banner564

Tarihe ışık tuttular

KKTC’nin ilanına tanıklık eden eski milletvekillerinin konuk olduğu Halk Meclisi Programında önemli açıklamalarda bulunuldu

Tarihe ışık tuttular
banner598
Aytuğ TÜRKKAN
Diyalog TV’nin her hafta ülkenin farklı bir noktasında gerçekleştirdiği Halk Meclisi programının geçen haftaki durağı Merit Lefkoşa Hotel oldu.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 15 Kasım 1983 tarihindeki ilanına tanıklık eden ve buna onay veren eski milletvekillerinin konuk olduğu programda, katılımcılar tarafından tarihe ışık tutacak açıklamalar yapıldı.
Diyalog Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar ve Diyalog Tv Haber Müdürü Aytuğ Türkkan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen prorama; dönemim Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) Milletvekilleri İsmail Bozkurt, Hüseyin Angolemli, Fuat Veziroğlu, Ulusal Birlik Partili (UBP) milletvekili Özel Tahsin, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekilleri Ergün Vehbi, Mehmet Civa ve bağımsız milletvekili Hasan Özbaflı katıldı. 
Farklı siyasi akımları temsil eden milletvekilleri 3 saat boyunca bağımsızlık ilanına gidilen süreci ve son geceyi anlattı. 

Eski günler yad edildi…
14 Kasım gecesinde Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Raif Denktaş’ın söylemelerini tehdit olarak algılayan CTP Milletvekilleri ile diğer vekiller arasında yaşanan anlaşmazlığın damga vurduğu gecede, bağımsızlığın ilanına kadar yaşanan gelişmeler farklı bakış açılarıyla ele alındı.
Zaman zaman karşılıklı tartışmalar yaşansa da yıllar program aracılığıyla sonra bir araya gelen milletvekilleri program öncesi ve sonrasında eski günleri yad etti, bol bol sohbet etme imkanı buldu. 

Veziroğlu: TKP ile bağımsızlık konusunda ters düştük
Programda ilk sözü bağımsızlık konusunun gündeme gelmesiyle partisi ile farklı bir düşünce içerisine girip TKP’den istifa eden Fuat Veziroğlu aldı. 
Veziroğlu, “Katıldığım bir toplantıda Rumlarla konuştuk. Rumlar Barış Harekatı’nın hiç olmadığını, bizleri azınlık gördüğünü söyledi. Bunun üzerine bağımsızlık konusunda Denktaş’a destek vermeye karar verdim. Kıbrıs’a döndüğüm zaman partinin Parti Meclisi’nin toplanmasının ve bağımsızlık hareketine destek vermesi kararını almasını istedim. Parti Meclisi toplandı, bağımsızlığa destek verilmesi konusundaki düşüncelerimi aktardım ve dedim ki; federasyon imkanı kalmamıştır biz bunu UBP’den iyi yaparız anlamında bir konuşma yaptım. Benim teklifim 1 ya da 2 oy farkla kabul edilmeyince ben ertesi günü partiden istifa ettim ve bağımsızlık hareketini desteklemeye başladım. 
Fuat Veziroğlu bağımsızlığın neden 15 Kasım’da ilan edildiğini ise, “Denktaş beni ekim ayı içerisinde çağırdı ve bana 15 Kasım’da devlet ilan edeceğini söyledi. Niye 15 Kasım dedim, Boğaziçi Geçitkale savaşlarının yıldönümüdür dedi” ifadeleri ile anlattı.

Bozkurt: Anayasa konusundan dolayı rahatsızdım 
İsmail Bozkurt da 6 Kasım 1983 yılında TKP’de başkanlığa seçildiğini anımsatarak o kritik günleri şu ifadelerle anımsadı, “Zaman zaman biz Denktaş Bey ile görüşüyorduk ama temel bir anlaşmazlığımız vardı. Sürekli olarak 1975 Anayasasının  fazla ileri ve fazla haklar verdiği şeklinde görüşler öne sürüyordu ben bundan rahatsızdım. Yani bir hareket olup da anayasanın başına patlamasın diye endişe ediyordum. 13 Kasım’da ben bağımsızlık ilanının olacağını öğrendim. İsmet Kotak ve  Ahmet Yusuf Allah rahmet eylesin bana geldiler ve  15 Kasım’da bağımsızlık ilanı olacağını söylediler. Hatta Kotak bana isimlerini saydığı 7-8 devletin de bağımsızlığı tanıyacağını anlattı.  Daha sonra Dönemin Türkiye Büyükelçisi İnal Batu’yla da konuştuk…” 

“Meclis’in Türkiye’ye bağlanma kararı var”
Bozkurt konuşmasının devamında, “1974 Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs Türklerinin genel eğilimi Türkiye’ye bağlanmaktı. Meclisin sanıyorum 5 Ocak 1975 tarihinde oy birliği ile aldığı bir karar vardır; benim başkanlığımdaki bir toplantıydı. Biz Türkiye’ye bağlanmak isteriz ama olmayacaksa coğrafi federasyona gidelim şeklinde bir kararımız oldu. Süreç içerisinde KKTC’nin ilanı geldi…”

Vehbi: Atakol “20 devlet KKTC’yi tanıyacak” dedi 
Ergün Vehbi Meclis’teki Dışişleri Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü bir günde Kenan Atakol’un KKTC’nin kuruluşuna yönelik söylemlerini anımsattı ve bağımsızlığa ret kararı vermeyi düşünürken nasıl fikrini değiştirdiğini şu sözlerle anlattı: “Bu komite toplantısında Kenan Atakol’a iki soru sordum. İlk olarak “Türkiye’nin onayı var mı?” diye sordum, güldü, “Biz UBP olarak hiç Türkiye’nin onaylamadığı bir şeyi kabul eder miydik” diyerek cevap verdi. İkinci soru olarak da ilan edeceğimiz Cumhuriyeti onaylayacak 6-7 devlet var mıdır, anlaştınız mı? Yine güldü Sayın Atakol beni küçümsercesine, “Ne 6-7’si, tam 20 devlet bizi hemen tanıyacak ve destekleyecektir” dedi. Ben de bu iş bitmiş o zaman dedim. Çünkü 20 devlet sizi tanırsa zaten otomatik Birleşmiş Milletler üyesi olur. Ben 14’ünde Denktaş’ın yemeğine gitmeden, 20 devlet bizi tanıyacaksa olumlu olur diye düşündüm. Bu konu partimizde tartışıldı ve 1 oy farkla bağımsızlığa onay kararı alındı.”
  
Civa: 14 Kasım gecesi Denktaş tehdit etti
 Mehmet Civa da konuşmasında Rauf Denktaş’ın yeniden seçilmesi için bağımsızlık ilanı yapıldığını savundu.
Civa, “Denktaş 14 Kasım gecesi bence bizi tehdit etmişti. Biz parti olarak bağımsızlık ilanına karşı bir duruşumuz vardı ama o gece Denktaş bize ben buna tehdit derim ama bu asarım keserim şeklinde değil, “Bu yeni oluşumda hayır diyenlerin ve partilerin yeri olmayacak” dedi. Olay bu, bu şaka değil, ciddi bir söylemdi. Bağımsızlık bir organize işle sağlandı. Rejim topluma hakim olan yönetenler, Denktaş’ın 1976 yılındaki anayasaya göre 2 kez seçilme hakkı vardı ve bu süre 1985’te dolacaktı. Denktaş’ın yeniden toplumun başına geçmesi için bu iş tamamlanmalıydı. Tabi buna Türkiye’deki derin devletin de parmağı vardı. Kenan Evren’i  ikna etti Denktaş, ama sivil yönetimi ikna edemedi. Dönemin Dışişleri Bakanı İlter Türkmen bunu anlattı.”

Tahsin: Denktaş toplumu için yaşadı 
Özer Tahsin ise Mehmet Civa’nın iddialarının gerçekçi olmadığını söyledi.
Tahsin, “Denktaş Beyi tanıyan böyle şeyler söylerse yazık eder. Denktaş ömrünü bu toplumun geleceğine bağladı, toplumun iyi ve güzel yerlere gitmesi için harcadı. Uluslar arası hukukta bir ülkenin tanınması için belli koşullar var. Bunlar bizde var ama tanınmadık. Dünyada tanınma konusu tamamen siyasidir. İsrail kurulduktan sonra bugün en büyük müttefiki olan Amerika  İsrail’i kaç yıl sonra tanıdı. Uzun yıllar sonra tanıdı. Bugün tanınmadık diye suçlu değiliz.”
 
Angolemli: Meclis avlusunda mahşeri bir kalabalık vardı 
Hüseyin Angolemli de siyasete yeni atıldığı dönemde yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:
“Ben, Çetin Veziroğlu ile birlikte köylere gitmeye başladık. İnsanlara sorduk, görüşlerini almaya çalıştık. Böylece nasıl bir karar alacağımıza karar verecektik. Kesin evet ya da kesin hayır değil, daha çok tartışalım havası vardı. Ama ertesi gün mecliste buluştuğumuzda  meclis penceresinin dışına baktığımda, UBP’li, CTP’li, TKP’li muhtarlar… Mahşeri bir kalabalık vardı. İşte bu da karar vermemizde etkili oldu. Hayır da diyebilirdik ama bir bölünme söz konusu olacaktı. Dünyaya karşı. Tüm bunları düşününce bağımsızlığa “evet” deme kararı aldık.”
 
Özbaflı: KKTC bir halk hareketinin sonucudur
Hasan  Özbaflı da KKTC’nin Denktaş’ın yeniden seçilmesi için kurulmadığını söyledi şu ifadeleri kullandı, “Esas neden Denktaş’ın görev süresini uzatmak için değildi. Angolemli “oylama günü için meclise gittiğimizde meclis avlusunda, CTP’li, TKP’li, UBP’li  herkes vardı” dedi. İşte KKTC’nin kurulması dünyada eşine az rastlanan bir halk hareketidir. Denktaş görev süresini uzatsın diyecek kadar basit bir olay değildir. Bu hareket başladığı zaman halk ve sivil toplum örgütleri büyük bir kaynaşma içerisindeydi. Türkiye’nin sivil yönetimi bağımsızlığa karşıydı.  Fuat Veziroğlu’yla ben meclise bir yasa önerisi vermiştik. O yasa meclisten geçse belki de KKTC BM tarafından tanınmak zorunda kalacaktı. Yasa önerisi referanduma gidilmesiydi ama öneri kabul görmedi. ”

Güncelleme Tarihi: 21 Kasım 2016, 08:58
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474