banner564

“Çözüm AB’ye uymalı”

Avrupa Komisyonu Başkanı Barroso’nun Kıbrıs Özel Temsilcisi Pieter Van Nuffel, Politis’e konuştu

“Çözüm AB’ye uymalı”
banner598

   Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun Kıbrıs Özel Temsilcisi Pieter Van Nuffel, amacının, Kıbrıs sorununa ilişkin çözümün AB normlarına uyumlu olmasına katkı sağlamak olduğunu söyledi.

   Politis Gazetesi’ne açıklama yapan Avrupa Komisyonu Başkanı’nın Kıbrıs Özel Temsilcisi Pieter Van Nuffel, kendisini pasif gözlemci olarak addetmediğini, kendi işinin, çözümün Avrupa normlarına uyumlu olmasına katkı sağlamak olduğunu belirtti.

   “Müzakerelerdeki rolünün ve müzakerelerin resmen başlamasıyla birlikte rolünde herhangi bir değişiklik olup olmayacağı” şeklindeki soru üzerine açıklama yapan Nuffel,

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakereleri mümkün olduğu kadar desteklemeye odaklandığının herkes tarafından bilindiğini kaydetti.

   Barroso’nun bu nedenden dolayı kendisini Özel Temsilci olarak atadığını belirten Nuffel, Kıbrıs sorunundaki müzakere sürecinin BM himayesinde gerçekleştirildiğini de anımsattı.

Erdoğan gibi konuştu

 

   Nuffel, askıda bulunan konulara yönelik olarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi herkesin faydasına olacak (win win situation), mükemmel çözümlerin mümkün olduğu kadar fazla bulunmasının da önemli olduğunu söyledi.
   Nuffel, sözlerinin devamında bu çözümlerin, Avrupa Birliği hukukuna tatmin edici bir şekilde entegre olmasının da önemli olduğunu vurguladı.

    Nuffel, “AB’nin, bakış açısının, askıdaki sorunlara ilişkin iki toplum arasındaki anlaşmaların kolaylaştırılması amacıyla müzakerelerin yeniden başlamasıyla birlikte, yapıcı fikirlerin masaya sunulması çalışmasının gerçekten başladığı şeklinde olduğunu” söyledi.
   “Müzakerelere katılacak mısınız” soru üzerine Nuffel, iki müzakereci arasında görüşme yapıldığı zaman şimdiye kadar Ada’da bulunmadığını, kendisini çağırmaları durumunda bir veya daha fazla görüşmeye katılabileceğini ifade etti.

“AB normlarından sapılması”

   “Avrupa normlarından sapılması” konusuna ilişkin bir soru üzerine ise Nuffel, amacının, nihai sonucun Avrupa normlarıyla uyumlu olmasına katkı sağlamak olduğunu yineleyerek, buna karşın Avrupa hukukunun tüm alanlarda tekdüze kuralları öngörmediğinin de hatırlanması gerektiğini; düzenleme yapılması gereken durumlar arasında ciddi farklılıklar olduğu zaman özel gereksinimlere uyumlaştırılan belirli kuralların hayata geçirilmesinin de zaruri olabileceğini söyledi.
   Nuffel, müzakereler çerçevesinde, özel kuralların benimsenmesini haklı çıkaracak nesnel farklılıkların var olup olmadığına bakılması gerekeceğini ifade etti.
    Rum siyasetçilerin, bütünlüklü bir çözümde Avrupa normlarından olası sapılması konusunda endişelerini dile getirdiklerinin belirtilmesi üzerine Nuffel, Avrupa Birliği’nin ve AB yasasının, Avrupalı vatandaşların yararı için bulunduğunu belirtti ve sapmaların, keyfi bir siyasi karar olmaması gerektiğine dikkat çekerek, sapmaların, gerekçelendirilmesi mümkün olan nesnel koşullara dayalı olması gerektiğini söyledi.
   Nuffel, ayrıca sapmaların gerektiğinden fazla zaman dilimi içerisinde geçerli olmaması gerektiğine de dikkati çekti.

“Kıbrıs’ın savunması”

   “Özellikle AB dışındaki garantör güçlere sahip olan bir devletin, Güney Kıbrıs’ın AB üyeliğine alındığının” hatırlatılması üzerine Nuffel, birleşik bir Kıbrıs’ın, Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallıklar ile olan ilişkilerinin 1960’a kıyasla 21.yüzyılda çok daha farklı olacağını belirtti.
   Nuffel, o zamandan bu yana çok şeylerin gerçekleştiği, Güney Kıbrıs’ın AB üyesi olduğunu söyledi.
   Birleşik bir Kıbrıs’ın, özellikle Türkiye ve Yunanistan ile sahip olacağı dış ilişkiler konusunun müzakerelerde önemli bir konuyu teşkil edeceğini de söyledi.
    “Avrupa Birliği’nin, özellikle Doğu Akdeniz’in istikrarsız bölgesindeki bir Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, yeterli bir güvenlik ve siyasi garantiler sağlamasının mümkün olup olmadığı” sorusu üzerine Nuffel, çözümün tek başına, tüm bölgede olumlu sonuçlara sahip olacağını ve bölgenin istikrarlaşmasına katkı sağlayacağının hafife alınmaması gerektiğini belirtti. Nuffel, Lizbon Anlaşması’nın, herhangi bir AB üyesinin kendi toprağında silahlı saldırıya uğraması durumunda, diğer AB üyesi ülkelerin buna yardım etmesini belirlediğini ifade etti.

“B planı yok”

   “AB’nin, müzakerelerin çıkmaz ile sonuçlanması durumunda B planına sahip olup olmadığı” sorusu üzerine Nuffel, müzakerelerin henüz başladığını ve müzakerelerin, iki toplum liderinin de söylediği gibi sonuçlar alınmasına yönelik olarak yapıldığını söyledi.
   Nuffel, herkes bir çözüm sağlanmasını ümit ederken müzakerelerin dinamiğini kaybetmesi durumunda ne olacağı konusunda tahminlerde bulunulmasının bir anlamının bulunmadığını, sonuç olarak Avrupa Birliği’nin B Planı’na sahip olmadığını ifade etti.

 

Güncelleme Tarihi: 17 Mart 2014, 02:03
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474