banner564

Yol haritaları hazır

Cumhurbaşkanlığı seçimin 4 güçlü adayı Eroğlu, Siber, Akıncı ve Özersay, yarışı kazanmaları halinde, müzakerelerdeki izleyecekleri tutumu Diyalog’a açıkladı

Yol haritaları hazır
banner598
Remzi SAMAR

KKTC’de yarın yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimin 4 güçlü adayı Derviş Eroğlu, Sibel Siber, Mustafa Akıncı ve Kudret Özersay, yarışı kazanmaları halinde, Kıbrıs sorununda izleyecekleri tutum hakkında Diyalog’a değerlendirmelerde bulundu.
Derviş Eroğlu, çözümün tek bir tarafın yöntemi ve formülü dâhilinde yapılamayacağını belirterek, yeni dönemde gerçekleri dünyanın gözüne sokmaya devam edeceklerini kaydetti. 
Sibel Siber, “Çözüm için uluslararası alanda gerek Avrupa Birliği,  gerekse ABD nezdinde temaslar gerçekleştirip sürece destek vermelerini isteyeceğim” dedi. 
Mustafa Akıncı ise, Kuzey Kıbrıs’ın gelecekte federal bir çatı altında ve AB içinde yarışıp yaşayabilecek bir yapıda olması için çaba göstereceğine vurgu yaptı.
Kudret Özersay da, “Çözüm bulunamazsa "öldük, bittik edebiyatı" yapılmasını doğru bulmam.  Her şeyden önce içeride devletin kurumlarının güçlendirilmesi, halka adil ve iyi bir hizmet sunar duruma getirilmesi için uğraşmak gerekir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı adayları ne dedi?


Eroğlu: Anlaşma iki halkın içine sinmelidir yoksa…
Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Dr. Derviş Eroğlu yeniden seçilmesi halinde Kıbrıs müzakerelerinde izleyeceği yol hakkında şunları söyledi: “Çözüm tek bir tarafın yöntemi, formülü, istemi, planı ile olmaz. Kıbrıs’ta nasıl bir çözüm bulunacaksa, bulunsun bu karşılıklı uzlaşma ile olmalıdır. Üstelik bu uzlaşma iki halkın da içine sinmelidir. Aksi takdirde, barış antlaşma yapacağım diye şu anda de facto olarak sağlanmış bulunan barışı, istikrarı bozarsınız.

“Al-ver süreci için ön koşulsuz masadayım” 
2010 yılında göreve gelir gelmez Birleşmiş Milletle Genel Sekreteri’ne yazdığım mektupla, 11 Şubat 2014 Ortak Açıklaması ile samimiyetimi ortaya koydum. Sayın Anastasiades’in tüm ayak sürümelerine rağmen görüşmelerimizi al-ver aşamasına getirmekle çözüm yolundaki irademi perçinledim. Yapılandırılmış bir görüşme süreci ile çözüme ilerlemek istediğimizi ABD Başkan Yardımcısı Biden ve Anastasiades’le yaptığımız üçlü görüşmede net bir şekilde yineledim. Şu anda da “al-ver” süreci için ön koşulsuz masadayım. Anastasiades ise göreve geldiği günden bu yana mazeretler ve ön koşullar ileri sürüyor. Bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Ben 18 Nisan akşamına kadar masadayım ve 19 Nisan seçimini halkımızın takdiri ile kazandığım andan itibaren aynı tavrımı sürdürerek masada olmaya devam edeceğim.

“Gerçekleri dünyanın gözüne sokmaya devam edeceğiz”
Biz mümkün olan en kısa zamanda kalıcı, yaşayabilir, bütünlüklü bir antlaşmadan yana elimizden geleni yapacağız. Kimsenin halkımızın, hakkı ve hukuku ile Dünyadaki yerini almasını engelleme hakkı yoktur. Rum tarafını devamlı ödüllendirenler, uluslararası adalet, hak ve hukuktan bahsedemez.
Ben inanıyorum ki yeni dönemde bu gerçekleri Dünyanın gözüne sokmakta çok önemli mesafe kat edeceğiz. Anavatan Türkiye ile tüm konuşmalarımız bu yöndedir ve aramızda tam bir görüş birliği vardır.

 “Anlaşma olmalıdır”
Halkımızın ne istediği kamuoyu yoklamalarında da rahatlıkla görülmektedir. Antlaşma olmalıdır. Doğru bir antlaşma yarar getirecektir ama olmazsa mahvoluruz, tek seçeneğimiz budur diye bir anlayışı asla kabul etmiyorum.  Antlaşma olmazsa KKTC yaşamaya ve yücelmeye devam eder. Ben halkımıza inanıyor ve güveniyorum. Yapılacak çok şey vardır ama bunlar zamanı geldikçe konuşulur, gündeme gelir,  Devletin her şeyi ulu orta konuşulmaz. Ama ben Halkımıza inanıyorum, halkımız da bana güveniyor.


“Kimse merak etmesin…”
 Kimse merak etmesin, Dünyadaki, bölgedeki gelişmeleri çok yakından izliyoruz. Bunları Anavatan Türkiye ile birlikte değerlendiriyoruz. Doğu Akdeniz çok sıcak bir durumda… Dünyanın en sıcak bölgelerinden birindeyiz. Bu sıcak ortamdan halkımızı en iyi şekilde çıkarmak, haklarımızı tescil ettirmek gayesindeyiz ve başaracağız. Boş konuşmalar, macera aramakla halkınıza hizmet edemezsiniz.”



Siber: Uluslararası toplumdan destek isteyeceğim
Cumhuriyet Meclisi Başkanı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) adayı Sibel Siber ise Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde müzakerelerde izleyeceği yol hakkında şunları kaydetti: “Çözüm için uluslararası toplumda gerek AB, gerekse ABD nezdinde temaslar gerçekleştirip sürece destek vermelerini isteyeceğim. BM’nin iyi niyet misyonunu etkili şekilde yürütebilmesi için ihtiyaç duyulan zeminin oluşması adına çaba sarf edeceğim. Aynı zamanda unutulmamalıdır ki Türkiye karşılıklı kabul edilebilir bir çözümü savunmaktadır ve bu süreçte Türkiye’nin çözüme aktif desteğini sürdürmesi için de girişimlerde bulunacağım. Bu noktada Kıbrıs Türk liderliğinin girişimci olması, yeni öneriler geliştirmek için çalışması ve güven ortamının oluşması için aktif bir çaba içerisinde olması önemlidir.
Hem Kıbrıs Türk Tarafı hem de Türkiye Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulunması için çaba sarf etmekte ve politikalar geliştirmektedir.  Uluslararası toplumun da Kıbrıs sorununa bakışı bu doğrultudadır. Bunu kanıtlayan onlarca uluslararası antlaşma vardır. 

“Farklı bir gelecek taahhüdü gerçeklerle bağdaşmaz”
Örneğin BM Güvenlik Konseyi kararları, 1977-79 üst düzey anlaşmaları, 23 Mayıs, 1 Temmuz ve 11 Şubat Ortak Açıklaması varken, Kıbrıs’ta bu meşru çerçeveden farklı bir gelecek tahayyülü ne toplumumuzun beklentileri ne de dünyanın gerçekleri ile bağdaşacaktır. Bu pozisyonu kararlılıkla savunmamız gerekir. Ancak bu sayede Kıbrıslı Türklerin lehine gelişmeler yaşanmasını sağlayabileceğimizi düşünmekteyim.”

Akıncı: Federal çözümden yanayım
“Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlük ve statüko sürdürülebilir değildir ve sürmesi tehditler içermektedir. Bunun en açık kanıtı doğal gaz olayında yaşananlardır” diyen Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Mustafa Akıncı sözlerine şöyle devam etti, “Benim hedefim, BM parametrelerinin de öngördüğü iki kesimli iki toplumlu federal çözüm doğrultusunda müzakere sürecini başarıya ulaştırmak, bu yolda ilerlerken  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini de ekonomisi ve demokrasisi ile iyi bir duruma getirmek için çaba harcamaktır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gelecekte federal bir çatı altında ve AB içinde yarışıp yaşayabilecek bir yapıda olmalıdır.

“İç konularda duyarlılık üzerinde duracağım”
 Bu nedenledir ki Kıbrıs sorununun çözümü için uğraş verirken Kıbrıs Türk toplumunun lideri olarak Cumhurbaşkanının iç konularla ilgili olarak da duyarlılık göstermesinin gerekliliği üzerinde durmaktayım. Benim vizyonum budur ve çalışmalarım bu çerçevede yoğunlaşacaktır.” 

Özersay: Çözüm bulunmazsa öldük bittik edebiyatı yanlış
Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay ise Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde müzakerelerden, Kıbrıs Türk halkının lehine bir sonuç alacağına inanç belirterek, "Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü bizim irademiz dışında devam ederse, hem içeride hem de dışta yapmamız gerekenler var. Yani soruna bizim irademize rağmen bir çözüm bulunamazsa "öldük, bittik edebiyatı" yapılmasını doğru bulmam.  Her şeyden önce içeride devletin kurumlarının güçlendirilmesi, halka adil ve iyi bir hizmet sunar duruma getirilmesi için uğraşmak gerekir” dedi.
Özersay şunları söyledi: “Dış politika açısından olası bir çözümsüzlük durumunda, bizim dışımızdaki aktörlerle yaratıcı öneriler temelinde ilişkilerimizi geliştirip uluslararası alanda daha görünür olmamız gerekir. Öncelikle Kıbrıs Rum tarafı ile su, elektrik, doğal gaz, turizm ve ticaret gibi alanlarda işbirliği modelleri geliştirerek, karşılıklı tanımaya varmasa da diyaloğu güçlendirmekte yarar vardır.

“Dünyadaki diğer aktörlerle temaslar arttırılmalı”
 Öte yandan uluslararası alanda müzakereler dışındaki konularda da (örneğin doğal gaz ve uluslararası ticaret)dünyanın diğer aktörleriyle temaslarımızı artırmamız, daha görünür olmamız gerekir. Bu da aktif, yapıcı ve yaratıcı diplomasi yürütecek yeni bir liderlikle mümkündür. Tayvan modeli, Türkiye ile entegrasyon veya federe devlete geri dönmek gibi yaklaşımları ne doğru buluyorum ne de gerçekçi...” 

Güncelleme Tarihi: 18 Nisan 2015, 08:43
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474