Diyalog Gazetesi
2014-03-07 01:27:20

Bir kadınlar günü daha geldi geçecek..

07 Mart 2014, 01:27

Bir Dünya Kadınlar Günü daha gelip geçecek her yerde birsürü raporlar açıklanacak, dünya nüfusunun yarısı kadınların 21.yy da hala yaşadıkları acı gerçekler bir kez daha göz önüne serilmeye çalışılacak.

AB İnsan Hakları Birim raporunda kadınların en az üçte birinin 15 yaşından itibaren “aşırı” derecede cinsel ve fiziksel şiddet yaşadığını, ve biz de ülkemizde “şikayet edilmedi” diye döven, tecavüz edenlerin yargılanmamasını sineye çekeceğiz.

Özellikle bu kutlama haftasında hala bazı erkekler çıkıp “kadınlar çiçektir” diyip “iltifat” edip , bazıları da “ sevgili bayanlar size saygı duyarız ama siz de ortaya çıkıp hakkınızı aramıyorsunuz ” diye “sevgi ve babacan” bir eda ile akıl verecek,

Ama en üzücüsü “ama siz kadınsınız, annesiniz, bu eğitimi erkek çocuklarınıza siz verdiniz ve birbirinizi bile destek çıkmadınız” diye bir de üstüne suçlayacak.

Kadın da bu söylemleri bir ömür boyu (ve çoğu zaman farkında olmadan) aldığı eğitimin kültürün süzgeçinden geçirip yanındaki kadına dönerek , “vallahi aslında doğru söylüyor” dercesine başını onay içinde sallayacak.

Demokratik yaşamın göstergesi “koltukta” oturan kadın bakan ve mecliste milletvekillerimiz sayısı bu haldeyken hala “ ama kotalar eşitliği bozmuyor mu” diye tartışması yaratılacak, ama seçim zamanı %50 oy anlamına geldiği hatırlanan kadın seçim panolarında baş slogan olarak yer edecek.

Geleceğimizin belirlendiği müzakerelerde, karar alma mercilerde, medya başında, şirketlerin, devlet dairelerinin en üst mevkilerinde yine kadın olmayacak (yada parmakla sayılacak kadar).. falan filan..

En azından artık şunu anlayalım

Kadın ve Erkek yüz yıllardır aynı eğitimin çarklarından geçirilmiş, erkeğin toplumda üstünlüğünü destekleyen teoriler, toplumsal etik kuralları, tarih dersleri , medya örneklemeleri ile kadın ve erkeğe biçilmiş farklı roller ve statü çerçevesinde yetiştirilmişlerdir. Yani çok erken yaşlardan itibaren erkeğin üstünlüğü sadece erkeğe değil kadına da öğretilmiştir.

Kadına erkeğe eşit olmadığı (çünkü erkek fizik olarak daha güçlü), kendisine biçilen münhasır rollerinin kadının biyolojik yapısına indirgenen dar çerçevesi (sadece annelik), kadına uygun meslekler diye yaratılmış kalıplar (zor iş olmasın da eve gelip yemeğini yapsın), siyasette üste çıkamaz kadrolar (kadın kolları) biz kadınlara da öğretilmiştir. Erkeğin doğuştan verilmiş hakları ayrıcalıkları olduğu sadece erkekler değil kadına da öğretilmiştir.

Dolayısıyla en eğitimli kadın bile farkında veya değil başka bir kadına güvenmemeyi, yarıştığı bir seçimde kadını seçmemeyi, meslek guruplarında erkeğe daha çok güvenmeyi seçer. Zira yüzyıllarca bize öğretilen, empoze edilen bilgiler doğrultusunda tepki veriyoruz.

Hernekadar günümüz insanı, oran olarak az da olsa farklılıklar göstermeye başladıysa da toplumun kültür ve anlayış değişimi ancak ısrarlı , uzun dönemli ve çok geniş bir tabana yayılacak(okul, polis, avukat ,hakim, siyasetçi, doktor, medya vb) eğitim ile başlar. Yasalarla korunması ile devam eder. Uygulama uzmanlar tarafından takibe alınır.

Yüzyılımız artık çok kompleks, karmaşık sistemler ile yoğrulmuş olup teknolojinin de etkisi ile her alanda ani bir boyut değişimine uğramıştır. Dünya genelinde ekonomi, barış, siyasi durum, şiddet daha iyiye gitmiyor. Hergün yeni bir krize uyanıyoruz. Artık dünyanın sadece yarısı olan erkeğin “yerini kaptırmama” endişesi içinde herşeyi tek başına taşıma çabası, çözmeye uğraşması boşunadır. Zira erkeğin kaptırmamak istediği “yer” şu an gelinen ve gittikçe kötüleşen bir seviyedir.

Bu erkeğin yapısından değil toplumun diğer yarısının postansiyel ve kapasitesinin gereği kadar kullanılmamasından kaynaklanmaktadır.

Ve bu durum tüm insanlığın aksak bir şekilde hantalca hareketine neden olmaktadır.

Medeniyet ancak kadının eşit bir şekilde topluma entegre edilmesi ile varabileceği doruğa ulaşabilecektir.

Ama dünyamız tek kanatla bu uçuşu iyi bir şekilde sonuçlandıramıyacak maalesef.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.