Diyalog Gazetesi
2014-02-24 06:47:15

"POZİTİF" olmanın sırası mı şimdi?

24 Şubat 2014, 06:47

Pozitif olmak herşeye "tozpembe" bakmak, sadece iyi taraflarını görmek, ne söylenirse kabullenmek, "vur başına al lokmayı ağzından" türde bir kişiliğe sahip olmak, teslimiyetçi, herşeye karşı hoşgörülü, her haksızlığa susup kalan.... mıdır acaba?

 

Gerek bireysel gerek toplum olarak uzun zamandır yaşama "pozitif" yaklaşma yeteneğimizi kaybetmiş gibiyiz. Bunların temelinde yaşadıklarımız, içinde bulunduğumuz şartlar ve belirsiz gelecek var. Ani tepkiler, ani kırgınlıklar, sadece şikayet ve eleştiri boyutunda takılıp kalmak yaşam akışımızı tıkamış gibi. Ve dolaysıyla mutsusuz.

 

Peki "POZİTİF" olmanın sırası mı şimdi?

Herşeyden önce Kültürlerarası Pozitif Psikoterapi eğitimimizde ilk öğrendiğimiz kavram "pozitif" kelimesinin açılımı idi. Latince “Positum” dan türemiş olup gerçekler ve yaşananlar diye tanımlanan bu kavramı 5 yıl boyunca yaşamın her dalında irdeledik.

Aslında yaşadıklarımıza daha geniş bir perspektifden bakabilmek, gerekiyor, yani sadece ne oldu değil, olayın nedenlerini ve hangi şartlarda oluştuğunu mümkün olduğu kadar geniş kapsamlı görebilmek yeteneğidir pozitif olmak.

Ama tanımın açıklaması burada bitmiyor, sadece geçmiş ve hali görebilmenin ötesinde bu durumdan nasıl bir beceri ve tecrübelerle çıkacağız, bize neler katıyor ve bize nasıl daha güçlü bir kişilik/kimlik kazandıracak boyutu da var. İşte o zaman olaylara anlık değil, olumlu, daha anlayışlı ve pozitif yaklaşabilme kimliğimizde gelişiyor. Kurucu Prof.Dr. Peseschkian'ın ibareleri ile "dağa çok sokulursanız göreceğiniz ayağınızın dibindeki toprak ve taşlardan ibarettir ama uzaktan baktığınızda dağın heybetli güzelliğini, muhteşem yeşil örtüsünü, akan suları ve uçan kartalı görürsünüz. Ayrıca bütünsellik içinde boyutların daha çok farkına varabileceğiniz için sizi (zorluklarını da göz önünde tutarak) zirveye çıkarsanız nerelere varabileceğinizi hayal etme imkanlarına sahip olursunuz". İşte yaşamın "mutlu, sağlıklı ve dengeli olmak" denkleminin şartı. Anlık sorunların, bireysel çatışmaların , trafikte önünüzün kesilmesi durumunda bile aşırı hiddetlenip herşeyi ömür törpüsü haline getirmeden yaşama halidir pozitif olmak. "Evet bir sorun var, nedeni bu ya şu olabilir, ama olaylar beni değil ben olan biteni ve tepkilerimin kontrolünde olacağım. Ve bundan ne öğrendim?. Sabırlı olmayı , önemsememeyi, doğru bir şekilde hakkımı aramayı..." diyebilmek gerekir.

Etrafınızda benzer olayara farklı tepkiler veren örnekler çok var, aynı acıya rağmen hayata tutunup yaşayanlar ile kendini kaybedenler arasındaki ayrım işte bu becerileri geliştirmekten geçer. Mutlu olmak için pozitif olmak öğrenilenibilir bir beceri, geliştirilebilecek bir yetenektir.

Ama biz artık sadece bireysel değil toplumsal olarak mutlu olmayı pozitif olmayı öğrenmek istiyoruz. Sadece bireysel kurtuluş değil toplumsal refah ve huzur istiyoruz. Zira biz 21.yy da yaşıyan, eğitimli , farklı kültürleri tarihimizde barındırmış, dünyaya açılan, ülkemizi kültürümüzü seven bir toplumuz ve aynı zamanda global bir dünyada eşit olarak var olmak istiyoruz.

Özellikle içinden geçtiğimiz hareketli günlere baktığımızda şimdi herşeye "Pollyannacılık" ile yaklaşmanın çok ötesinde içinde olduğumuz durumu gerçekçi olarak değerlendirmek ve alınabilinecek en iyi kazanımları elde edebilmek ve "pozitif olmak tabloyu bütünü ile görmek demektir" becerisini sergilememiz gerekmektedir.

Toplumsal birlik, sevgi ve dayanışma herşeyin ötesinde sosyal ve ekonomik gelişimin, huzurun, refahın temelinde bir şart olarak karşımıza çıktığı için şimdi toplumu birde "karşıt" ve "negatif enerji yayanlar" ile , "çok pozitif" , "teslimiyetçi" diye ayrıştırmaya başlamak ne kadar doğrudur? Yapılanlar, söylenenler insan belleğinden silinse bile herşey iyisi ve kötüsü ile özellikle bu teknoloji çağında anında "tarihe" geçmektedir.

Şimdi toplum bireylerinin, karar alıcı mercilerin, medyanın, sivil toplum örgütleri, düşünürler, akedemisyenler.. gerçekçi bir yaklaşım ile adaletli, sevgi ve saygı dolu bir titizlikle çocuklarımıza tarihe yazılacak geleceğimizi belirleme zamanıdır. Toplumsal çıkarları bireysel çıkarların ötesinde tutan halk her zaman kazanandır ve dileriz çocuklarımıza bırakacağımız "nam" bu olur.

 

Yani "doğru" tanımı ile pozitif olmanın tam zamanı..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.