Çiğdem AYDIN
Mehmet Emin Karagil, sol düşünceye sahip bir sağlık uzmanı. Gençlik yıllarında Toplumcu Kurtuluş Partisi’nden milletvekili adayı oldu ve yüksek bir oyla parlamentoya girdi. İki dönem milletvekilliği yapan Karagil “sol’un hazin sonunu görünce siyaseti bıraktım” diyor.
Karagil, siyasetle ilgilenmediğini, ancak Cumhurbaşkanlığına aday olması halinde Mustafa Akıncı’ya destek vereceğini söyledi. Karagil, Kıbrıs sorununun çözümüne destek verirken, Maraş’ın eski sakinlerine iade edilmesi gerektiğini kaydetti.
Karagil, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru:Siyasete ne zaman başladınız ne zaman ara verdiniz?...
Yanıt: 1993 -2003 yılları arasında milletvekiliği yaptım.Toplumcu Demokrasi Partisi’nden (TKP) aday oldum ve kazandım.1985 yılında tahsilimi tamamladım ve Kıbrıs’a geldim 1985 ortalarında TKP Mağusa İlçe Yönetiminde çalıştım. 2 yıl boyunca da devam ettim. 2005 yılında da tamamen siyaseti boraktım. Şu anda sadece üye olarak görev yapıyorum.”
“İngiltere’de bulaşıkçılık yaptım”
Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?..
Yanıt: 1981 yılında göğüs hastalıkları uzmanı olarak görev yaptım. Siyasi görüşlerimden dolayı da hiçbir zaman Devlette işe giremedim. 1985 yılına kadar İngilterede bulaşıkçılık yaptım. 1985 yılında adaya döndüm ve ailemin de katkısı ile bir klinik açtım. Şu anda Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinde Sağlık Merkezinde ayaktan tanı yapıyorum. Bunun yanısıra çiftçilikle de uğraşıyorum.
Soru:Ekonomik durumunuz nasıl?. Nasıl geçiniyorsunuz?. Ne kadar maaş alıyorsunuz?..
Yanıt: Ekonomik durumum iyidir ama hiçbir zaman bankada param olmadı. Biraz borçlarım oldu onları kapatmaya çalışıyorum. Çiftçilikle uğraşıyorum ve UKÜ’de revirde hizmet veriyorum ayrıca hizmetlerin birleştirilmesi yasasından da emekli oldum. Maaşım yeterli düzeydedir.
Soru:Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?. Kimlerdir? Ne iş yapıyorlar?..
Yanıt: 3 çocuğum var ikisi bekar onlara ben bakıyorum. Biri askerdir şu anda kızım da Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden mezun. Bir oğlum daha var o da İngilterede elektoronik mühendisidir.
Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?. Yaşadıysanız ne tür sorunlar?..
Yanıt: Yaşamadım bunu genetiğime bağlıyorum.
“Ben değil dostlarım benden şikayetçi”
Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?. Arayıp, soran oluyor mu?..
Yanıt: Galiba ben dostlarımı hep ihmal ettim diyebilirim bu sorunuza. Benim dostlarımda hiç eksilme olmadı. Aksine benim onlardan değil de onların benden şikayetçi olma hakları var desem yalan olmaz. Ben 1998 seçimlerine katıldığımda karma oylardan en çok oy alanlardan biriyim yüzde 63 oy aldım yani toplum tarafından da sevildiğimi düşünüyorum dolayısıyla hiç dost eksikliği yaşamadım.”
Soru: Söylediğinize göre yüzde 63 oy az bir oy potansiyeli değil , peki neden siyaseti bıraktınız?
Yanıt: Ben zaten partime destek olmak için aday olmuştum. Siyaseti hiç meslek olarak düşünmedim ve görmedim. Siyaset benim için kendi ve partimin görüşlerini yaymak için bir araç olmuştur. 2000 yılında, Meclis’e sunduğumuz bir önergede bir olay yaşadım, o gün siyaset yapmanın bu ülkede bir anlamı olmadığına karar verdim.
Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?. Yanlışlar nedir?. Neler yapılmalı?..
Yanıt: Artık siyasetle ilgilenmiyorum. Özellikle de 2003 solundan sonra. 2003 yılında kurulan hükümet de sol partinin hükümeti idi ve ben solun hazin sonunu gördükten sonra ilgilenmiyorum hiç. Düşünün soldan gelen bir Cumhurbaşkanı, soldan gelen bir Başbakan ve bu ülkede devrim olması gerekirken hiç bir şey değişmedi. İşte bugünkü siyaset ve o günkü siyasetle ilgil yorumum budur.
Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt: Ankara’ya birileri baskı yaparsa çözülür. Ben şu anda çözüm olacağına dair bir konjektör göremiyorum. Ankara’nın çözüm konusunda verdiği demeçleri samimi bulmamakla beraber çözüm olacağına da inanmıyorum.
“Akıncı Cumhurbaşkanı adayı olsun”
Soru:Kıbrıs meselesinde topu Ankara’ya attıyorsunuz peki Rumlar çözüm istiyor mu sizce ?
Yanıt: Annan Planı’nda eğer Ankara güvence verseydi Rumlara oradan da evet çıkacağına inanan biri olarak, Rumların da askersiz bir adada yaşamak istediğini düşünüyorum. Bana göre Maraş gerçek sahiplerine verilmelidir ve sakinleri de evlerine geri dönmelidir. Ben Mağusa’ya geldiğimde 1985 yılında duvarda şu yazı yazıyordu “maraş namustur, veren namuzsuzdur” bu yazı hala gözümün önündedir ve şimdi Talat’ın, Maraş bütünlüklü bir çözümün parçasıdır demesiyle aynı şey olduğu kanaatindeyim. Ben Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığına aday girmesi halinde ona destek vermeye hazır olduğumu da bu sayede belirtmek isterim.
Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..
Yanıt: Bana göre hazır değil. Kıbrıs Türk tarafında aktarma bir nüfus var ve bir referandumda bu insanların ne diyeceğini kimse bilmiyor. Gerçek bir barış için onların fikirlerini soran biri var mı?
Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?
Yanıt: Bana göre mülk sorunu en büyük sorundur. Tapulu arazilerin gerçek sahiplerine geri verilmesi gerekir çözümü için. Ya da iade edeceksiniz.
Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..
Yanıt: Gençlerin siyasette daha aktif olmasını görmeyi diliyorum. Babamdan kalan 34 dönüm arazim vardır yağmur suyu biriktiriyorum. 2 bin tane meyve ağacım var onları yetiştireceğim.
Yarın : ÖZKAN MURAT
Güncelleme Tarihi: 23 Mayıs 2014, 23:19