banner564

Unutulmaz olaylar

Yıllardan sonra ilk defa Diyalog’a konuşan Olgun Paşalar, 1990’da milletvekilliği adaylığını kimlerin engellediğini ve UBP Genel Başkanlığı adaylığından niçin çekildiğini anlattı

Unutulmaz olaylar
banner598

Ufuk ÇAĞA

   Olgun Paşalar, bir zamanlar ülke siyasetinin en önemli isimlerinden biriydi...UBP’nin parlayan yıldızı olarak kabul edilen Paşalar, genç yaşta bakanlık ve Meclis Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

   Siyaseti 1988’de bıraktığını ve o tarihten sonra geri dönmesi için yapılan tüm teklifleri reddettiğini belirten Paşalar, Kıbrıs’ta kalıcı bir çözümün olması halinde, siyasete dönmeyi düşünebileceğini söyledi.

   Paşalar, 1990 seçimlerinde milletvekilliği adaylığının engellediğini, daha sonra UBP Genel Başkanlığı için aday olduğunu ve geri çekilmesi için Eroğlu’nun kendisine ilk sıradan kontenjan verdiğini belirtti.

   Paşalar, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:

   Siyasete ne zaman başladınız, ne zaman ara verdiniz?

   Yanıt: Siyasete 1980 yılında Lefkoşa Belediye Başkan adayı olarak başladım. O dönemde İrsen Küçük ve Enver Emin’in teşvikleri ile aday oldum. Ben küçüklükten beri Belediye Pazarında yeri bulunan babamın yanında çalışarak büyüdüğüm için hem geniş bir çevrem, hem de mesleğimden dolayı bir popülaritem vardı.

   Aslında hem öğrencilik hem de meslek hayatımda politikadan hep uzak durdum ve asıl mesleğim olan inşaat mühendisliği alanında mesleğimi geliştirmeye çalıştım. Ama beni ikna ettiler ve Lefkoşa belediye başkan adayı oldum ve 600 oyla kaybettim. Ancak 6 ay sonra yapılan milletvekilliği seçimlerini kazanarak meclise girdim. Ardından UBP Genel Sekreter Yardımcılığı ve Birlik Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevini yaptım. 1985 – 1988 yılları arasında UBP Genel Sekreterliği ve 1988 yılından itibaren ise hem İçişileri Bakanlığı hem de UBP Genel Sekreterliği görevlerini birlikte yürüttüm.

 

Saraydan engelleme oldu

 

   1990 yılı seçimlerinde saray ve bazı egemen çevrelerin gelecek hesapları sonucunda seçime giremedim. Ardından UBP kurultayında genel başkanlığa aday olacağımı açıklayınca o dönemin UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu ile aramı bulmaya çalıştılar. Seçimler sonrasında muhalefetin meclise girmemesi nedeniyle yapılacak olan ara seçimlerde 1’inci sıradan aday olmak koşulu ile UBP genel başkanlığına aday olmaktan vazgeçtim ve yeniden milletvekili seçildim. Ardından UBP Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildim, bu arada Meclis Başkan Yardımcılığı görevini de yürüttüm. 1998 yılına kadar bu görevleri yürüttüm ve bu yıldan itibaren aktif siyaseti bıraktım. Şu anda hiçbir parti ile organik herhangi bir bağım bulunmuyor. Siyaseti bırakma kararı aldıktan sonra yapılan tüm teklifleri de reddettim.

   Soru: Siyasetten çekilince ne yaptınız?

   Yanıt: Siyasetten önce inşaat mühendisliği işini yapıyordum ve sulama mühendisliği dalında ihtisaslaştım. Su işleri dairesinde şube amiri olarak çalıştım. Siyaset sonrasında bir süre işimi yaptım, şu anda emekliyim.

   Siyasal Kamu Görevlisi olarak bakanlık pozisyonundan emekliyim, başka bir iş yapmıyorum.

   Soru: Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?

   Yanıt: İki çocuğum var ikisi de evlidir. Evde ben ve eşim kalıyoruz. Oğlum inşaat mühendisidir, kızım ise mimardır ve Amerika’da North Carolina Üniversitesinde Ass. Prof. Olarak görev yapmaktadır.

   Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık problemi yaşadınız mı?

   Yanıt:Ufak tefek hadiseler dışında hayır

   Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi? Arayıp soran oluyor mu?

   Yanıt: Siyasetten ayrıldıktan sonra gerçek anlamdaki dostlarımın sayısında herhangi bir azalma olmadı, bu konuda herhangi bir sikayetim yok. Ancak gerçek ve sahte dostları tanıma fırsatım oldu.

 

Siyasetin en kötü dönemi

 

   Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz ?

   Yanıt: Ülke siyasetçiler açısından hiç yaşamadığı kadar kötü bir dönem yaşıyor. Şu anda şikayetçi olmayan münferit kişi veya kesim yoktur. Memnun olanlar parti içinde tek kişi sultasını destekleyenler ve siyasi partilerin etrafında kümelenen çıkar gruplarıdır. Siyasilerde kalite çok düştü, siyasiler sadece kendi çevrelerindeki menfaat ve çıkar gruplarına hizmet etmeye çalışıyorlar. Devlet ve siyasal partilerin iç yapılarının reforma ihtiyacı var. Anayasanın, kişisel özgürlüklerin, yeni koşullara göre reforma ihtiyacı var, bunların acil düzenlenmesi lazım. Ülkenin adeta mahalle ligi futbolcularına benzeyen meclis içi ve meclis dışı siyasetçilerden kurtulması lazım. Seçim sisteminde değişiklik yapılarak eskiden olduğu gibi ülkenin 3 seçim bölgesine ayrılması lazım, böylece siyasetçilerin kalitesi de yükseltilmiş olacak. Tek bölge bizim yapımıza uygun değildir.

 

Çözüm zorlama ile olabilir

 

   Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?

   Yanıt: Son dönemlerde hem medya hem de siyasi çevreler yaptıkları açıklamalarla sanki olumlu bir hava varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Ama bu işlere belli olmaz, örneğin 1959’da anlaşmalar imzalanırken asla anlaşma olmaz havası vardı ama bir gecede her şey değişti ve imzalar atıldı.

   Şimdiki görüşme ortamı Kıbrıs’ın jeopolitik durumu ve Orta Doğu’da bulunan enerji kaynakları faktörü ile ortaya çıktı ve Kıbrıs bir anda kendini çok önemli bir noktada buldu. Egemen güçler Avrupa’nın biraz da Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak amacıyla, bu enerjiyi Kıbrıs ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırma hedefinde iseler, hiç anlaşma olmaz gibi gözüken Kıbrıs sorununu çözebilirler. Her iki tarafı da zoraki bir anlaşmaya zorlayabilirler.

   Yani bir yerde anlaşma olacaksa baskı, çıkar gruplarının isteği ile olacaktır. Ancak böyle bir anlaşmanın ömrü ne kadar olur ve acaba Avrupa’nın istediği gibi Kıbrıslı kimliğini yaratabilirler mi, onu da sormak lazım.

 

Ekonomik açıdan hazır değiliz

 

   Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?

   Yanıt: Bana göre Kıbrıs halkı Annan Planı haricinde kendi geleceği ile ilgili hiçbir zaman karar vermedi, bunun dışındaki kararlar hep Kıbrıslıların haricindekilerin dayatması ile alınan kararlardı. Bu aşamadan sonra yapılacak bir referandumda çıkacak sonuçların da Kıbrıs Türk Halkının gerçek iradesini yansıtacağına inanmıyorum.

   Ekonomik açıdan da hazır olmayan Kıbrıs Türkünün yeri ve durumunun AB’de ne olacağı da ayrı bir soru işaretidir

   Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?

   Yanıt: Müzakerelerde en önemli sorunlar garantiler, toprak ve göçmenler konuları olacaktır. Adada 40 yıldır birçok köklü yapısal değişiklikler oldu, şimdi bu yapı nasıl bozulacak, bunu bozmak oldukça zordur ve beraberinde mali, ekonomik, sosyal, güvenlik gibi birçok problemi ve acıyı da  beraberinde getirecektir. 1974 sonrasında nüfus ve coğrafik yapı çok değişmiştir, bunlara nasıl çözüm bulunacak, hep bunlar masadaki önemli sorunlardır. Bu nedenle  bugünkü şekli ile Dünya ülkeleri tarafından kabul edilecek ve kendi içimizde de yapılacak düzenlemelerle, iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasal eşitliği ve Türkiye’nin garantisini içerecek bir federasyon veya konfederal bir KKTC olarak Güney Kıbrıs’la devam etmesi en mantıklı yol olarak görülüyor.

   Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?

   Yanıt: Şu anki hayatıma aynen devam edeceğim. Ancak istikrarlı bir çözümde Allah kısmet eder ise, siyaset düşünülebilir.

 

 

 

Yarın: Zaim Necatigil

Güncelleme Tarihi: 02 Haziran 2014, 02:41
banner643
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473