banner564

Tümünü istiyor

Anastasiadis “Toprak düzenlemeleri taşınmaz malların iadesi ile bağlantılıdır” dedi

Tümünü istiyor
banner598
Raif DOĞRU
   Diyalog muhabiri, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, 9 Haziran günü AB Misyon Başkanları’na hitaben yaptığı konuşmanın tam metnini ele geçirdi.
   Kıbrıs sorununun çözümünü amaçlayan müzakereler hakkında bilgi veren Anastasiadis, ‘Toprak, Güvenlik ve Garantiler’ konusunda henüz kapsamlı bir tartışmanın yapılmadığını söyledi. Rum lideri “Toprak düzenlemeleri taşınmaz malların iadesi ile bağlantılıdır” derken, güvenlik ve garantilerle ilgili düşüncelerini şöyle izah etti:
“Güvenlik düzenlemeleri kabul edilemez mevcut statüko ve 1974 olaylarının Kıbrıs Rum toplumu üzerinde yarattığı haklı güvensizlik unsuru ile bağlantılıdır.”
   Anastasiadis, AB üyesi ülkelerin büyükelçilerine hitaben Kıbrısla ilgili olarak şunları söyledi:
   Mevcut duruma bakıldığında, şu sonuçlar çıkarılabilir: 
A) Yönetim, Ekonomi, Avrupa Birliği ve Mülkiyet başlıklarında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Bununla birlikte, uzun süreli kabul edilemez mevcut statüko ve bunun uzamasına, aynı zamanda Birleşik Kıbrıs’ın federal yapısına ilişkin iki tarafın farklı algılamalarına dayalı temel farklılıklar hala devam etmektedir.
B) Toprak ile Güvenlik ve Garantiler konularında henüz kapsamlı bir tartışma yapılmamıştır. Anlaşılabilir olduğu üzere, kapsamlı çözüme yönelik çabalarımızı tüm başlıklarına odaklanırken birbirleriyle olan ilintilerini de göz önünde bulundurmalıyız.  

Başlıkların birbirleriyle olan ilişkileri aşağıdaki iki örnekle gösterilebilir: 
A. Toprak düzenlemeleri taşınmaz malların iadesi ile bağlantılıdır.
B. Güvenlik düzenlemeleri kabul edilemez mevcut statüko ve 1974 olaylarının Kıbrıs Rum toplumu üzerinde yarattığı haklı güvensizlik unsuru ile bağlantılıdır. 
İlaveten, AB üyesi bir ülkenin egemenlik, toprak bütünlüğü ve anayasal düzeninin üçüncü bir ülkenin  modası geçmiş garanti sistemleriyle sınırlanması ve yabancı askeri güçlerin adadaki varlığı bir paradoks yaratacaktır.
11 Şubat 2014 Deklerasyonu
   Aynı zamanda, Kıbrıs’ın AB üyesi bir ülke olma kapasitesi ile 11 Şubat 2014 Ortak Deklarasyonu’nun kurucu devletlerin güçlerini federal hükümetten ayrı olarak kullanabilecekleri hükmünün, herhangi bir garanti sistemini sürdürme gerekliliğini ortadan kaldırdığını, tüm Kıbrıs halkının temel hak ve insan haklarının korunması için gerekli güvenceyi sağladığını hatırlamalıyız.
C. Yukarıdakilere ek olarak, temel ve kapsamlı çözümün ayrılmaz unsurları olan aşağıdaki konuları henüz tartışmadık

1. Yabancı askeri birliklerin çekilmesi.
2. Kıbrıs probleminin çeşitli boyutlarının uygulanabilmesi ve çözümün pürüzsüz uygulanabilmesi için güvencelerin oluşturulup takvimlendirilmesi. 
3. Çözüm sonrası ilk gün ve bunun getirecekleri.
4. Federal Yasalar ve Mevzuatın yazılması 
5.  Federal Anayasa ve Kurucu Devletlerin Anayasaları’nın yazılması.
6. Birleşik Kıbrıs için bağlayıcı olacak Uluslararası Antlaşmaların listesi.
7. Federal Yürütme (Bakanlar Kurulu’nun sayı ve oranı, İcracı Kurumların yetkileri)
8. İç Güvenlik Düzenlemeleri.
   Çözüm nihai önerisine gelmeden önce bütün bunlar müzakere edilmiş olmalıdır. 
Çözümün maliyeti
   D. IMF ve Dünya Bankası’nın çözümün maliyetinin teknik değerlendirmesi ve çalışmalarını bitirmek için zamana ihtiyaçları vardır.
  Size sunduklarıma dayanarak ve Kıbrıs halkına yapıcı muğlaklıkları ve boşlukları olmayan temiz bir plan sunabilmek için henüz detaylı hazırlık ve oldukça çalışmaya ihtiyaç olduğu değerlendirilebileceğine rağmen, tartışmalarımızı hali hazırda anlaştığımız çerçevede arzu ettiğimiz çözüme yönelik yoğunlaştırırsak, ben 2016 yılının sonuna kadar bir çözüme ulaşılabileceği konusunda umutluyum.
   İlgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları, 1977 – 1979 Doruk Antlaşmaları ve Şubat 2014 Ortak Açıklamasında belirtildiği gibi, kurulacak iki-toplumlu, iki-kesimli, siyasi eşitliğe dayalı, tek uluslararası kimlik, tek egemenlik ve tek vatandaşlık içeren bir federasyon. Birlik müktesebatı, değerleri ve ilkeleri ile tamamen uyumlu işlevsel bir çözüm. Bu çerçevede ve Kıbrıs Türk Lideri, çok sevgili arkadaşım Mustafa ile dün yaptığımız görüşme sonrasında ve gelecekteki toplantılarımız için belirlenen metodoloji ile önümüzdeki aylarda hızlı ilerlemeler katedebileceğimize eminim. 
   Bu aşağıda belirtilen verdiğimiz kararlardan dolayıdır:

• Haftada iki kez görüşerek süreci yoğunlaştıracağız 
• Dokuz tematik küme oluşturduk ve toplantılarımızda bu kümelerin her biri tartışılacaktır. Dolayısıyla görüşmelerimiz hedefli, çözüm odaklı ve teorikten ziyade pratik olacaktır. 
Bu yöntemle yakın zamanda:
A. Yönetim, Ekonomi, Avrupa Birliği ve Mülkiyet başlıklarındaki farklılıkları minimalize etmek ve olabilecek en az  uyuşmazlık olacak şekilde tüm bekleyen konuları detaylı ele alacağız
B. İki tarafın konulardaki temel pozisyonlarını anlayabilmek için Toprak ve Güvenlik başlıklarında fikir fırtınası yapacağız
C. Belirttiğim, Çözümün 1. Günü ve Federal Yasalar ve Mevzuatı’nın yazılmaya başlanması gibi çok  hassas konularda detaylı müzakere etmeye başlayacağız.
İki taraf da karara bağlanmamış olan tüm konularda karşılıklı saygı çerçevesinde, tarafların güvenini sarsacak ve müzakerelerdeki iyi ortamı zedeleyecek hareketlerden kaçınarak,  ciddiyetle meşgul olur, tartışır ve yapıcı önerilerde bulunursa 2016 yılı içerisinde bir çözüm olabileceğine olan inancımı tekrarlıyorum.
Türkiye’ye mesaj
Türkiye’nin müzakerelere somut katkısının yaşamsal olduğunu hepiniz anlamaktasınız. Türkiye’nin katkısı olmadan ulaşılacak bir çözüm olamaz ve biz Türkiye’nin buna yönelik, bu gelişmenin yararlarını gözönünde bulundurarak, somut adımlar atmasını bekliyoruz. 
   Ve bu konuda çok yarar vardır. Örneğin bir çözüm Türkiye’nin çok ihtiyacı olan dış politika başarısını, özellikle de “komşularla sıfır sorun politikası”nın çöktüğü gözönünde bulundurulduğunda, elde etmesini sağlayacaktır. AB-NATO ve AB – Türkiye ilişkilerini artıracaktır. Dahası, çözüm, enerji ve güvenlik sahallarında, Türkiye’nin bölgede oluşan sağlam bölgesel işbirliğinin parçası olmasını sağlayacaktır.
Çözüm sonrasında yasadışı rejimin kanayan ekonomisinin finansmanını durdurmak ve 40 bin kişilik askeri birliğin adadaki varlığını sonlandırmanın Türkiye’ye getireceği  kazanımlar ayrı.
   Bu vesileyle, müzakere sürecinde AB'nin yükseltilmiş rolünün önemini vurgulamak isterim. Kıbrıs AB üyesidir ve öyle kalacaktır ve masadaki tüm sorunlarımıza AB prizmasından yaklaşılması yönündeki pozisyonumuzda kararlıyız; AB hukuku, değerleri ve ilkeler ile uyumlu bir çözüme ulaşmak için çaba göstermeliyiz.
   AB'nin müzakere sürecindeki yükseltilmiş rolü ile tam da yukarıdakilerin sağlanması ve birleşik Kıbrıs’ın işlevsel ve etkin bir AB üyesi devleti olması  amaçlanmaktadır. Bu yüzden AB'nin dört özgürlüklerinin korunması olmazsa olmazdır.
   Ben, Kıbrıslı Rum ve Türklerin modern bir Avrupa ülkesinde refahlarını sağlamak için en güvenilir imkanları yaratarak, ülkeyi ve insanlarını birleştirme çabalarının omuzlarımdaki tarihi ağırlığının farkındayım.
    Bu amaçla, uluslararası toplumun, tabi ki AB ve AB ortaklarının, her zaman güçlü desteğine ihtiyacımız var. Bu destek Türkiye'ye müzakerelerin içinde bulunduğu konjektürün sunduğu fırsatı kavraması gerektiği ve  kendi tarihi sorumluluğunu kabul ederek, sürece somut katkı yapması mesajının iletilmesini kapsamaktadır.

Güncelleme Tarihi: 15 Haziran 2016, 10:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474