banner564

Kasulidis devrede

Lübnan ile İsrail arasında olduğu gibi Güney Kıbrıs ile Türkiye arasında deniz yetki anlaşması için ABD’nin müdahalesi isteniyor

Kasulidis devrede
banner598

    Lübnan ile İsrail arasında ABD’nin müdahalesi ile varılan deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasının, bölgede yoğun bir hareketlik yarattığına, şekillenen olguların, bu modelin Kıbrıs –Yunanistan – Türkiye üçgeninde de kullanılabileceğini gösterdiğine dikkat çeken Fileleftheros gazetesi, Rum Dışişleri Bakanı’nın Amerikan tarafına, Güney Kıbrıs ile Türkiye arasında da benzer bir inisiyatif alma teklifinde bulunacağını duyurdu.

   Gazete, Avrupa’nın ciddi doğal gaz sorunları ışığı altında Lübnan-İsrail modelinin Amerikan lütfunda Kıbrıs-Yunanistan-Türkiye üçgeninde uygulanması sahnesi kurulmakta olduğu ve hayal edilemeyecek süratle uygulanabileceğini iddia etti.
   Lübnan-İsrail modelinin, anlaşmanın uygulanacağının Amerikan garantisine dayandığı, uluslararasında tanınmış düşman devletler arasındaki zor anlaşmazlıkların çözüm modeli olduğu belirtilen haberde, anlaşmaya varılabilmesi için İsrail’in, güvenlik meselesini öne çıkararak, Lübnan’a 860 kilometrekarelik deniz alanı verdiğine işaret edildi.
   Gazeteye göre bu anlaşma Rum yönetimini harekete geçirdi. Güney Kıbrıs’ın Lübnan ile daha önce yaptığı ancak Lübnan Meclisi’nin onaylamadığı sınırlandırma anlaşmasının yeni olgularla uyumlaştırılması gerektiğinden Rum Dışişleri Bakanlığı eski genel müdürü Tasos Conis başkanlığındaki bir heyet son günlerde Beyrut ve Tel Aviv’i ziyaret etti. Ziyaret öncesinde de bölgedeki diğer “oyuncularla” temas edildi.
   Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in kısa süre önce RİK’e yaptığı açıklamada, Lübnan-İsrail anlaşmasının mimarı Amerikan yetkili Amos Hochstein ile telefon görüşmesi yaparak hem anlaşma için kutlamak hem de eğer isterse, Güney Kıbrıs ile Türkiye arasında benzer bir inisiyatif alması fikrini açacağını söylediğini yazan gazete Kasulidis-Hochstein telefon görüşmesinin yapılıp yapılmadığının öğrenilemediğini kaydetti, şu ifadeleri ekledi:
   “Her halükârda istenilen, yapılacak arabuluculuğun ABD’nin bilinen ve daha güçlü olanın yatıştırılması mantığına dayalı “korku dengeleri” yaklaşımında değil, uluslararası hukuk temelinde olması gerektiğidir.” 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474