Diyalog Gazetesi
2015-04-24 08:55:00

Huzura aranıyor (içinizde) bulan var mı?

24 Nisan 2015, 08:55

Huzur… Birçoğumuzun hayatındaki en büyük kusur! Çünkü huzurumuz yok. Ömrümüz boyunca da arayıp durmuşuzdur. Ama çok az kişi dışında bulan yok.
Eminim okuyan herkes bir düşündü; “Ben gerçekten huzurlu muyum?” diye. 
Peki bu kadar ihtiyaç duyulan, köşe bucak aranan huzurun tanımı ne, bilen var mı? Uğraşmayın boşuna, bilimsel olarak tanımlayamazsınız. Fakat örneklerle anlatabiliriz bulduğumuzu zannettiğimiz huzuru. İsterseniz ben sizin için aklıma gelenleri hemen sıralayayım:
Bazıları için, ki bunlardan biri ben oluyorum, dört kişilik sevgi dolu bir ailedir huzur. Tabii bu arada sayıda değişmeler olabilir.
Kalpleri sevgiyle dolu fertlerin birlikte soludukları hava, aldıkları nefes, aynı masada paylaştıkları yemektir huzur.
İşyerinden çıkınca arabanın kontağını kapatıp eve kadar yürümektir huzur.
Çimlerin üzerinde kitap okurken herşeyi bir kenara bırakıp sevdiklerini düşünmektir huzur.
Boş bir bankta saatlerce oturup sevginin resmini gökyüzüne çizmektir huzur.
Samimiyetsiz ve memnuniyetsiz insanlardan uzak olup sevgi sözcükleri söyleyen herkesi kucaklamaktır huzur.
Boğazda manzaranın büyüsüne kapılıp içilen bir demli çaydır huzur.
Ben inanıyorum, sizin de değişik tanımlamalarınız vardır yaşadığınız. Ama anlayacağınız üzere, huzur bize bağlı bir kavram, başkasında aramamak, başkasından medet ummamak lazım. Bakın La Rochefoucauld bununla ilgili ne söylemiş:
“Huzuru kendi içimizde bulamazsak başka yerde aramak boştur.”
Hiç düşündünüz mü? Niye huzuru daha çok sessiz ortamlarda ya da kendi yaşam alanlarımızda ararız? Mesela nereye gidersek gidelim evimizde bulduğumuz huzuru başka mekanda bulamayız. Bazen de parkta, ağaçlar arasında gezinti yaparken, “İşte huzur bu!” deriz. 
Aslında bu durumların hepsinde görülen ortak özellik kendimizle başbaşa kalma arzusudur. Çünkü dünyada eşsiz bir huzur varsa o da içimizdeki, kalbimizden gelen huzurdur. 
O zaman ne mekan, ne orman, ne hayal ne de bir an. İçimizde barındırdığımız sevgidir aslolan. Geriye dönüp bakarsanız eğer, hemen hemen bütün huzur tanımlarında “Sevgi” kelimesi vardı ve daha bir çok hissettiğimiz duyguda da yine o var. 
Bakın Hz. Ali insanlık için ne demiş:
“Siz insanlar kendinizi önemsiz sanırsınız. Halbuki içinizde koca bir evren saklıdır.”
İşte huzur da o evrene doldurabildiğimiz sevgi miktarıdır.
Yazımızı bir hikayeyle noktalamak istiyorum:
“Bir gün halkı tarafından çok sevilen bilge bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışıp birbirinden güzel resimlere imza atan sanatçılar sonunda eserleri saraya teslim ederler. Bütün tabloları dikkatle inceleyen kral sadece ikisini beğenir ama birini de birinci seçmek zorundadır.
Resimlerden birinde ayna gibi bir göl, etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üstte pamuk gibi bembeyaz bulutlar gökyüzünü kaplamaktadır. Resim, bakan herkese “Tam da aradığım huzur bu!” dedirtecek güzelliktedir.
Diğer resimde ise engebeli, çıplak, kurak dağlar vardır. Üstte gökyüzünden yağmurlar boşanmakta, şimşekler tüm şiddetiyle çakmaktadır. Dağın eteklerindeyse hırçın bir şelale çağlamaktadır. İkinci resimden tam vazgeçecekken, kral şelalenin ardında kayalıklardaki çatlaktan uzanan minicik bir çalılık görür. Çalılığın tam üstünde ise bir anne kuş, sertçe akan şelaleye rağmen yuvasını kurmaktadır. Kral, “Harika bir huzur ve sükun örneği!” der ve büyük ödülü ikinci resme verir. Sonra halkına seslenir ve şöyle der:
Huzur gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur bütün bunların içinde bile mutlu olmak, sevdi dolu yaşamaktır.”
Huzurla ve sevgiyle kalın…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.