banner564

‘İki ayrı devlet olur’

“Kıbrıslı Türklerin garantörü Türkiye olacak” diyen Rum basını, bu formülün de kabul edilmeyeceğini savundu

‘İki ayrı devlet olur’
banner598
  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in dün Kıbrıs sorununun çözüm müzakereleri çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşme sonrasında yaptıkları açıklamalar ve tarafların önerilerine dair iddialar Rum basınında geniş yer buldu.
    Politis gazetesi: “Brainstorming (Beyin Fırtınası) Zamanı – Garantiler ve Toprak Konularında Görüş Alışverişi Başladı” başlıkları altında verdiği haberinde, müzakerelerde nelerin görüşüldüğüne dair açıklama yapılmayacağı şeklinde karar alınmasına karşın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in açıklamalarda bulunduklarına dikkat çekti.
   Gazete, Akıncı ve Anastasiadis’in “güvenlik, garantiler ve toprak konularında görüş alışverişinde bulunduklarını belirttiklerini ve 1960’dan bugüne çok şeyin değiştiği” mesajını verdiklerini yazdı.
   Gazete ayrıca, liderlerin, 6, 7 ve 14 Eylül yanında 10 Eylül’de de görüşeceklerini vurguladı.

Kırmızı çizgiler ortaya kondu

   Öte yandan Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis dünkü görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, hiç görüşülmeyen başlıklardan bazılarının görüşülüp görüşülmediğine dair soruya, “Evet, iki başlık konusunda brainstorming (beyin fırtınası) gerçekleştirdik” yanıtını verdi.
   Habere göre Anastasiadis “görüş teatisinde bulunulduğunu, kırmızı çizgilerin ortaya konduğunu ve geriye görüşmenin nasıl ilerleyeceğini görmenin kaldığını” belirtti.
   Görüşmede farklı bir şey duyup duymadığı şeklindeki soruya ise Anastasiadis, “60 garantilerinden farklı bir şeyler duyduğunu, ancak bunu duymalarının hemfikir olduğu anlamına gelmediğini” söylemekle yetindi.
   Anastasiadis, üçlü zirve konusundaki bir soruya karşılık ise, “ortak görüşme denmesinin daha doğru olacağı ve bu tip görüşmelerin sıklıkla gerçekleştiği” cevabını verdi.
   Gazete, Akıncı’nın “Kıbrıslı Türklerin kendilerini Türkiye’nin garantisinde güvende hissettiklerini” vurguladığını ve “Elbette 2016’nın koşulları 1960’ınkilerden farklıdır” ifadesini kullandığını aktardı.

60’tan daha kötü

   Fileleftheros gazetesi ise haberini: “1960’dan Daha Kötü Bir Versiyon – Türk Formülü: Kıbrıs Türk Oluşturucu Devletçiğinin Garantisi Türkiye Olsun – Türkiye Kıbrıslı Türkleri Garantisi Altına Alacak” başlıklarıyla manşet ve iç sayfalarından verdi.
   Gazete, Akıncı’nın Anastasiadis’e sunduğu 1960 garantilerinin değiştirilmiş şeklinin Türkiye’nin Kıbrıs Türk kurucu devletinin garantörü olması önerisi olduğunu iddia etti.
    Gazete, Kıbrıs Türk tarafının, “koşulların değiştiği, 1960 garantörlerinin tüm ülkeyi bütünüyle garantileri altına aldıklarını, ancak Kıbrıs sorununun çözülmesi ve iki kurucu devlet oluşması halinde koşulların kökten değişeceği” düşüncesini taşıdığını savundu.
   Kıbrıs Türk tarafının bu önerisinin “1960’ta uzlaşılandan çok daha kötü bir senaryo olduğu ve böyle bir senaryonun Kıbrıs Rum tarafını tatmin etmeyeceği” iddiasında bulunan gazete, “güvenlik unsurunun da ötesinde, iki oluşturucu devletçikten birine garantörlük sağlanmasının iki ayrı devlet anlamına geleceğini” iddia etti.

Ayrı hava sahası

   Simerini gazetesi ise “Tavizler, Boşluklar ve Belirsizlikler – Garantiler Konusunda Bir Şeyler Pişiyor” başlıklı haberinde, garantilerin dışında ilginç iddialarda bulundu.
   Anastasiadis’in Kıbrıs Türk tarafının garantilere ilişkin yeni önerisinden “memnun kalmadığını” yaan gazete, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) konusunda henüz anlaşma sağlanmadığını, ayrıca Kıbrıs Türk tarafının, kendi hava sahasının olmasını istediği için FIR konularında itirazları bulunduğunu öne sürdü.
   Gazete bir diğer haberinde, çözüm müzakerelerinin tutanaklarının bir kısmına ulaştığını, buna göre, geçtiğimiz hafta “Milliyet” gazetesinde yer alan bir haberde ortaya konan iddiaların çoğunluğunun doğrulandığını iddia etti.
   Haberde, tutanaklara göre taraflar arasında mülkiyet konusunda büyük görüş ayrılıklarının bulunduğu, Kıbrıs Türk tarafının “baba eviyle duygusal bağ” tanımını talep ettiği, Kıbrıs Rum tarafının ise “AİHM kararları sebebiyle bu tanımı kabul etmesine karşın, bunun mülkiyet konusundaki çözüm kriterleri arasında ağırlıklı öncelik olmasını kabul etmediği” iddia edildi.
   Kıbrıs Rum tarafının ilk söz hakkının yasal mülk sahibine verilmesi konusundaki ısrarını, mülkler için sunulan çözümler konusunda başvuru yapma zamanının bir yılla sınırlandırılması konusunda sürdürmediğini belirten gazete, üzerinde uzlaşıya varılmış görünen bir yıllık başvuru süresinin, geri dönmek isteyen göçmenlerde güvenlik duygusunun oluşması için yeterli olmadığını, ayrıca aynı mülkte söz hakkı olan mirasçılar arasında uzlaşı sağlanması gerekeceğinden bu sürenin yetersiz kalabileceğini öne sürdü.
   Gazete, mülk sahibinin bir yıllık süre içerisinde önerilen çözüm için başvuru yapmaması durumunda ne olacağının da net olmadığını, tutanaklardan çıkarılan sonucun ise, mülkün, federal hükümete ait olan mülkiyet komisyonuna geçeceği yönünde olduğunu yazdı.

Kuzeyde Türkçe, Güneyde Yunanca

   Gazete, süreç içerisinde unutulan uzlaşılardan birinin de dil konusunda olduğunu ve tutanaklara göre Kıbrıs Türk kurucu devletinin dilinin Türkçe, Kıbrıs Rum kurucu devletinin dilinin ise Yunanca olmasının öngörüldüğünü öne sürerken, bu durumun, ileriki dönemlerde Kıbrıs Türk kurucu devletine yerleşmek isteyen Kıbrıslı Rumların geri dönüş isteklerini olumsuz etkileyebileceği yorumunda bulundu.

Güncelleme Tarihi: 04 Eylül 2016, 09:40
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473