Diyalog Gazetesi
2014-03-19 04:12:14

Lütfen gündemi değiştirmeyin

19 Mart 2014, 04:12

Çözüm sürecinden ve buna bağlı olarak hep ertelediğimiz hayati önem taşıyan toplumsal sorunlarımızdan söz ediyorum.

Kansere, böbrek yetmezliğine, trafik kurbanlarına, işsizliğe, gençlerimizi yurtdışına göndermeye, evlat torun hasretine, hantal bürokrasiye, hormonlu zehirli yiyeceklere, çevre katliamına, eğitim sağlık sisteminin yetersizliğine samimi bir şekilde üzülüyorsak artık dur diyebilmek için toplum olmayı başarabilmemiz gerekir.

“Toplum” olmak demek bireysel çıkarlarımızın toplumsal çıklarlarla örtüşmesi demektir.

Bireysel farkılıklarımızı korurken aynı zamanda toplumsal bütünlüğümüz için birlik olmaktır.

Toplum olmak her bireyin toplumun tümünün gelişimi ilerlemesi için sorumlulukla hareket etmesi ve toplumun her ferdinin refahı ve iyiliği için el ele vermesidir.

Memleketimi severim, halkımı severim derken sevme duygusunun “ama....” ile ucu açık bir kavram olmadığını, sevmenin saygı duymak, gerekirse kendi rahatımızdan ödün vermek olduğunu , insanları doğdukları yer, inandıkları idealler, seçtikleri parti renkleri, kazandıkları para, bindikleri arabaya bakmadan kucaklamak olduğunun bilinci ile yaşamaktır.

Toplumsal Birlik ve Dayanışma, "süreç ve çözüm" arayışlarından bağımsız olarak AB Uyum yasaları, Kamu Reformu gibi daha güvenli ve daha sağlıklı bir yaşam için çok gerekli standartların bir an önce hayata geçirilmesini ısrarla talep etmek ve uygulamaktır.

Hızla biryerlere doğru gittiğimiz bu süreçte "renkleri" farklıda olsa aynı toplumun sevdalıları olduğuna inandığımız tüm seçilmişlerimiz umarız bu kez olsun kenetlenerek topluma ve dünyaya örnek teşkil edecek bir sürece önayak olurlar. Sivil Toplum Örgütleri, üniversitelerimiz, media, akedemisyenler, özel sektör ve toplumun tüm kesimleri de bunu ısrarla talep etmek ve bu standartların yaşama geçirmekle ve takipçileri olmakla mükelleftirler. Uyum süresine yönelik çalışmalar hızla başlamalıdır.

Zira biz artık haketmediğimiz olumsuzluklarla yaşamaktan, haketmediğimiz insanca olmayan standartlarda beslenmek, yakınlarımızı artık tesadüfün ötesinde oranlarda ölümcül hastalıklarda kaybetmekten, trafiğe kurban vermekten, kalanları da yurtdışına göçe zorlamaktan , partizanlıktan, hantal keyfi işleyen sistemden yorulduk. Bıktık. Usandık...

Toplum olarak aynı kaderi paylaşırken, beraber yaşamak yerine belirsiz bir hedefe doğru hızla yol alan trende ki kompartmanlarda sadece yan yana yolculuk eder gibiyiz.

Ne seçtiklerimiz ne seçmenlerimiz bir türlü birbirimize karşı olan sorumluluklarımızı taşımadık.

Seçilenler “toplumsal yaşam ve gelecek” değil "günü kurtarmak" güdümlü olduğu için pamuk ipliğine bağlı düzensiz bir düzende yönetilmeye devam ettik.

Ve yönetilen halk ise ümidini kesmiş ve bireysel kurtuluş için savaş vermeye başlamış olduğu için, yine “toplum” olmanın birlik olmanın kazandıracağı ivme ile başarabileceklerimizden gittikçe uzaklaştık.

Ne içinde olduğumuz durum için kalıcı bir program uygulayabildik, ne de geleceğimiz için yapıcı bir plan üretebildik. Sağlık, eğitim, çevre, turizim, trafik vs derken sorunlar yumağının içinde tesadüfen yaşamaya devam ettik.

Şimdi artık şartların geliştirdiği geçmişin olumsuzluklara odaklanmak yerine toplumsal Birlik ve Dayanışma olmadan ilerleme ve gelişme olamıyacağını, daha medeni bir refah düzeyine varamıyacağımızı dilerim yaşayarak öğrendik artık.

Toplumsal Birlik ve Dayanışmayı herşeyden önce kendi içimizde güçlendirip, aramızda kenetlenmemiz gerektirir.

Olmazsa ne mi olur?

Kansere, böbrek yetmezliğe, trafik kurbanlarına, işsizliğe, gençlerimizi yurtdışına göndermeye evlat torun hasretine, hantal bürokrasiye , hormonlu zehirli yiyeceklere, çevre katliamına...

Dünyadan izole edilmiş bir şekilde yaşamaya...

Kısacası...

Şikayet ettiğimiz herşeye devam ..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.