banner564

“Vizyonu makam  elde etmek değildi”

Kızı Yeşim ve oğlu Hasan, babaları Osman Örek’in yaşamını Kıbrıslı Türklerinin haklarını ve mücadelesini korumaya adadığını söyledi 

“Vizyonu makam  elde etmek değildi”
banner598

 Gözde Süreç SARI

Merhum Başbakan Osman Örek yarın  20. ölüm yıldönümünde bugün anılıyor. Örek’i anma töreni saat 11.00’de Lefkoşa Devlet Mezarlığındaki kabri başında yer alacak.
Kızı Yeşim Örek ve oğlu Hasan Örek, Osman Örek’in yaşamını, bilinmeyen yönlerini, anılarını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.
Yeşim ve Hasan Örek, Babaları Osman Örek’in Kıbrıslı Türklerin haklarını ve mücadelesini uluslararası toplumda savunma ve anlatma misyonunu benimsediğini, yaşamını buna adadığını söyledi.
“Babamız siyaset değil dava, mücadele ve fikir adamıydı. Vizyonu makam elde etmek değildi” diyen Yeşim ve Hasan Örek, babaları Osman Örek’in, mücadele yıllarının ve mücadeleyi verenlerin yeni nesillere yeterince aktarılamadığını, fikirlerinin ve vizyonlarının, amaçlarının anlatılmadığını söyledi.

“Bizi hiç ihmal etmedi...”
Osman Örek’in çocukları babalarının iş yaşamı ile aile hayatını ayrı tuttuğunu ve ailesini hiç ihmal etmediğini, dengeyi hep koruduğunu anlatıyor.
Hasan Örek, “Babamın işi her zaman ön plandaydı, ailesini işine karıştırmazdı. Ama ailesini ikinci planda tutmazdı. İşini ailesine yansıtmazdı. Siyasetle, aile hayatını karıştırmazdı. Bizi hiç ihmal etmezdi dengeyi korumayı iyi bilirdi. Çok yoğun çalıştığı dönemlerde dahi hafta sonları mutlaka sosyal bir aktivitede buluşurduk” diyerek babasının dengeyi nasıl korduğunu anlattı.
Kızı Yeşim Örek de, “Babam ailesi ile siyasi hayatını tamamen ayrı tutmayı başarabilmiş, çok güzel bir denge kurmuştu. Çok zor yıllarda doğduk biz. Babam her ikimizin doğumunda da annemin yanında bulunamamıştı. Lider eşleri çok özverilerde bulunur. Kıbrıs Türk kadınları özellikle o dönemlerde büyük özveriler ve fedakarlıklarda bulundu. Evleri çekip çevirme görevi kadınların üzerindeydi. Babamın, hayatımızda çok önemli bir yeri vardı ama 1978’e kadar onu çok sık gördüğümüzü söyleyemem. Çok yoğun çalışırdı. Dışişleri, Savunma Bakanlığı yaptığı için bütün görüşme süreçlerini yürüttüğü için onu bir hafta görmediğimiz olurdu. Bizlerin topluma örnek olacak şekilde yetiştirilmemize çok önem verirdi. İmkansızlıklar içinde bile yüzmeyi, tenis oynamayı öğrenmemizi, spor yapmamızı teşvik ederdi. 7 yaşında su kayağı yapmaya başladık” diye konuştu.
Babasının çok ileri görüşlü bir kişi olduğunu söyleyen Yeşim Örek, “Vizyonu çok genişti, insancıl, insan haklarına önem verirdi” dedi.


“Bütün ömrünü davasına adadı”
Osman Örek avukatlık yaptı, TMT saflarında yer aldı, Londra Konferansı’na katıldı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bakanlık, sonraki dönemde vekillik, meclis başkanlığı yaptı, hem devlet adamlığı hem dava adamlığı yürttü.
Yeşim ve Hasan Örek’e soruyorum bu görevlerden hangisi ön plana çıkıyordu. İkisinin de yanıtı aynı oluyor; “Kıbrıs meselesini, yaşananları dünyaya anlatmak ve Kıbrıs Türk toplumunun haklarını, BM’de, Avrupa’da, Türkiye’de İngiltere’de  yani dış dünyada savunmak Osman Örek’in temel misyonuydu. Yaşamının sonuna kadar hep bunu yaptı”.
Kızı Yeşim Örek, babasının makama önem vermediğini, 1978’de istifasının sonrasında siyasetten ve Kıbrıs sorunundan elini ayağını çekmediğini, ömrünü Kıbrıs Türk halkının davasını anlatmaya adadığını dile getirdi.
Yeşim ve Hasan Örek, babaları Osman Örek’in Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden doktora aldığında büyük mutluluk yaşadığını, daha sonra öğretim görevlisi olarak çalışmaktan da zevk aldığını, deneyimlerini gençlere aktarmanın onu çok mutlu ettiğini söyledi.

“Adını yıpratmamak için siyasete girmedik”
Yeşim ve Hasan Örek, babalarının onlara en büyük öğüdünün okumaları olduğuna işaret etti.
Yeşim Örek, “Cinsiyet ayrımına karşıydı. İnsan haklarına, dürüstlüğe önem verirdi. Bu anlamda hem bize örnek oldu hem de bize öğretti.” dedi.
Son yıllarında Osman Örek’in çocuklarının siyasete girmesine sıcak baktığını ancak annelerinin karşı çıktığını dile getiren Yeşim ve Hasan Örek, “Annemin karşı çıkması yanında biz de çok istemedik. Orada bırakılmış bir isim var. Onu yıpratamazdık. Onun yaptığını daha ileriye götürmek de bu şartlarda çok mümkün değil. Onun BM’de koltuğu vardı. İngiltere Başbakanı geldiğinde Çağlayan’da yemek verdi. Bunları yapabilecek bir ortamda değiliz. Daha iyisini yapamayacaksak niye siyasete girip o ismi yıpratalım” diye konuştu.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473