banner564

Kadınların kaleminden 8 Mart

Kadınların kaleminden 8 Mart
banner598
Hazırlayan: Cemre AKAR
Ayşe Erçika (İş Kadını): 
Tüm dünyanın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Emekçi, güçlü ve akıllı kadınlarımız için her zaman başarı kaçınılmaz bir sondur. Çünkü biz kadınlar anneyiz, emekçiyiz, çalışkanız ve bizde varız. Bir kadın gözü ile bir kadın eli ile yaptığımız her işi mükemmeliyete kavuştururuz. Daha güzel yarınlarda kadınlarımız için adaletli, başarılı ve güçlü bir dünya diliyorum.

********

Pınar Hacımehmet (İş Kadını):
Kadın şefkattir. Kadın hoşgörüdür. Kadın sabırdır. Kadın annedir. Kadın başarıdır. 
Günümüzde kadın erkek eşitliği konusunda ciddi adımlar atılsa da yine de kadın toplumda hala hakettiği değeri görmemektedir. Günümüzde gerek iş dünyasında gerek siyasal platformda kadınlar ciddi büyük başarılar elde etmektedir. 
Kadının evde olması ve sadece çocuk bakması gerektiği gibi geri düşüncelere artık dünyamızda yer yoktur. Kadınlar Günü kadının toplumdaki varlığına dikkat çekmek ve eşitlik bilincinin vurgulanması açısından farkındalığı artırmaktadır. Bunun bir günle kısıtlı kalmaması ve kadının toplumda hakettiği değeri bulmasını diler tüm kadınların, Kadınlar Günü’nü bu vesile ile kutlarım. 


Özlem Öbekoğlu (İş Kadınları Derneği Genel Sekreteri):
Kadınlar Günü, temelinde kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik bilincinin geliştirilmesi için benim için çok anlamlı bir gün.
Bunu yaparken siyasi ve sosyal başarıyı yakalamış kadınların ön plana çıkarılarak topluma örnek gösterilmesi ve buna bağlı birçok etkinlik yapılarak kadınlarımızın eşitlik, mutluluk ve özgürlüklerinin ne kadar önemli olduğunun onlara tekrar tekrar hatırlatılması bizim gibi gelişmekte olan ve ne kadar medeni görünsek de kültür ve yapı olarak gelenekselci olan toplum yapımız için farkındalık yaratması için çok güzel bir fırsattır.
Her kadında istediğini başarması için o enerji vardır. Yeter ki, cesareti olsun. Herşeyden önce anne olmak en cesur iş benim gözümde. Evlat canınız ve onları birer birey olarak topluma kazandırmak en önemli sorumluluğunuz.


Çilem Esenyel (Sporcu): Kadın, aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibarıyle, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Atatürk’ün bu konuya ilişkin yaklaşımı dikkate değerdir. “Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüteceğimiz yol vardır. Bu yol, Türk kadınını çalışmamıza ortak yapmak, ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekleyicisi yapmak yoludur.” Tüm kadınların Kadınlar gününü kutluyorum.


*******

Yaprak Hamzalar (Mimar)

   Kadın evrendeki hiyerarşik düzenin en önemli öğesidir. Hayatın gelişmesindeki itiş gücüdür. Herşey görünürde erkekler tarafından yapılıyor gibi görünse de, ilerleyiş her daim kadının varlığında başlıyor. Doğanın özünde enerji gücüyle herşeye bağımsız bir şekilde hükmedebilen ve her seçtiği yolu engellerden yılmadan başarıya  götürebilen kadındır. Eşitlik veya eşitsizlik sosyal ve sistemsel kavramların insanlara dayattığı rollerden ötürü gelişmiştir.      
   Kadınların erkeklerden en büyük farklarından biri de,  güçlerini içlerindeki sevgi ile birleştirebilmesidir. 
   Sevgisiz hiçbir insan veya yürütülen iş tam anlamıyla başarılı değildir. Başarılı görünen bazı işler  fiziksel güçten dolayı oluşan korkudandır. Yaydıkları bu güç korkusu ise erkeklerin en büyük silahıdır. Bu yüzden baskı ile yapılan herşey adaletsizdir. Kadınların bir çoğunun potansiyelini çıkarma korkusu da bu baskıdan ötürüdür. 
    Bazı erkeklerin, genellikle zayıf enerjiye sahip olanların, yine bu sistemsel kavramların onlara güçlü olduklarının dayatımıyla kadınlardan üstün olduklarına inandırmalarıyla oluşturulan sevgisiz bir koşuldur. Bu nedenle sürekli kendilerinden güçlü olduklarını hissettikleri kadınların enerjisini bastırarak yaşamlarını sürdürmeyi seçerler. Bu tamamen sosyal bir öğretinin sonucuyla erişilen bir noktadır. 
   Evrensel olarak bakıldığında dünyayı sevgisiz bir yaşama itmektir. 
   Kadınlar Günü’nde esas amaç çiçekler kabul edip, yemeklerde biraraya gelmek olmamalıdır.    Kadınlar Günü, o gün için önceden çalışmalara başlanarak, somut ve kalıcı aktivitelere veya potansiyellerini, henüz cesaretlerini toplayamamış kadınlara geçirebilecek bir buluşmaya dönüştürülmeli. 


******************

Linda Fraim (UKÜ Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi):

   8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... Her ne kadar emekçi kadınların yaşamış oldukları zorluklarla baş ederek ekonomik özgürlük kazanma çabalarını ve birey olarak dimdik ayakta kalabilme mücadelesini sembolize eden bir gün olsa da tek bir güne sığdırılması tabii ki mümkün değil. 
   Kadınların görevi sadece evde olmamakla birlikte aynı zamanda da evin dışında da toplumun gelişmesine ve ekonominin büyümesine de ciddi katkıları var ve bunu gözardı etmek nefes aldığımız gerçeğini inkar etmekten farklı değildir.  
   Yıllarca kariyer merdiveninde yükselemeyen kadınlarımız var. İş dünyasında bana göre yeterince kadın çalışan bulunmamaktadır ve bu da sunulan imkan ve olanakların mevcut olmasına rağmen kadınların iş dünyasında belirli bir kademenin dışında ilerlemesine fırsat verilmiyor – verilse bile bir çok yerde yetki verilmiyor. 
   Kadın olmak ne demek benim için? Gerçi yabancı olduğum için benim için kadın olmak biraz daha farklı  ve her ne kadar geleneksel kadın rolünü şahsen üstlenmeyip biraz bu geleneksel rolden uzaklaşmış olsam da öncelikle kadın olmak demek her şeyden önce kendi ayaklarının üzerinde durabilmek demek. Yani kadınların mutlaka bir eğitimi olması gerektiğini düşünüyorum – bu ille de üniversite olmasa da mesleki bir eğitim olmalı kesin. 
   Gönül çok şey istiyor ama gerçekleştirmek tek bir beni aşıyor! Zihniyetimizi değiştirmek zorundayız bir şekilde. Kadınlara nasıl bakıldığını değiştirmemiz gerekiyor, insanların algılarını bu yönde şekillendirmemiz gerekiyor ve toplumsal rollerimizi tanımlarken de üstünlük taslamadan rollerimizi yerine getirmemiz gerekiyor. Bu da ancak ailelerimizin çocuklarını bu yönde yetiştirmesiyle mümkün olabilir. 
   Okulllar bir yere kadar etkili olacaktır ama temel ailede bitiyor.

*************

Gizem Çeliker Akandere (İş Kadını – HP MYO Üyesi):

   Ülkemizde kadına yaklaşım birçok ülke oranına göre bence iyi durumdadır. Modern bir ülke olmamızın verdiği bir avantajla özellikle yeni nesilin de kendini bu konularda çok iyi geliştirmiş olmasından dolayı kadının her alanda aktif görev üstlenmesine olanak sağlamaktadır. 
   Geçmiş dönemlerde iletişimin bu kadar kolay olmaması, dünyayı görmemizin neredeyse imkansız olduğu ve bununla alakalı olarak da kendimizi geliştirmenin çok zor olduğu süreçlerden geçmiş bulunuyoruz. 
   Gelişen dünyaya ayak uydurarak ülke şartlarımızın el verdiği müddetçe kadının kendini geliştirmesi de kolaylaşmıştır. Bu bağlamda da kadınlarımız hem iş yaşantısında hem de siyasette aktif görevler üstlenmiş ve birçok başarılara imza atmışlardır. Özellikle son dönemlerde benim gözlemlediğim neredeyse her meslek dalına aktif görev alan ve bu görevini başarı ile sürdüren birçok kadınımız mevcuttur. Geçmiş döenmlerde bu işi kadınlar yapamaz denilen birçok sektörde şimdi artık kadınların da varoldugunu görmekten büyük bir gurur duyuyorum. Siyasette de bu böyledir. Halen daha özellikle mecliste kadın oranımızın arzu ettiğimiz rakamlarda olmaması bir hayalkırıklığı olsa da önümüzdeki dönemlerde aktif siyasetle uğraşan birçok genç kadınımızın da olduğunu bilmek beni mutlu etmektedir. Bunların yanında maalesef elbette istismarın yaşandığı, kadının sözüne, emeğine değer verilmediği örnekler de yaşanmaktadır. Özellikle bazı meslek gruplarında ciddi şiddete maruz kalan kadınlarımızın da varlığını üzülerek söylemek istiyorum. Tabiki bunlar için de politikalar üretmek ve kadının herhangi bir istismara maruz kalmadan her alanda aktif şekilde görevler üstlenmiş olarak görmek elbette benimde arzu ettiğimdir. 


*************

Türel Özer Öksüzoğlu: (Yerel Yönetimler Müdürü):

   8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısı ile gazeteye yazmam istendi.
   Durdum düşündüm; Bu değerli ve anlamlı günü nasıl sığdırabilirdim bir sayfa beyaz  kağıda...
   Ve otururken çalışma masamda gözüm takıldı tam karşımda duran annemin fotoğrafına, derin bir iç çektim çocukluğumun kokusunu soluyarak annemin bakışlarında  geçmişi yağdetti yüreğim... 
   İnce bir sızı hissettim belleğimden yüreğime yansıyan... Ve daha da geçmişe dönerek sorguladım kendimi...şuan özgürce çalıştığın ve bir kadın olarak oturabildiğin makamını kimlere borçlusun dedim kendi kendime ve başladı sözler kelimelerle harman olup kaleme akmaya:
   1977 yılında başlayan eşit hak ve özgürlüğün savaşı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
   Geçmişten günümüze  kısaca bakacak  olursak, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlayan  40.000 dokuma işçisinin öyküsü bu!
Ancak alışık olduğumuz güzel sonlarla biten öykülerden değildi. Acının  önce  dimağımıza sonra ise 120 rakamıyla tarihe geçtiği bir sondu. 120 kadın işcinin ölümüyle sonuçlanan bir direnişin tarihin adıydı 8 Mart.
Evet 8 Mart diyorum günümüzde asimile olmuş coşkuyla, yemeklerle, karanfillerle, çiçeklerle kutlanan ve özünde ise  tüm dünyada kadınların eşitlik özgürlük ve daha huzurlu yaşama isteklerini dile getirildiği bu uğurda can verildiği bir gün...
Bugün “Dünya Emekci Kadınlar Günü” olarak kutlanılmakta. Kuşkusuz kadın konusu, sadece özel bir günde tartışılmakla sonlandırılabilecek bir konu değildir. Üzülerek belirtelim ki, dünyamızda çok yönlü, insan hakları ihlalleri yaşanmakla birlikte bu ihlallerin en yoğun bir şekilde muhatapları arasında kadınlar başı çekmektedir. Dünyada her üç kadından biri şiddete maruz kalmaktadır. Kadınlarımızın şiddet, cinsel taciz ve cinsel sömürünün hedefi olmaktan kurtarılması gerekmektedir. Aynı şekilde tecavüzü önlemenin yanında, kadının cinsel bir obje ve meta olmasının önlenmesi bir insan hakları sorunu olarak önümüzde durmaktadır.
   Kadın haklarını insan haklarından ayrı tutmak mümkün değildir. Kadın hakları ile savunulan kadınların ayrıcalıklı haklara sahip olması değil, sadece insan oldukları için her yerde ve herkes için geçerli haklara sahip olmasıdır. Kadınların eğitim sağlık siyaset ve toplumun her alanında özgür ve aktif olarak görev almalarına fırsat verilmelidir.
   STK ve Sosyal Girişimcilik anlamında kadınlarımızın temsilinin çok yetersiz olduğunu üzülerek izliyorum. Kadınlarımız; Sivil Toplum Kuruluşlarında toplumsal duyarlılık gösteren ve toplumsal sorunlara etkili ve uzun dönemli çözüm bulma sürecine aktif katılmak istemesine rağmen toplum tarafından  ‘görev adı altında’ kendilerine biçilmiş olan birçok  rollerden fırsat bulamamaktadır.  
Bir  kadın   hakları savunucusu olarak bizler, kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu; kadının insan haklarının temel insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor; kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi yüksek sesle ifade ediyorum.

Güncelleme Tarihi: 08 Mart 2017, 12:11
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474