banner564

Döviz yükseldi kriz başladı

Yüzlerce kalp ve diyabet hastasının yanı sıra 58 AIDS hastası için ilaç bulunamıyor

Döviz yükseldi kriz başladı
banner598

 Suna ERDEN

Dövizdeki artış sonrasında Türkiye’deki ilaç firmaları ile hükümetin fiyat konusunda uzlaşamaması, KKTC’deki sağlık sektörünü de vurdu.
Diyalog’un elde ettiği bilgilere göre, yüzlerce kalp ve diyabet hastasının yanı sıra sürekli kontrol altında tutulan 58 AIDS hastası için ilaç bulunamıyor.
TIP-İŞ Başkanı Dr. Ahmet Varış, kontrol altında tutulması gereken AIDS hastalarının ilaçsız kalması nedeniyle büyük bir risk altına girildiğini belirtirken, Eczacılar Birliği eski başkanlarından Fatma Azgın “Devletin ecza deposunda ve hastanelerinde dahi ilaç kıtlığı var” dedi.

Azgın: Durum çok kötü…
Dövizin son zamanlarda artması, Türk Lirası’nın değer kaybetmesi ilaç firmalarının artış istemesine neden olurken, son olarak Şubat ayı 2018 tarihinde ilaca zam yapan Türkiye hükümeti, ikinci bir artış yapmamak için direniyor. Böyle olunca da firmalar piyasaya ilaç vermezken, bu durum KKTC’de de etkili oldu. Diyalog’un eczacılardan aldığı bilgiye göre; şu anda piyasada kritik ilaçlarda sıkıntı yaşanıyor. Bunların başında tansiyon hastaları, kalp hastaları, kanser hastaları ve şeker hastaları için gerekli olan ilaçlarda sorun yaşanırken, Eczacılar Birliği eski Başkanı Fatma Azgın, “Daha önce de bu tarz sıkıntılar yaşandı. Ama bu kez durum çok kötü” dedi. Bu arada Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) yaptığı açıklanmada Lefkoşa Devlet Hastanesi Enfeksiyon Servisi’nde kayıtlı 58 tane HIV pozitif hastası olduğunu, bu hastalar için ilaç temini konusunda ilk defa bu kadar çok sıkıntı yaşandığını belirtti.  
Birlik eski başkanı Azgın, dövizin yükselmesinden dolayı Türkiye’de Şubat ayından ilaca zam yapıldığını, ancak aradan geçen birkaç aylık sürede kurlarda büyük bir değişim olduğunu, bu nedenle Türk Lirası’nın daha da değer kaybettiğini ifade ederek, “Türkiye’de ilaç firmaları artan dövizden dolayı yeniden zam talep ediyor. Ancak hükümet zam yapmamak için direniyor” dedi. Azgın, bu durumdan dolayı firmaların ilaç üretmediğini, piyasaya ilaç vermediğini belirterek, yaşanan sorunun KKTC’de de etkili olduğunu söyledi. Azgın, “Biz çoğunlukla Türkiye’den ilaç ithal ediyoruz. Türkiye’de firmalar ile devlet arasında yaşanan krizden dolayı, ülkemize ilaç ithalatında sıkıntı yaşıyoruz” dedi.

Küçük ülkede açıkta kaldık
Azgın, daha önce de benzer tablolarla karşılaştıklarını ancak durumun bu kez çok kötü olduğunu ifade ederek, “Devletin ecza deposunda ve hastanelerinde dahi ilaç kıtlığı var” dedi. Ülkede göz hastaları için gerekli olan damlaların neredeyse hiç kalmadığını, tansiyon, kalp ilaçları, insülin iğnelerinde de sıkıntılar yaşandığını dile getiren Azgın, “Piyasada sürekli bir ilaç kayboluşu var. Hastanelerde bile bazı ilaçlar hiç kalmadı” dedi.
 “Nasıl düzelecek bilmiyorum. Durum bu defa çok kötü” ifadesini kullanan Azgın, İngiltere ve diğer ülkelerden de ilaç ithal edildiğini ancak buralardan ithal edilen ilaçların gelişlerinde sıkıntı olduğunu açıkladı. Azgın, “Türkiye dışında diğer ülkelerden yapılan ithalatta da bir sıkıntı var. Geç geliyor. Gümrüklerde çok bekliyor. Bu küçücük adada kaldık açıkta” şeklinde konuştu.


Varış: AIDS patlaması yaşanabilir

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş), ülkede acilen tüm dünyada olduğu gibi “Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele ve HIV Politikaları” geliştirilmesi gerektiğini kaydetti. 
Sendika Başkanı Dr. Ahmet Varış, yaptığı yazılı açıklamada, ilaçların düzenli temininin sağlanması ve her yönüyle sağlığın bir devlet politikası haline getirilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı.  
Uzun yıllar ülkede bulaşıcı hastalıklar açısından kapalı bir toplum olmanın avantajlarının yaşandığını ifade eden Varış, son yıllarda giderek artan sağlık kontrolsüz öğrenciler ve yabancı uyruklu çalışanlardan dolayı toplumun hepatitler ve AIDS etkeni olan HIV gibi bulaşıcı hastalıklar açısından ciddi bir risk altında olduğunu kaydetti.  

Tıp-İş uyardı
Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) yaptığı açıklanmada Lefkoşa Devlet Hastanesi Enfeksiyon Servisi’nde kayıtlı 58 tane HIV pozitif hastası olduğunu ve bu hastaların 2010 yıllından itibaren düzenli olarak takip edildiğini, ancak 8 yıllık takipleri sırasında ilaç temini konusunda ilk defa bu kadar çok sıkıntı yaşandığını belirtti.  
Sendika Başkanı Dr. Ahmet Varış, yaptığı yazılı açıklamada, ilaçların düzenli temininin sağlanması ve her yönüyle sağlığın bir devlet politikası haline getirilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı.  
Uzun yıllar ülkede bulaşıcı hastalıklar açısından kapalı bir toplum olmanın avantajlarının yaşandığını ifade eden Varış, son yıllarda giderek artan sağlık kontrolsüz öğrenciler ve yabancı uyruklu çalışanlardan dolayı toplumun hepatitler ve AIDS etkeni olan HIV gibi bulaşıcı hastalıklar açısından ciddi bir risk altında olduğunu kaydetti.  

Bulaşma riski artacak
Dünya Sağlık Örgütü’nün kronik hastalıklar listesinde olan HIV’in, Antiretroviral (HIV’i baskılayan) ilaç seçenekleriyle kontrol altında tutulabildiğini ifade eden Varış şöyle devam etti: “Doğru zamanda düzenli ilaç tedavisine başlayan HIV hastaları kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürebilmektedir. Geç HIV tanısı alan ve AIDS evresinde olan kişiler dahi düzenli ilaç tedavisiyle sağlıklarına geri kavuşabilmektedir. Hatta günümüzde gelişmiş tıp sayesinde HIV pozitif anneler, virüsü taşımayan bebek sahibi bile olabilmektedir.” 
Varış, ülkeye ilaçlar düzensiz gelmeye devam ederse, direnç sorunlarının gelişeceğini, hastaların hem tedavi edilemeyecek, hem de bu hastalığın toplum içerisindeki potansiyel bulaşma riskinin artmış olacağını vurguladı. Varış, “Acilen tüm dünyada olduğu gibi ‘Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele ve HIV Politikaları’ geliştirilmeli; ilaçların düzenli temini sağlanmalı ve her yönüyle sağlığın bir devlet politikası haline getirilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır” dedi.

Hükümete sorular
Varış, siyasi kurumların, yıllardır tüm uyarılarına rağmen sağılığı devlet politikası haline getiremediğini ifade ederek, siyasi kurumlara şu soruları yöneltti: “Ülkemizde bulaşıcı hastalıklarla mücadele politikası var mı? Çalışma Bakanlığı ülkemizde toplam kaç yabancı uyruklu işçi çalıştığını biliyor mu? Ülkede çalışan tüm yabancı uyruklu işçilerin sağlık raporu var mı? Eğitim Bakanlığı ve YÖDAK ülkemizde kaç yabancı uyruklu öğrenci olduğunu biliyor mu? Ülkeye gelen tüm öğrencilerin sağlık raporu var mı? Bizim gibi küçük ölçekli bir ülkede denetim mekanizmaları çalışmazsa bulaşıcı hastalık salgınları ortaya çıkmaz mı?” 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473