalışdığın seneye göre Ustalık diye bir tanımlama yok, bu inşaatlar nasıl yapılıyor sanıyorlar. 2008’den önce ihtiyat Sandığı yatırımımız vardı oda artık kalktı. Kısacası şu anda herhangi bir sosyal güvencemiz olmadan böylesine ağır işlerde çalışmaya devam ediyoruz.”

İlhan Tomakin 
“20 yıldan beri bu işle uğraşıyorum. Zor oluyor bizim için, güç kaybı yaşıyoruz. Serinlemek için şapkamızı ıslatıyoruz. Çalışmazsak da kimse kimseye beleşe para vermiyor. Bu şartlar altında nasıl Oruç tutalım. Oruç tutmadığımız halde su yetiştiremiyoruz. Bu şartlarda bir de Oruç tutsak herhalde cenazemiz  çıkar. Buraya çalışma şartlarını kabul ederek geliyorsun, bu nedenle de şikayet şansın yok, zaten şikayet edeceksen işe giremezsin. Şu anda günde 8 saat çalışıyorum, ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu ülkede işçiye değer veren malesef yok. Örneğin  inşaattan düştün, öldün kimse kimsenin umrunda olmaz. Herhangi bir iş güvenliği yok, sana bir şey olsa ailen açıkta kalır. Şu anda asgari ücret alıyoruz, fakat hayat pahalılığı var ve maaşı aldığım gün maaşın yarısı elektrik, su ve kiraya gidiyor. Bize birşey kalmıyor. Yani kısacası bu sıcaklarda, bu kadar ağır işte karın tokluğuna çalışıyoruz”.

Hilmi Pehlivan
“İnşaatlarda tam 10 yıldan beri çalışıyorum. İki çocuğum ve dul bir annem var. Eziliriz, fakat çalışmaya mecburuz. Eskiden Rum tarafında işlerdik, ancak onlar da AB’ye girince yabancılar geldi. Tabi ülkeye birçok yabancı işçinin gelmesi demek maaşların da aşağıya düşmesi demektir. Ve öyle de oldu, birçok ülkeden çok düşük ücretlerle çalışacak birçok işçi rum tarafına geldi. Böyle olunca da biz de yeniden kendi bölgemizde iş peşine düştük. Gördüğünüz gibi bu sıcakta Oruç tutmamız imkansız, çünkü 10 dakikada bir su içiyoruz. Aldığımız maaş çok değil ama şükretmekten başka çaremiz yok. Ülkede hayat pahalılığı var ama nedense özel sektörde çalışanların maaşlarında bir değişiklik yok, şu anda 10 sene önceki maaşı alırız ama 10 seneden bugüne bütün ürünlere çok büyük zamlar yapıldı”.

Vedat DEDECAN
“Yaklaşık 6 yıldır bu işi yapıyorum ancak çok zor ve dayanılacak hal değil. Ama  çalışmak zorundayız. Bu işler çok zor ve ağırdır ama buna rağmen çok az maaş alıyoruz. Hava o kadar sıcak ki her 10 dakikada bir su içmezsek ayakta duramayız. Tabi durum böyle olunca da Oruç tutmak da imkansız. Halen aldığım maaş yeterli değil ve ailemi geçindirebilmek için akşamları da ekstra işe çıkıyorum. Bu işte günde 8 saat çalışırım. Ülkede herhangi bir iş güvenliğimiz yok. Bu işte  yükseğe çıkamam dersen seni hemen kapının önüne koyarlar. Anlayacağınız her türlü olumsuz şartlara rağmen çalışmak zorunda olduğumuz için herşeye evet demek zorundayız”.

Aydın GÜLEŞ 
“Ben öğrenciyim ve sadece yaz aylarında tatil olduğum dönemlerde çalışıyorum. Havalar gerçekten çok sıcak ama herhalde gencim diye beni pek fazla etkilemiyor. Şu anda elime geçen para benim için yeterlidir, çünkü sadece kendimin acil ihtiyaçlarını karşılıyorum. Bu işte sürekli su içme ihtiyacı duyduğumuz için Oruç tutamıyorum, yaklaşık 10 dakikada bir aşırı terlememiz nedeniyle vücudun kaybettiği suyu takviye için su içiyoruz. Bizim iş yerinde her sabah saat 07.00’de iş başlar ve saat 15.30’da da sona erer”.
 
Abdullah YANIK
“Tüm Dünyada olduğu gibi burada da işçilerin çalışma şartlarına hiç dikkate alınmıyor, yani işçiye hiç değer verilmiyor. Bir çalışanın nerede yattığı ne yediği nasıl ayakta durduğu hiç önemli değildir, önemli olan her gün şartlar ne isterse olsun işyerine gelip 8 saat en iyi şekilde iş yapman, esas önemli olan konu budur. Mesela benim yatacak yer sıkıntım var, burada çok ağır bir işte çalışıyorum ve işten çıktıktan sonra iyi dinlenmez ve uykumu da iyi alamazsam benim verimimde düşme olur ve daha çok hata yaparım. Tabi bunu düşünen yok. Şu anda havalar sıcak olduğundan sürekli su içme ihtiyacı duyuyoruz. Oda bizim cebimizden çıkıyor. 15 yıldır bu işi yapıyorum. Şartlar ve hava bizi çok etkiliyor. Tabi ki mecburuz ve çalışmak zorundayız, bu nedenle önümüze konan her şartı da kabul ediyoruz. Çünkü kimse kimseye durduğu yerde para verilmiyor. Doğal olarak bu sıcak havalarda Oruç tutamıyoruz”.

Şahrat YAGMUROF
“Ben yabancı uyruklu biriyim ve buraya 6 aylığına çalışmak için geldim. Başka ülkelerde de çalıştım, oraların şartlarını da biliyorum ama burada çalışmak gerçekten de çok zor ve şartlar bizi çok zorluyor. Şu anda benim yatacak ve yemek sorunum var.  Yatacak yer bulamıyorum. Bulduğum yerler de çok pahalı. Zaten şu anda aldığım Asgari Ücret bana yetmiyor, Kira, yemek, içtiğim su falan derken bana birşey kalmıyor. Kısacası para kazanmak için geldiğim bu ülkede hem çok zor şartlarda çalışıyorum hem de cebimde bir kuruş param bile yok”.

Mehmet EVLİYA
“Tam 41 yıldır bu işi yapıyorum ve hep bu işi yaptım. Hergün saat 07.00’de başlıyoruz ve 15.30 ‘da paydos ediyoruz, günün 8 saatini güneş altında geçiriyoruz. Tabiki şu anda Oruç tutmuyorum, çünkü çok su kaybına uğruyoruz ve bu bizi çok etkiliyor.  2 Binli yıllarda bu işlerden hak ettiğimiz parayı kazanıyorduk. Ancak sonradan bu işler ayağa düştü, her türlü Gayri Yasal işler yapılmaya başladı. Ülkeye çeşitli yollardan birçok kaçak işçi getirilip çok düşük maaşlarla çalıştırılmaya başlandı, doğal olarak ücretler de çok aşağılara düştü. Şu anda devlete sermayemiz kadar borcumuz var. Faizler katlanarak geliyor ve devletin bize karşı tutumu hiçte hoş değil. Bu iş dışında başka hiçbir iş yapmıyorum. Çünkü bu iş dışında çalışacak başka bir alanım ve vaktim yoktur. Esnafın devleti dava etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkeye giren çıkanı gerçek anlamda kontol edip kayıt altına almıyorlar veya almak istemiyorlar”.

Ahmet SANLI
“11 yıldır bu işi yapıyorum ve günde 8 saat çalışıyorum. Sabah saat 07.00 gibi başlayıp 15.30 gibi paydos ediyorum. Bu sıcak havada susuluğa dayanmak zor onun için Oruç tutmuyorum. Aldığım maaş beni tatmin etmiyor. 2 çocuk babasıyım ve eşim ev hanımı. Bu nedenle eşim ve çocuklarıma ben bakıyorum. Kendime ait  sorumluluklarımın yanı sıra ailevi sorumluluklarım var ve sıcak havanın altında çalışmak zor olsa da bunu yapmak zorundayım. Ben ve arkadaşlarım zorlu şartlar altında çalışıyoruz. Fakat çalıştığımız yerde iş güvenliğimiz yok ve çalışma dairesinin bu işe el atmalarını istiyoruz.  Denetleme için kimseler gelmiyor  ve bu durum bizi rahatsız ediyor”.

Güncelleme Tarihi: 09 Temmuz 2014, 13:51
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473