banner564

Büyük öfke

Lefkoşa Vakıf Anaokulundaki minikler şefkatli bir ortamda eğitiliyorÇamlıbel sakinleri, “Yollar çökmüş, tamir edilmiyor... Yanımızdan geçen su musluklarımızdan akmıyor...Uyarıcı levhalar olmadığı içlin 40 yıllık köyümüzün yolunu kaybediyoruz” diyor

Büyük öfke
banner598
Sonuç CEVİZCİ
  Kuzey Kıbrıs’ın önemli yerleşim merkezlerinden biri olan Çamlıbel ve Lapta belediyesine bağlı diğer köylerin sakinleri, yaşanan sorunlar karşısında yetkililerin ilgisizliğinden yakınıyor. Yolların tehlikeli olduğuna dikkat çeken bölge sakinleri, aylardan beri yapılan uyarılara karşın  herhangi bir önlemin alınmaması nedeniyle insanların ‘Can korkusuyla’ yaşadığını belirtiyor.
   Türkiye’den gelen suyun kendi bölgelerinde Geçitköy’e aktığını, ancak bundan dahi yararlanamadıklarını  belirten bölge sakinleri, devlet kurumlarına yapılan başvuruların yanıtsız kaldığını, bu yüzden öfkenin giderek arttığını söylüyor. 


Çamlıbel bucağı sakinleri biriken sorunlara bir türlü çözüm üretemeyen siyasilerden bıktıklarını söylüyor... Yol, emirname, su,  gençlere arazi gibi konularla boğuşan bölge sakinleri bir de polis karakolunun kaldırılmak istendiğine yönelik bilgiler üzerine tedirginliklerinin daha da arttığını belirtiyor...
Diyalog Tv’de her Salı canlı yayınlanan halk Meclisi programı bu hafta Çamlıbel’de gerçekleştirildi. 
Diyalog Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar ve Diyalog Tv Haber Müdürü Aytuğ Türkkan’ın moderatörlüğünde yayınlanan program Osmanlı Kahvehanesi’ndeki çekildi. 
Çam-Sev Başkanı Adıgüzel Akdeniz’in organizasyonuyla gerçekleştirilen programa Lapta Belediye Başkanı Fuat Namsoy’un yanı sıra CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe, TDP Milletvekili Zeki Çeler, UBP Milletvekili Zorlu Töre, SDP Başkanı Tözün Yunalı, DP Meclis üyesi Tarım eski Bakanı Kenan Akın, Hayvancılar Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları, bazı bölge muhtarları ile Çamlıbel ve çevre köylerin sakinleri katıldı.
Bölgesel sorunlarla ilgili yapılan eleştirilere Başkan Fuat Namsoy cevaplar verdi. Milletvekilleri de eleştiriler karşısında özeleştirilerde bulundu. 

Katılımcılar ne dedi?

Adıgüzel Akdeniz (Çam-Sev Başkanı): Çamlıbel’de sürekli karabulutlar dolaşıyor. 5 ay önce sağlık merkezimiz kapatılmak istendi muhtarlar ve halkın tepkisiyle geri adım atıldı. Şimdi daha ileri hizmet için adımlar atıldı, mutluyuz. Çamlıbel Bucağı ve buraya bağlı 15 köyün bağlı olduğu Kaymakamlık hizmetlerinin başlaması yaklaşık 2 yıl oldu. 
Biz devletin tüm birimlerinin Bucağımıza gelmesini isterken, aldığımız bilgiye göre 1958’den günümüze bölge halkının güvenliğini sağlayan polis karakolunun kapatılmak istendiğini duyuyoruz. Umarım bu sadece duyumlarda kalır. Bucak sınırları içerisinde yaklaşık 10 bin kişi yaşıyor ve polisin burada olması caydırıcı bir unsurdur. Bölgede sürekli itfaiye konuşlandırılmasını ve sivil savunmanın gelmesini isterken, polisin burada sonlandırılması isteniyor. Bu bizi derinden üzmüştür. Girne’de ne varsa Çamlıbel’de de o olmalıdır. Girne kazasında iki bucak var biri Girne merkez, diğeri Çamlıbel yerleşim birimi, yasalar da bunu söylüyor. 

Osman Mısırlı (Çamlıbel Muhtarı): Bölgemiz sorunlar yumağı. Anavatanda’dan gelen su yanı başımızda ama bu köy her gün susuz. 3 yerden aktarmalı su aldığımız için sürekli arıza olur. Bildiriyoruz ama sürekli sorun. 5 ayda belki de 10 sefer arıza oldu. Yollarımızın durumu da berbat. 8 metre altında yol yapılmaz güya ama bizdeki yol 6 metredir. Bir de kamyonlar kullanıyor sürekli… Yetkililere bildiriyoruz hiçbir şey yapılmıyor. 6 metre yaptılar yolu yanında banket yok… Yani yoldan çıksa araç hemen takla atar. Girne dağyolunda kaza oldu tartışılıyor, burada da olacak… Uyarıyoruz ama dinleyen yok.
Sağlık ocağımız ve polis karakolumuz var yıllardan beri… bir ara sağlık ocağı kapanacak dediler, toplanıp bakana gittik, vazgeçtiler. Şimdi de polis karakolu için duyuyoruz bunu. İstemiyoruz, karakol burada kalmalıdır. 
Tarık Bozalan: (Akdeniz Muhtarı): Geçen yıl Diyalog Tv ve gazetesi yine buradaydı… Yayınlarımız yapıldı ve çürümüş boru değişti. Ve nihayet bugün de Türkiye’den gelen su çeşmelerimizden akmaya başladı. Diyalog’un güçlü yayınları etkili oldu, teşekkür ediyorum. Bunun dışında çok önemli sorunlarımız var. İmza kampanyası başlattık ve yüzde 99’a ulaştık. Turkcell ve Telsim’in vericileri noktasında köylünün şikayeti var. Radyasyon ölçümü yapıldı ve yüzde 2 olarak belirlendi. Şimdi biz x ülkenin y üniversitesinden gelip uzmanlar bu ölçümü yapacak. Eğer bilgi teknoloji kurulundan farklı çıkarsa büyük bir kavga vereceğiz bu konuda, beklesinler, savaşacağız!

 Namık Nurioğlu: Gelen giden iktidarların verdiği kırsal kesim arsaları var. Akdeniz köyünde alt yapısı yapılmamış golifa gibi dağıtılan arsalar var. Yani bir genç ev yapayım dese yapamaz. Akdeniz’de verildi, dibindeki Tepebaşı ve Çamlıbel’e köyüne verilmiyor. Bu gençler arasında ayrımcılık yaratıyor. Akdeniz’de hayvancılık yapanların ağıl yerleri için kredi alamama sorunu var. Yollar konusuna gelince. 10 yıl önce yol yenilendi, levhalar konuldu. Ama Karayolları iş yapar gibi gösterecek diye greyderlerle gelip otları temizleyecekler diye tüm levhaları söktüler. Hem asfalt kazılıyor hem de levhaları söküyorlar. Ayrıca Yılmazköy yolundan kimse Çamlıbel’i bulamıyor çünkü bir levha dahi yok, yıllardır bu şekilde devam ediyor. Ormanlar içerisinde temizlik yapılmıyor, sahildeki temizliklerin yapılmaması gibi sorunlarımız var. Bugün Türkiye’den akan su geldi nihayet ama öncesinde aylardır tuzlu ilaçlı suya 6 TL tonuna ödüyorduk. 

Kemal Barbet Bu yolu bir görseniz, UBP-CTP zamanında Geçitköy’e kadar yapıldı ama sürekli sekersiniz yolda. Virajlarda bariyerle asfalt arasında 40 cm yer bile yoktur. Karayolları Dairesi yetkililer görmüyor mu bunu? Yani Rumlara imreniyorum, onlar bizden daha mı akıllıdır? Burada bir manastırımız var, yıkık dökük duruyor burada kimsenin ilgilendiği yok. Ayrıca bölge köylerde spor kulübü yok. Milletvekillerimiz ve Başkanımız bu konuya el atsın. Belediyemiz bu konuda köy kulüplerine katkı yapması lazım. Sadece futbol değil, her türlü dal olabilir. 

Fuat Namsoy (Lapta Belediye Başkanı): Biz ilgili bakanlıkla ciddi kavgalar yapmasaydık, su Akdeniz köyüne akmayacaktı. Çünkü 50 bin TL’lik bir kaynağa ihtiyaç vardı. Bunun malzemesini devlet alsın, işçiliği biz yapalım dedik ama bize bütçeleri olmadığını söyledi ilgili bakanlık. Yani bir devletin ilgili bakanlığında 50 bin TL’lik bütçe yoksa boşa uğraşıyoruz.  Bu parayı günün sonunda TC Büyükelçiliği karşıladı. Bu bir acıdır ve üzüntü duyuyorum. GSM şirketleri konusunda benzer uygulama Tepebaşında yapılmaya çalışıldı biz müdahale ettik ve durdurduk. 2 yıldır mahkemeliğiz ve devam ediyor süreç. Spor kulüpleri konusunda da belirli yardımlar yapıyoruz. Gerek kulüpler gerekse derneklerin etkinliklerinde imkanlar nispetinde katkı yapıyoruz. Su fiyatlarını ayarlarken köylere göre farklı tarifler koyamazdık. Biz Kuzey sahil bölgesi belediyeleri olarak su ücretleri konusunda hepimiz hesaplarımızı yaptık, 5TL’den aşağıya satamayacağımız ortaya çıktı. Hayvancılar ve sosyal yardım alan inşalar bir mağduriyet yaşıyor. Bunlar için gerekli yerlere başvurduk. Ancak bir sonuç alamadık. Hükümet önce işlerini yapacaklar sonra da biz yapalım. Akdeniz’de organize ağıl yeri vermiyor hükümet. Sadrazam’da ya da Kayalar köyünde Hayvancılık Dairesi hızlı olmadığı için biz yaptık buraları. Yol, su elektrik var Sadrazamköy’de ama içinde ağıl yok.. Kaymakamlık’a gidiyorsun, her sene bir tane değişiyor, sorunları aşamıyoruz. 

“Emirnamelerde iyileştirmeler gerekiyor”
Bir büyük sorun da emirnameler sorunudur. Bu bölgeler koruma altına alındı ve yapılaşma engellendi. Orman alanı içerisindeki yapılaşmaya bizde karşıyız. Ama özellikle Tepebaşı’nda ana yolun alt kısımları eskiden inşaat ruhsatı alan insanlar vardı, bunlar kaldı. 100-200 dönüm arazileri yabancılar çok ucuza alıyor. Bu emirnamelerde iyileştirmeler yapılması gerekir.

Lapta çevre yolu için hükümetler  nerede?
Yaklaşık 7 yıldır Girne çevre yolunun Lapta’ya gelebilmesi için ihalesi verilmiş, TC Büyükelçiliği tarafından parası ayrılmış olmasına rağmen bugüne kadarki tüm hükümetler konuya eğilmemiştir. Orada iki tane istimlak sorunu var denerek bizle dalga geçiyorlar. Girne bölgesinde 10 milletvekili vardır, onlara da büyük bir sorumluluk düşer. Gerek ekonomik, gerek sosyal gelişme engelleniyor bölgemizde bu yola nedeniyle. Milletvekillerimiz bu konuyu mecliste gündeme getirsinler.  İçişleri Bakanımız Girneli’dir, benim de dostumdur ama bir günden bir güne gelip de bölgemize bir bakmış değildir. Tüm partiler bundan sorumludur. Bu yolu Alsancak Belediyesi’yle birlikte eylem yapıp bu yolu kapatmayı bile düşünüyoruz.
Çamlıbel’deki polis karakolunun kapatılmasına da karşıyız.

Güner Nuri: Biz dernek olarak yaklaşık 8 yıldır anayollardan köylere dönen yolların, kavşakların düzetilmesini ve aydınlatılmasını istedik. Belediyeler hariç her türlü kamu kurumuna bildirdik. Nedense ne kavşaklar düzeltildi ne de aydınlatıldı. Daha önceki hükümetler de kavşakların düzenlenerek aydınlatacağını söylemiştir, çünkü medeni ülkelerde böyledir. Yine de geç kalınmış değildir. Hem Lefkoşa’da yapılan çevre yolu hem de Lefke’ye giden yol istimlaklardan dolayı geciktirilmiştir ve maalesef Lefkoşa yolunda trafik çilesi çözülmemiştir. Bundan böyle yapılacak yol tamiratlarında köylere dönen yolların bir kilometrelik bölümü duble yol olarak düzenlenir, temizlenir, aydınlatılıp halkımıza sunulursa hem istimlakların önü açılmış olacak hem de bu projelerin devamını sağlayacak. Bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.  40 senedir bu yolu kullanırız işaret yetersizliğinden yolu kaybederiz.  Anayollarımız nadas tarlaya dönüşmüştür. Birçok sürücü yol hatasından olayı kaza yapmaktadır ancak hep sürücüler suçlanıyor. Sigorta şirketlerinin gidip incelemesi lazım, suçlu olan kamu kurumlarının zararı karşılaması lazım.  Geçitköy yolunda 40 cm çukurlar var. İçinde düşen araba yolda kalır tabi.. bir aza olunca “dikkatli sür be kardeş” derler… Sigorta şirketleri de sorgulanmalıdır. Başka ülkelerde su birikintisinde kaza yapınca ödemez çünkü devlet kara yolları suçludur.  6 metre genişliğinde yol yaptılar bize, bütün ağır vasıtaları da bizim bölgeye sevk ettiler Allah acısın bölge insanımızı.

Mümtaz Türüt: Kırk yıldır Sadrazam köyde yaşıyorum. Çiftçilik ve hayvancılık yapaya çalışıyoruz mevcut şartlar içerisinde.  Ancak son yıllarda çiftçi kim hayvancı kim belli değil. Memurda çiftçilik yapıyor poliste yapıyor. Bizim bu devlet kadrosunda çalışan insanlarla rekabet etme şansımız yok. Kredi almaya gidiyoruz memur değiliz diye alamıyoruz. Batma tükenme seviyesindeyiz. Sadrazam köyün en büyük sorunlarından bir tanesi ilkokula giden çocuklar. Bu öğrenciler daha önce Karşıyaka’ya gidiyordu. Milli eğitim Bakanlığı’na rica ettik Çamlıbel’e aldık, ancak üç yıldan beri izin makamı bize t izni vermedi her gün kendi araçlarımızla götürüyoruz çocukları okula. Sayın bakanlar duymuyor, görmüyor. Meclis başkanı biliyor, milli eğitim bakanı biliyor hiç ses çıkarmıyorlar. İlle dağ yolundaki kaza gibi ölecek çocuklarımızda çare bulsunlar, ölüm olmayınca çare alınmıyor. 3 yıldır bekleriz ne olumlu ne olumsuz verecekseniz verin vermeyecekseniz vermeyin.  Bir diğer konu ise Tarımsal krediler.  Türkiye’den hayvancıya verilen Faizsiz krediler var bunlarda halka eşit dağıtılmıyor, belli şahıslara veriliyor.. Bazı kişilere peş keş çekileceğine hayvancılara eşit dağıtılsa herkes yararlansa daha güzel olur ama maalesef 500-600 milyar veriliyor  bazı şahıslara köyde 100 milyar alamıyor mağduriyet yaşıyoruz.. Köyde sebze üretmeye çalışıyoruz kısıtlı su imkanı ile ürünü değerlendire bilmek için açık Pazar gitmek istiyoruz maalesef ne Girne’de ne Mağusa’da yer alamadım. Kimse üreticiyi muhatap almıyor. Hayvancılık konusun da sıkıntı var. Çocuklarımın süt ihtiyacını karşılamak için inek aldım. Veteriner Dairesi “alamazsın” dedi. Büyük baş işletmeciliğini durdurduk. Kime bildirdiniz diye sordum yok bildirmedik dediler götür ineği geri ver dediler. Hayvancılar birliğine başvurdum bugün bekle yarın bekle. İnekten sağdığım sütü başkasının adına kuruma verdim. Köylü ve çiftçiyim ben ve bir inek alamıyorum.

Mustafa Naimoğluları (Hayvan Üreticileri Birliği Başkanı): Ülkede 80-100 bin dönüm var devlet arazisi… Bunları öğretmen memur polis alıyor, vermeyin dedik. Hayvancı gidiyor alamıyor tarla… Bizim birliğimiz hayvancı ve çiftçinin tanımını yapmamız gerekir diyoruz. Destekler gerçek hayvancı ve çiftçiye verilsin… Diğer insanlar da hobi olarak yapmak isterse yapsın tabii ki. Suda da elektrik faturaları gibi üreticiye indirim yapılmalı. Belediyeler yüzde 20-30 indirim yapsın, devlet de belediyelere bunu destek olarak yansıtsın. Maliye Bakanı bize “olmaz” dedi. Hükümet su konusunda bütün topu belediyelerin üzerine attı, böyle şey olmaz. Ürün pahalı olur diyoruz, pazarlanamaz diyoruz. Su elektrik, akaryakıt fiyatları düşürülmelidir. Tarım Bakanı herkesle kavga ediyor, nasıl sorun çözülecek, çözülmez.

Hasan Sadrazam: Köyde bizim arazilerimiz var. Şirketler geldi birkaç sene önce arazi almak istedi ama yüzde 5 imar izni var orada, adamlar arazileri almadan gitti. Kayalık yerlerimiz var, arsa.. Ben vergisini ödüyorum yol açsın, se ve elektrik getirsin ben de arsa diye ödeme yapayım.   Bir arkadaşım intihar etti birkaç sene önce. Arazimi satıp borcumu ödemem lazım dedi, satamadı ve intihar etti. Emirnamelerin kalkması lazım, malımızı satabilelim. Şimdiye benim elime 1,5 trilyon geçecekti ama şimdi cebimde para yok.

Kenan Akın (Tarım eski Bakanı): Tarım ve hayvancılıkta büyük sorunlar var… Üretime en büyük darbe ithalat aracılığıyla yapıyor. Hayvansal ürünler konusunda yaptığımız üretim Kıbrıs nüfusuna bile yetmez ama ithalat rejimine hiçbir siyasi “dur” diyemedi. Zorlu Töre kardeşim bakanlığı döneminde denedi, 3 ay sonra koltuktan oldu.  Gelmiş geçmiş tüm siyasilerimizde hatalar vardır.

Tözün Tunalı (SDP Başkanı): Birken sorunlar var ve bunu yaratan gelmiş geçmiş hükümetlerdir… Her bakanlığın içerisinde dönen dolaplar var. Ülke bölünüp parçalandı koltuklarda oturulsun diye. Burada sadece ilkokul var 10 bin nüfus ama tek bir ilkokul. Olacak iş mi, eğitim yok sağlık çöktü… Bir bütçe tartışılıyor şimdi ama dövizden dolayı zaten devalüe oldu. Yüzde 25 bütçe geçmeden tükenmiş durumdadır. Bu sorunları nasıl çözecekler. Tarım sektöründe geçen yılki borçları da ödeyemeyecekler.. 50 yıldır herkes bir partiye oy verdi, gene 50 yılın çalınmasını istiyorsak yine bu partilere oy veriniz.

Zorlu Töre (UBP Milletvekili): 12 yıl önce Çamlıbel Rumlara veriliyordu. Yılmazköy, Kozanköy, Şirinevler, Alemdağ tümü Rumlara veriliyordu. Öyle bir plana iyi niyetle halkın yüzde 65’i “evet” dedi. Başpapaz, Hristofyas ve Papadopulos “ evet” deseydi buradaki Osmanlı kahvesinde şimdi oturuyor olamayacaktık. O nedenle önümüzde çıkan plana dikkat edeceğiz. Birçok problem var, görüyoruz üzülüyoruz ama dikkatli olalım.

Fazilet Özdenefe  (CTP Milletvekili): Polisin buradan kaldırılması konusuyla ilgili anladığım kadarıyla polisin kendi içerisinde yapmayı öngördüğü bir düzenleme gibi. Sayın Başbakan’dan gerekçelerini elbet öğreniriz.. Devriye yapılır hallederiz diyerek Vadili köyünde yapıldı geçmişte ama sıkıntı büyüdü. Bunu biliyoruz, böyle bir düzenlemenin söz konusu olmaması gerekir diye düşünüyorum. Su konusuna gelince… Personel çok fazlaysa, gerekli alt yapı zamanında yapılamıyorsa o zaman su fiyatı da 6 sınırına dayanabiliyor. Bugün Dikmen’de ayni su 4 TL’ye satılıyor. Belediyelerimizde kendi özeleştirilerini yapmaları gerekir. Emirnameler konusuna gelince… Bu iş artık oyuncağa döndü maalesef. Ülke fiziki plan hazır, hükümet elini hızlandıracak ve imar planı çıkacak.
 
Zeki Çeler (TDP Milletvekili): Bu ülkede doğru dürüst bir idare istiyorsak ve radikal adımlar ile daha ciddi bir devlet yönetimi istiyorsa, kimleri meclise gönderdiğimizi kendi kendimize de sormamız gerekiyor. Sadece seçtiklerimizi eleştirerek bir şeyi düzelteceğimizi sanıyorsak yanılırız. O meclis kürsüsünde istediğimiz kadar konuşalım karşımızda bizleri dinleyenlerin bir vizyonu yoksa, ki şuandaki yönetimin yoktur o zaman da bir adım atamayız.

Güncelleme Tarihi: 17 Aralık 2016, 09:40
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473