banner564

Ortak vizyon yok

Özersay “Üçlü görüşme haberi ne şaşırtıcı, ne de heyecan vericidir” dedi

Ortak vizyon yok
banner598

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, üçlü görüşmeyle ilgili haberin ne şaşırtıcı ne de heyecan verici olmadığını ifade etti. Özersay, “Eğer Kıbrıs meselesinin 51 yıldır başarısızlığa uğrayan müzakerelerindeki asıl sorunun ne olduğuna gözlerimizi kapamaya devam edersek, Kasım ayında yapılacak üçlü görüşme de diğerlerinden pek farklı olmayacak, dostlar alış verişte görecek” değerlendirmesinde bulundu.
Özersay, Berlin’de Kasım ayında yapılması planlanan üçlü görüşmeyle ilgili olarak yazılı açıklama yaptı. 
“Üçlü görüşmenin Kasım ayında yapılacağı, ne şaşırtıcı ne de heyecan verici bir haberdir. ‘Ucu açık olmasın’ ve ‘siyasi eşitlik’ kabul edilsin, “’bu defa başarılı olsun’  gibi artık ezberlenmiş cümleleri ve temennileri tekrar etmeyi bir kenara bırakalım ve parmağımızın arkasına saklanmadan sorunun ne olduğunu açık açık konuşalım” diyen Özersay, taraflar arasında ‘ortak vizyon’ bulunmadığını, Genel Sekreter’in de bunun olmadığını gördüğü için 2017’den bu yana sürece yeniden angaje olmak istemediğini, geri durduğunu ifade etti.
“Referans şartları belgesi de zaten bu ortak vizyon eksikliği nedeniyle oluşturulamadı. Federal ortaklık denilen şey yönetimi de zenginliği de ‘paylaşmayı’ gerektirir ama Rum tarafı paylaşmaya hazır değil, istekli değil. Bu çok açık ve nettir.” ifadesini kullanan Özersay, “Siz çözüm olmadan da AB üyesi olsanız, çözüm olmasa da Kıbrıs’ın tek yasal hükümeti kabul ediliyor olsanız, çözüm olmasa da doğal gazı tek başınıza çıkarmanıza imkân veriliyor olsa Rumlarla yönetimi ve zenginliği paylaşır mıydınız?” sorusunu yöneltti.

Yeni denilen kâğıt aslında var olanların tekrarı
Özersay açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Şartlar böyleyken Rum tarafıyla hangi federasyonu, nasıl kuracağız? Federasyon kötü bir yönetim şekli değildir, ancak Kıbrıs’ta federasyonun şartları mevcut olmadığı için artık bunu görmek ve birbirimizi kandırmaktan vazgeçmek zorundayız. Evet, iki taraf da elli yıldır ‘iki-toplumlu, iki-kesimli federasyon’ diyor ama bundan aynı şeyi anlamıyor. Şimdi Kasım’daki üçlü görüşme öncesinde, sırasında veya ertesinde referans şartları belgesi hazırlanmaya çalışılacak. Peki bu belgede neyin olması hedefleniyor?

-Geçmişteki uzlaşılar
-2014 ortak açıklama belgesi
-Guterres kağıdı

Dikkatlice bakılırsa her üç belge ve içerikleri konusunda tarafların aynı cümleleri okuyup bazı noktalarda tamamen farklı şeyler anladıklarını, bu belgeleri farklı yorumladıklarını görürüz. Şimdi sırf bir üçlü görüşme olabilsin diye ya da beşli toplantı yapılabilsin diye yahut müzakere süreci yeniden başlayabilsin diye bu üç kağıdın adını alt alta yazdığınızda yeni bir kağıt oluşmuş olacak ve buna da referans şartları adını vereceğiz. Farklı şeyleri anladığımız bu üç kağıdın adını alt alta yazınca anlamlarıyla ilgili olarak anlaşmış mı olacağız yoksa bir nevi yeni bir ‘üç kağıt’la mı karşı karşıya kalacağız? Bir arada yazıldıklarında ortaya yeni ve çözümü sağlayacak yeni bir kağıt mı çıkmış olacak? Nesi yeni? Yoksa Rum tarafının referans şartları belgesinde gerçek bir takvimi kabul edeceğine mi inanıyorsunuz? Bir an için takvimi kabul ettiğini varsayalım, çözümden aynı şeyi anlamazken, ortak bir vizyona sahip değilken takvim olsa ve müzakerenin ucu kapalı olsa ne fark edecek? Yoksa bunu yaparak Rum tarafının bu türden paylaşmaya dayalı bir çözümü istemediğini mi ispat etmiş olacağız? Yapmayın Allah aşkına, 2004 referandumu başta olmak üzere daha kaç eşikte bunu ispat edeceğiz? Haçana bir? Bunu uluslararası toplum da dahil artık bilmeyen ya da görmeyen mi var? Daha önce farklı liderlerle defalarca üçlü görüşmeler oldu.”

Kısır süreç
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, açıklamasında, “Eğer Kıbrıs meselesinin 51 yıldır başarısızlığa uğrayan müzakerelerindeki asıl sorunun ne olduğuna gözlerimizi kapamaya devam edersek, Kasım ayında yapılacak üçlü görüşme de diğerlerinden pek farklı olmayacak, dostlar alış verişte görecek” dedi.
Özersay, taraflar ve BM’nin, ‘aynı cümleleri söylüyor ve yazıyoruz da acaba aynı şeyi anlıyor muyuz?’ sorusunu kendi kendilerine sormaması halinde bu kısır sürecin maalesef sonuçsuz şekilde devam edeceğini de kaydetti. 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473