banner564

Uyarıyoruz

Görüşüne başvurduğumuz sivil toplum örgütlerinin ezici bir çoğunluğu, Türkiye’nin garantörlüğünü sonlandıracak bir çözüme kesinlikle karşı olduğunu belirtiyor

Uyarıyoruz
banner598
Çiğdem AYDIN-Pelin YÜKSELAY-Aybeniz Küzeci YILDIRIM

   Diyalog muhabirlerinin görüşüne başvurduğu sivil toplum örgütlerinin başkanları, Türkiye’nin garantörlüğünün devamını içermeyen bir çözüme karşı olduğunu vurguladı. Bazı örgüt başkanları, yine Türkiye’nin içinde olacağı farklı bir garanti sistemine destel verse de ezici bir çoğunluk “garantörlükten asla vazgeçmeyiz”diyor.
   Çiftçiler Birliği, Ticaret ve Sanayi Odaları, emekli mücahitler, subaylar, görmezler, tüketiciler, kaportacılar, oto tamircileri, mobilyacılar, Taşeronlar, Girne, İskele, Güzelyurt esnaf birlikleri, marketçiler birliği ve daha birçok örgüt başkanının görüşlerini yansıtarak, müzkerecilere ışık tutuyoruz.


Çiftçiler Birliği Başkanı Hüseyin Çavuş Kelle
Soru: Bir çözümde Türkiye’nin garantörlüğü kaldırılırsa bu çözümü kabul eder misiniz? 
Yanıt: Türkiye’nin garantörlüğü olmayan bir anlaşmayı kabul etmemiz mümkün değildir
Soru: Mülkiyette mal üzerinde ilk söz sahibinin ilk mal sahibi (Rum) olmasını kabul eder misiniz? 
   Yanıt: Bu da kabul edilemez. O zaman bizlerin mallarını kim tazmin edecek? Mallarımızı para verip aldık, ilk hak sahibi biz olmalıyız. Diğer türlü olursa bu topraklara yaptığımız yatırımlar var. Devlet bunları nasıl karşılayacak? İlk hak sahibi biz olmalıyız aksi takdirde iç savaş çıkar. Biz topraklarımızı kesinlikle bırakmayız 

Fikri Toros:KTTO Başkanı 
 “Kıbrıs adası silahsızlandırılmadığı sürece Kıbrıs Tük toplumunun güvenliği sadece Türkiye’nin garantisiyle mümkün olabilir.
Mülkiyette söz sahibi yasal sahipleri ve mevcut kullanıcılarının uluslarası nezdindeki haklarının korunacağı bir model kabul ederim.”

Ali Çıralı: Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı 
 “Ali Çıralı olarak ben,onun yerine yine Türk tarafının hassasiyetlerini karşılayabilecek garantiler konulursa olabilir. Ama kesinlikle Türkiye’nin içinde olacağı bir formül olması şart. Kalıcı delegasyon konusunda emin değilim ama kabul görmezse bile en az  10 yıllık bir süre gerekir Türkiye’nin de içinde bulunduğu bir garanti sistemi olarak iki toplum yaşayacak ve birbirlerini deneyecek belki daha sonra yani 10-15 yıl sonra yeniden müzakere edilebilecek bir formül de olabilir.
   Mülkiyet konusunda ise şimdiki kullanıcının da hakları vardır. Demopulos kararını hatırlatırım.” 


Tanju Müezzinoğlu:Beşparmak Dağları Bayrağı Işıklandırma Derneği Başkanı 

   “Türkiye’nin garantör olmayacağı  bir çözümü kabul etmemiz mümkün olamaz. Garantörlüğü hiçbir zaman tartışma konusu bile yapmayız. Ben böyle bir çözüme kesinlikle karşıyım.
   Mülkiyette ise ilk sözün mal sahibinde, yani Rumda olmasını asla kabul etmem.



Esen Ömürlü: Emekli Astsubaylar Derneği Başkanı
   “Türkiye’nin garantörlüğünü sulandıracak bir çözümü asla kabul etmem. Köy köy gezer böylesi bir çözümün sonuçlarını anlatırız. Asla böyle bir çözümü kabul etmeyiz.
   Mal, içinde oturanındır. Mal üzerinde ilk söz sahibi asla Rumlar olamaz.


Mehmet Salih Direktör: Emekli Mücahitler Derneği Başkanı


   “Türk ordusundan başka hiç kimse bizi koruyamaz.Garantörlükten asla vazgeçmeyiz. Farklı formülleri kabul etmeyiz.
   Türk mallarının üzerinde söz sahibi olmalarını kabul edemem. Herkes kendi malı için ilk söz sahibi olsun.


Ertan Ersan: Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı

    “Ben Türkiye’nin garantörlüğü içermeyen bir formülü kabul edecek birini duymadım henüz. Cumhurbaşkanı Akıncı da başta olmak üzere ne CTP ne de UBP böyle bir çözümü asla kabul etmez, kaldı ki biz edelim. Kesinlikle Türkiye’nin garantörlüğünden feragat edilerek bir anlaşmaya varılamaz.
   Rumların, kuzeydeki mülklere dönmesini asla kabul etmem.


Derviş Yücetürk: Kıbrıs Türk Görmezler Derneği Başkanı
1-Garantörlük bizim tabumuz, olmazsa olmazımızdır. Türkiye’nin garantör olmadığı bir anlaşmayı asla kabul etmeyiz.
2-Bunu da kabul etmem. Biz geçmişte çok şeyler yaşadık. Mal sahibi kimse Türk’se Türk, Rum’sa Rum ilk söz sahibi o olmalıdır. Diğer kişi de asla mağdur edilmemeli, gerekli tazminat içinde yıllarca oturana da ödenmelidir.


Hasan Yılmaz Işık:Tüketiciler Derneği Başkanı
   
   “Garantörlüğü sonlandırmak asla söz konusu olamaz. Esas olan sürecin gerçekleridir. Rum ve Yunanistan’ın bunu dile getirmeye asla hakkı yoktur. Bu konunun tartışılması bile abestir. Bu durum asla kabul edilemez. 
   Mülkiyet konusunda ise AİHM’in aldığı bir kararla Rum mallarının iadesi asla söz konusu olamaz. Bu durum insan haklarına aykırıdır. Bizlerde asla kabul etmeyiz.

Salih Ulaş:Kıbrıs Türk Berberler Birliği Asbaşkanı 

   “Türkiye’nin garantörlüğün dışlayacak bir çözümü kesinlikle kabul etmeyiz.
   Mülkiyette mal üzerinde ilk söz sahibinin Rumlar olması da asla kabul edilebilir bir durum değildir. 

Esf Karataş: Kıbrıs Türk Oto Elektrikçiler Birliği Başkanı

   “KKTC’nin etrafı şu anda yangın yeri. Suriye’de yaşananlar, etrafımızın savaş gemileri ile çevrili olması tüm bunlar yaşanırken bizler Türkiye’nin garantörlüğünü istemiyoruz diyebilir miyiz? Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması KKTC için çok büyük sıkıntıdır ve asla kabul edilemez. Türkiye’nin garantörlüğü gereklidir.
   Mülklerde ilk sözün Rum mal sahibinde olması kabul edilemez. Bizler Rumların arazilerinin üzerine apartmanlar, villalar yaptık, arsa sahibi gelecek arsamı isterim diyecek bizler yerimizden olacağız. Bunun bedeli ödenir belki ama arsa üzerinde söz sahibi olmak başka bir şey. Mantık dışı buluyorum ben bu durumu.


Selma Özdamar: Kıbrıs Türk Güzellik Uzmanları Birliği Başkanı 
   “Türkiye’nin garantör olmadığı bir anlaşmayı kabul etmeyiz.Mallar üzerinde Rumların ilk söz sahibi olması asla kabul edilemez.

Halil İbrahim Çoktan:Kıbrıs Türk Oto Tamirciler Birliği Başkanı 
   “Garantörlüğü dışlayan  bir çözümü kabul etmeyiz.Mülkiyette mal üzerinde ilk söz sahibinin Rum olması kabul edilemez.

Ali Gürsoy: Kıbrıs Türk Oto Kaporta ve Boyacılar Birliği Başkanı 

   “Olası bir çözümde Türkiye’nin garantörlüğü olmazsa olmazımızdır, tabumuzdur. Türkiye’nin garantör ülke olmadığı hiçbir anlaşmayı kabul etmeyiz. Mülkiyet konusuna gelince...Yıllarca birçok yatırımlar yapıldı bu ülkede. Şimdi bizlerin milyarlar harcadığı arsalar için bir Rum gelip de, ‘bu arsada ilk söz sahibi benim’ diyemez. Böyle bir durum benim nazarımda asla kabul edilemez, imkânsız bir durumdur.

Osman Amca: Kıbrıs Türk Taşeronlar Birliği Başkanı 

   “Ben Türkiye’nin garantörlüğünün kalkmasını istemiyorum ama Türkiye’nin KKTC’nin iç meselelerine çok karışmasına, bizler üzerinde baskı kurmasını, bizleri sahiplenmesini de istemiyorum. Türkiye bizim yerimize karar verme mekanizmasını ortadan kaldırırsa herşeyin daha iyi olacağını düşünüyorum. Garantör olarak adada kalsın ama dediğim gibi iç işlerimize karışıp bizi yönetmesin.
   Çözüm olduğu takdirde ben herkesin kendi tarafında kalmasını istiyorum. Rumlar Rum tarafında, Türkler de Türk tarafında kalsın. Bu şekilde bir çözüm olursa, mülkiyet üzerinde söz sahibi olma konusu da gündeme gelmez. Ben şahsen kapı komşumun bir Rum olmasını istemiyorum. Bu yüzden herkesin kendi tarafında yaşamını sürdüreceği bir çözümden yanayım.

Ali Yalçın: İskele Esnaf ve Zanaatkârlar Birliği Başkanı  

   “Türkiye bizim ana vatanımızdır. Yıllardır her sorunumuzu beraber çözüyoruz ve her şekilde anavatanımızla beraber hareket ediyoruz. O yüzden Türkiye’nin garantör olmadığı bir çözüm asla kabul edilemez. 
   Mülkiyet ise ince bir nokta. Söz sahibinin nerede söz sahibi olacağı çok önemli. Yıllardır Rum malında oturan ve oturduğu yere birçok yatırım yapan bir kişiye siz ‘hadi şu evden çık’ diyemezsiniz. O yüzden bu konunun iyice görüşülüp, açılması, açıklanması lazım. Şunu da belirtelim Bizler, İskele Esnaf ve Zanaatkârlar Birliği olarak görüşmelere her zaman destek veriyoruz. Ancak dediğim gibi bu iki konu çok önemli ve olmazsa olmazlar.

Selçuk Özüorçun: Güzelyurt Esnaf ve Zanaatkârlar Birliği Başkanı 

   “En azından şu olmalı; oluşturulacak iki bölgeli federal bir yapıda Türk bölgesinde, Türkiye’nin garantörlüğü devam etmeli Bu noktada garantörlük bizim olmazsa olmazımızdır.
   Mülkiyet konusu çok karışık bir konu. Bildiğiniz üzere mülkiyette 23 başlık var. Bence bu konuda şu olabilir. Güney Kıbrıs’ta malı olan ve Kuzey Kıbrıs’ta Rum malında yaşayan Türkler, malları üzerinde ilk söz sahibi olmalı. O bir taraftan Rum tarafında malı olmayan ancak Kuzey’de Rum malı sahibi olan bireyin malı üzerinde de söz sahibi Rum olmalı. Dediğim gibi bu aslında çok karışık bir soru. Her iki taraf da aslında söz sahibi olmalı.
,

Abdurrahman Akyüz: Girne Esnaf ve Zanaatkârlar Birliği Başkanı

   “Türkiye’nin garantör olmadığı bir çözüm kabul edilemez. Bizler Rumlara güvenmiyoruz. Garantörlük kalktığı takdirde 1963 ve 1974’te yaşadıklarımızı bir daha yaşamayacağımızın garantisini bizlere biri verebilir mi? Anlaşma metnine bu şekilde bir ibare konulabilir mi? Bunları kimse ne garanti edebilir ne de metine bu yönde bir ibare koyabilir. O yüzden Türkiye’nin garantörlüğü olmadan anlaşma olmaz. Mal sahibi eğer Rum ise tabii ki söz sahibi olsun ama üzerinde yatırım yoksa. Eğer malın üzerine yatırım yapılmışsa, ilk sözün yatırım yapanın üzerinde olması lazım.

Tahsin Karagözlü:KTEZO Yardım Temin Kooperatifi Başkanı 

   “Türkiye’nin garantörlüğü olmazsa olmazımızdır. 1963’te, 1974’te Birleşmiş Milletler’in önünde insanları katlettiler. Birleşmiş Milletler kılını bile kıpırdatmadı. Şimdi Türkiye olmadan biz onlara güvenebilir miyiz? Asla. Türkiye yanımızda her daim olsun istiyoruz.Mal takası olabilir ancak mal kiminse ve üzerine yatırım yapılmışsa bu tazmin edilmek şartıyla. Hem mal sahibine hem de yatırım yapana parası ödenmek zorunda. Bu Türk olur, Rum olur fark etmez.

Mehmet Emin Curcani:Profesyonel Fotoğrafçılar Birliği Başkanı 

   “Rumlara güvenmiyorum. Bu yüzden de Türkiye’nin garantör olmadığı hiçbir anlaşmayı asla kabul etmem. Türkiye’nin her zaman adada garantör ülke olarak kalıp güven ve huzuru sağlaması gerek. 
   Mülkiyet en kutsal haktır. Ben mal kimin ise, onun mal üzerinde ilk söz hakkı sahibi olması gerektiğini düşünüyorum. Türk ise Türk, Rum ise Rum.


Fuat Nalcıoğlu: Kıbrıs Türk Marketçiler Birliği Başkanı 
 
   “Kıbrıs Türkü’nün Türkiye’nin güvencesine her zaman ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Ada da beraber yaşadığımız Rumlar da bizlerin hala Türkiye’nin güvencesine ihtiyacımız olduğunu sürekli göstermekte. Bu durumda garantörlüğün kalkmasının mümkün olmadığını ve olmazsa olmazımız olduğunu düşünüyorum.Mülk konusunda konuşulan bir konu var şimdi. Takas, tazminat veya iade. Bu kapsamda da mülkiyet komisyonu kurulması düşünülüyor. Bence mülk sahiplerinin haklarının iade edilmesi daha adil olur. 


Ahmet Çeler: Kıbrıs Türk Mobilyacılar Birliği Başkanı  

   “Türkiye’nin garantörlüğü olmayan bir çözümü asla kabul etmem. Ben Rumlara güvenmiyorum.
Mal sahibi Rum ise ilk söz sahibi Rumların, mal sahibi Türk ise söz sahibi Türklerin olmalıdır.


Ali Aygün: Kamu Araçları ve Taşımacıları Birliği Başkanı

   “Ben garantörlüğün kaldırılması taraftarı değilim. Türkiye dışında hiçbir ülkeye güvenim yoktur. Türkiye’nin ilelebet bu ülkede garantör olarak kalması gerekir.
   Mülkiyet konusunda net bir şey söylemiyorum. Doğru olan ne ise yapılsın. Kalıcılık bu konuda çok önemli. Geçerli hukuk ne ise o uygulansın.


Turgay Mimi:Yurt ve Pansiyon İşletmecileri Birliği Başkanı 
   “Rumlara asla güven olmayacağından dolayı Türkiye’nin garantör olmadığı bir anlaşmayı kesinlikle kabul etmem.Mal sahibi kim ise, mal üzerindeki söz hakkına da o sahip olmalı.

Ali Özçü:Kıbrıs Türk Mutfak Profesyonelleri Derneği Başkanı

   “Türkiye’nin garantör olmadığı bir anlaşmayı kabul etmem.Mal üzerinde ilk söz sahibi Rumlar olmamalı.

*******

Mahmut Kanber:Esnaf ve Zanaatkarlar Odası başkanı

   “Bu çözümü kabul etmemiz şartlara bağlıdır. Yani Cumhurbaşkanının şuan konuştuğu gibidir. Garantörlüğün tamamanen kaldırılması diye bir görüşme yoktur benim bildiğim kadarıyla. Toplumun kabul edebileceği çözümün bütünlüğü ile birlikte olacak bir çözümü kabul ederiz. 
Mülkiyetle ilgili 4 yada 5 alternatif var burada. Bu alternatifler ve durumlar Annan Planı döneminde de tartışıldı. Tartışılan mal araziyse ilk mal sahibi alabilir fakat eğer o arazinin üzerine yapı inşa edildiyse komitenin karar vermesi sonucu bir çalışma olması gerekir.


Kemal Altuncuoğlu: Esnaf ve Sanatkarlar Merkez Birliği başkanı

      “Türkiye’nin garantörlüğü olmazsa olmazımızdır. Türkiye’nin garantörlüğünün olmadığı bir yerde biz nasıl yaşayabiliriz ki… Mülkiyet konusunda Rum tezini de kesinlikle kabul etmeyiz. Biz aşağı yukarı 50 yıldır burada kalıyoruz. Bu evlere yatırım yapıldı. Hadi kabul ettik diyelim yarın Rum çıkıp gelirse de evden çıkın derse ne olacak? Bunun itirazı yok ve geri dönüşü yok. Kabul edersek Rumlar tamamen kuzeyi boşaltacaklar ve adanın tamamını ele geçirecekler. 

Ali Ağaoğlu:Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı

“Benim bin 500 üyem var ve bunlar adına konuşamam. Fakat şahsi fikrim şudur ki; ben tabi ki garantörlüğün dışlanmasını kabul etmiyorum. Her dönem müzakere sürecinde farklı planlar çıkar ve her plan da farklı detaylar incelenir. Benim isteğim şudur ki, siyasi eşitlik şartı olmalıdır. Türkiye’nin garantörlüğü olmazsa olmazımızdır. Türkiye’nin garantörlüğü kırmızıçizgimizdir. Bunun karar veren merci ben değilim tabi ki devlet erkânı buna karar verecektir. Devlet halka soracaktır ve halkta bu konuda gerekli cevabı verecektir diye düşünüyorum. Bence halk yüksek noktada hayır diyecekler. Zaten sadece garantörlüğün kalkmasıyla bir anlaşma olacak değildir. Ben çözüm isterim, mutlu olabileceğim bir ortam ararım. 
   Rum tarafındaki insanlarda burada mallarını bıraktı gitti. Bence ilk söz sahibi mal sahibi olsun. Ama hiçbir konuda mevcut devlet erkânına güveni kalmadığı için buna da bir şey diyemiyoruz ve yorum yapamıyoruz. Zaten su konusuyla ilgili yaratılan sorunlarda da bunu görmüş olduk. Bakıyoruz ve 41 senenin sonunda yöneticilerimizin sınıfta kaldığını görüyoruz. Hükümete ve idarecilere güvenimiz yok. Ansızın plan atıp buna evet deyin diyebilirler. 

Güncelleme Tarihi: 15 Aralık 2015, 11:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473