Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika ziyaretini dün tamamlayarak, Türkiye’ye dönerken yaptığı açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la yaptığı telefon görüşmesinin detaylarına yer verdi. 

   “Macron, Kıbrıs ve münhasır ekonomik bölge konusunda daha yumuşak davranmamızı istiyor”diyen Erdoğan, Türkiye’nin uluslararası hukuka uygun davrandığını söyledi. Erdoğan; Macron aracılığıyla Rum lideri Anastasiadis’e de sondaj anlaşmaları ve çalışmaları konusunda Kuzey Kıbrıs ile müzakere edilmesini ve çıkacak ürünün paylaşılmasını önerdi.

   Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macron’la görüşmesinin detaylarını şöyle açıkladı:

   “Kıbrıs ve münhasır ekonomik bölge konusunda daha yumuşak davranmamızı istiyor. Ben de kendisine uluslararası hukuka uygun davrandığımızı anlattım. Orada bulunacak petrol ve doğalgazda, Kıbrıs’ın kuzeyinin de güneyinin de hakkı var. Anastasiadis dürüst davranmak istiyorsa yapması gereken bir şey var: Arama çalışmalarının kime nasıl yaptırılacağını Kıbrıs’ın kuzeyiyle müzakere ile belirlemek. Sondaj beraber yapılmalı, çıkacak ürün de beraberce paylaşılmalı.”

Sondaj gemisi Kıbrıs için alındı

   Erdoğan “Tartışmalar sürerken Türkiye de bir sondaj gemisini envanterine kattı. Yakın vadede Türkiye’nin bir arama çalışması olabilir mi?”sorusuna şu yanıtı verdi:

   “Tabii ki. Bu gemi bunun için alındı. Geminin alınması birinci derecede Rum kesimini rahatsız etti. O bölgede KKTC’nin ve Türkiye’nin rızası olmaksızın bir adım atılamaz. ENİ hadisesinde bu görüldü. Yarın Fransa belki Total ile yapmak isteyecek bu işi. ABD belki Exxon ile yapmak isteyecek. Ama KKTC’nin ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının çiğnenmesine fırsat vermemiz mümkün değil.”

Rum sözcüden tepki

Rum Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına anında tepki gösterdi. Sözcü, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın,  müzakerelerin yeniden başlamasına yönelik girişimleri provake etmeye çalıştığını iddia etti.

   Prodromu; Rum radyosuna yaptığı açıklamada, Rum lideri Nikos Anastasiadis’in, Birleşmiş Milletler (BM) genel sekreterine 3 ayrı mektup gönderdiğini ve Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin de katılacağı bir konferans önerdiğini söyledi.