Hüseyin ÇİÇEK

   Mustafa Karpaslı, bir zamanlar Meclis’in değişmez isimleri arasındaydı. Ulusal Birlik Partisi’nden aday olup, 12 yıl süreyle milletvekilliği yapan Mustafa Karpaslı, daha sonra siyasetten çekilerek, mesleği olan Diş hekimliğine döndü.

   Karpaslı, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda iyimser konuşmuyor. Rumlara güvenmediğini ve onların olumsuz tutumu nedeniyle adada barışın zor olduğunu söylüyor.

   Karpaslı Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:

   Soru: Siyasete ne zaman başladınız ne zaman ara verdiniz?

   Yanıt: Siyasete 1976 yılında Yeşilköy Ulusal Birlik Partisi örgüt başkanı olarak başladım. 1981-1993 yılları arasında UBP saflarında milletvekilliği yaptım ve 1993 yılında siyaseti bıraktım.

   Soru: Siyasetten önce ne iş yapıyordunuz? Şimdi ne yapıyorsunuz?

   Yanıt: Siyasetten önce de serbest olarak Diş Hekimliği yapıyordum, şimdide mesleğimi devam ettiriyorum.

   Soru: Ekonomik durumunuz nasıldır?

   Yanıt: Ekonomik olarak iyi durumda olduğumu söyleyebilirim.

   Soru: Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?

   Yanıt: Bir tane oğlum var onu da geçen yıl evlendirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

   Soru:Siyaseti bıraktıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi azaldı mı? Arayıp soran oluyor mu?

   Yanıt: Kesinlikle azalmadı, çünkü ben milletvekili iken nasılsam şimdi de öyleyim, bende hiçbir zaman bir değişiklik olmadığı için dostlarımın bana olan ilgisinde de asla değişiklik olmadı.

Halk bugünkü siyasetten şikayetçi

   Soru: Bugünkü siyasette yapılan yanlışlıklar nelerdir?

   Yanıt: Halk milletvekillerinin acemi olduğunu söylüyor, sözlerinde durmadıklarından şikayet ediyor. Ancak bunu şu anki imkansızlıklara bağlıyorum. Bizim zamanımızda kırsal kesim arsalarını daha çok vatandaşa dağıtabiliyorduk. Bir de bazı vatandaşlara göre en iyi milletvekili en çok iş imkanı sağlayan milletvekilidir, milletvekillleri iş bulma araçları gibi görülüyor...

   Soru: Yani artık eskisi gibi dağıtacak arsa kalmadı mı?

   Yanıt: Evet öyle. Eskiden imkanlar çoktu, şimdi kalmadı.

Bizi ikinci sınıf vatandaş görüyorlar

   Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?

   Yanıt: Ben çözüm olacağına inanmıyorum, Rumlar hala daha hiçbir şey kabul etmiyorlar. Kendilerini her zaman adanın sahibi görüyorlar. Benim Rum hastalarım da var. Onlara göre kendileri birinci sınıf biz ise ikinci sınıf vatandaşız.

   Bizlerle olanakları ve yetkileri paylaşmak istemiyorlar. Eskiden hakkımızda ne düşünüyorlarsa, şimdi de aynı durum vardır. Onlar hiç değişmedi ve değişeceklerine de inanmıyorum.

   Soru: Sizce Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?

   Yanıt: Ben bir kısmının çözüme hazır olduğu düşüncesindeyim. Bazı tanıdığım esnaf ve vatandaşlar çözümü bir kurtuluş yolu olarak görmektedir. Tabi ki içinde bulundukları ekonomik kriz, maaşların düşüklüğü gibi nedenlerden dolayı çözüm onlar için en iyi yol olarak görünüyor. Ancak eşit şartlarda bir çözüm olmadıktan sonra bu çare değildir.

   Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak?

   Yanıt: Bana göre ‘Eşitlik’ ve ‘Toprak’ konusu en büyük sorunlar olacak. Mülkiyet konusu tazminatlarla çözülebilir ama bunu da kabul etmiyorlar. İlk şartları mülklerin iade edilmesidir. Takas ve tazminata pek yanaşmıyorlar.

   Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?

   Yanıt: Ben emekliyim çözüm olsa da olmasa da benim için fark etmez, özüm olumlu veya olumsuz bir şekilde gençleri etkileyecek.

Yarın Hasan Sarıca