Diyalog Gazetesi
2015-05-29 08:55:05

Nerede kalmıştık?

29 Mayıs 2015, 08:55

Geçen haftaki yazımıza kaldığım yerden devam ediyorum. Konumuz Yükseköğretim Çalıştayı. Takip edenler varsa eğer, basın bu konuya biraz yer verdi. Bazı siyasiler olaya destek verdiler. Her ne kadar kalıplaşmış sözler kullansalar da sonuçta çalıştaydan dolayı memnuniyet belittiler. Biz geçelim 6. maddeye:
- Yükseköğretime Geçiş ve Meslek Standartları.
Bu maddeyi incelemeye geçmeden önce aklıma yıllar önce seyrettiğim bir Türk filmi geldi. Filmde umut tacirleri, 30-35 kişilik bir grubu alıp Almanya’ya götüreceğini söyleyerek kamyonun arka kasasına bindirir. Üzeri kapalı olan bu kamyonda insanlar bir müddet gezdirilip hava kararınca yine İstanbul’un bir bölgesinde gece yarısı kamyondan indirilir. İnsanlara buranın Almanya olduğu söylenip kaderine terkedilir.
Bu hikayeyi niye anlattım? Çünkü şu an bizim durumumuz da buna benziyor. Binlerce öğrenci üniversitelerde ter döküp sonunda verilecek diplomayı bekliyor. Diplomayı aldıklarında ise istihdam bekliyor, iş bekliyor.
Geçen yıl liselerimizden mezun olan öğrenci sayısı yaklaşık 2500 kişiymiş. Bu 2500 kişinin üniversiteye geçtiğini düşünürsek 4 yıllık periyotta yaklaşık 10000 kişi üniversitelerde okuyor demektir. Bu öğrencilerin hangi bölümlerde olduğunu bilen var mı?
Belli başlı bölümlerde yığılmalar olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Her yıl binlerce İngilizce Bölümü mezunu, Spor Bölümü mezunu var. Ne kadar bir ülke ki burası, bu kadar mezun bir iş bulacak? Mezun aldığı diplomayla, üniversite mezun ettiği öğrenciyle kalıyor.
Hepimiz duymuşuzdur. Bazı dönemlerde başlarız tartışmaya. İş yok, istihdam yok. Ama gideriz yine de o yığın olmuş bölümleri tercih ederiz.
Nereye gittiğini bilmeyen o kamyondaki insanlar gibi, üniversite trenine bineriz.
Peki ne yapmak gerek? Öncelikle bölümleri planlı bir şekilde açmak, ülke şartlarına uygun bölümler bulmak, ülke yararına olacak bölümlere teşvik etmek gerek. Bu da iyi bir stratejik plan gerektirir. Devlet Planlama Örgütü bunun sorumluluğunu alabilir.
Tabii üniversitelerin de buna uyması gerekiyor. Bölümlere kotalar konmalı, okumak olsun diye okunmamalı. Herşey o alınacak diplomadan ibaret değil. Olay sadece o diplomayı çerçeveleyip duvara asmak değil.
Demek ki yükseköğrenime geçişte sıkıntı var. Bu sıkıntının nasıl aşılacağını tartıştılar uzmanlar. Sonuç ne? Bilmiyoruz, ilerleyen günlerde göreceğiz.
Ama ben konuya öğrenci tarafından bakma yanlısıyım. Madem kurulu bir düzen var, o düzene ayak uyduracak öğrenciler yetiştirmeliyiz. Bunun da yolu, rehberlik hizmetlerinden geçer. Rehberlik Hizmetinin kalitesi ivedilikle arttırılmalı. Okullarda verilen rehbelik bölüm seçmekle sınırlı kalmayıp geleceği planlamalı. 
“Ben Biyolog olmak istiyorum.” Ne kadar güzel. Peki Biyolog olunca ne yapacaksın? Bu soruyu öğrenciye cevaplatmanın yolları aranmalı. Çünkü çoğu öğrenci seçtiği bölümün ne işe yaradığını tam olarak bilmiyor. Hadi bunu öğrendi diyelim, mezun olunca ne iş yapacağını bilmiyor. Diyelim ki, Maden Mühendisliği okuyup KKTC’ye döndün. Burada ne iş yapabilirsin? Ben bu durumda birini biliyorum. Şu an kuyumculuk yapıyor. Uçak mühendisliği okuyalım hadi. Uçuracak uçak olmayınca o diplomayı ne yapmak gerekir bilemem.
Anlayacağınız bu bölüm biraz sıkıntılı. Dar kapsamlı bir adada bölümlerin bu kadar yoğun olması da ayrıca düşündürücü. Ne oluyor bu kadar mezuna, ne işe yarıyor alınan diplomalar, nereye gidiyor avucumuzdan kayıp giden bu çocuklar?
Gelecek önümüzde. Önemli olan doğru diplomayı almak. Yapabileceğimiz işin en iyisini yapmak. Memleketimize faydalı olmak.
Herkese iyi hafta sonları diliyorum…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.