banner564

Süreç sıkıntılı

Maliye ve muhasebe alanında önemli isimler, dövizdeki yükselişe karşı KKTC’nin ciddi önlem alamayacağını belirtiyor

Süreç sıkıntılı
banner598

Çiğdem AYDIN
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali ve yeniden seçime gidilmesi yönündeki YSK kararı sonrasında dövizin yükselişe geçmesi, Kuzey Kıbrıs’ta ciddi endişeleri de beraberinde getirdi. Diyalog’a konuşan ekonomik ve mali uzmanlar, döviz artışı sonrasında KKTC hükümetinin etkili önlem alamayacağını belirtiyor.
   Ekonomi eski bakanı Derviş Deniz “KKTC olarak bizim elimizde çok fazla enstrüman yok” derken, Maliye eski bakanı Zeren Mungan, dövizin bizim kontrolümüzün dışında yükseldiğine dikkat çekti. Vergi dairesi eski müdürlerinden murakıp Göksel saydam ise “Fırtına geliyor, hükümet hiç olmazsa ana tüketim maddeleri konusunda fiyat artışını durdurabilir” dedi.
   İşte görüşler:

Derviş Deniz: Sakin olmak gerek 
Soru: Döviz yine yükselişe geçti vatandaşlar tedirgin. Sadece borçlular değil vatandaşlar da tüketim malzemelerinde fiyatlar yükselecek diye endişeli.  KKTC’ de buna karşı acilen alınabilecek önlem var mıdır ? Varsa nelerdir?
   Deniz: Her zaman söylüyorum KKTC olarak bizim elimizde çok fazla enstrüman yok. Biz dövizin yükselişi veya düşüşü karşısında çok müdahale edemeyiz. KKTC  olarak hükumetlerin de yapabileceği fazla bir şey yoktur. Bunun dışında, esasen paranın kontrolü Türkiye’de olduğu için Türkiye’nin döviz ile ilgili mücadelesini beklemek lazım. Tabi ki insanlarda telaş olur ondan sonra da fiyatlar indirilmedi diye eleştiriler olur fakat indirilmediği konusuna katılmıyorum herkes fiyatlarını artırmadı, bir kısmı artırdı bir kısmı artırmadı. Olay eğer dövizin bu artışı ile beraber yeniden bütün TL fiyat bazında bir değişiklik olacaksa bu beklentinin olup olmayacağını piyasada iş adamlarının olaya bakışı etkileyecek. Serbest piyasa koşulları kapsamında ne yapılacaksa yapılacak. İş adamlarının tahmin ve öngörülerine paralel bir şekilde gelişmeler olacaktır. İş adamı da bana göre hemen bir fiyat artışına gideyim demeyecektir, çünkü onlar da biliyor ki, bu dövizin artışı ile beraber her şeyin pahalı oluşu ve insanların satın alma gücü zaten bir ekonomik kriz söz konusudur ve etkilenmiştir. Geçen Ağustostan bugüne çarklar çok da süratli dönmedi. Türkiye ile yapılacak protokolün imzalanmaması ve Türkiye’den para gelmemesi dolayısıyla piyasada arzda bir sıkıntı vardır bu da tabi ki bir durgunluk yaratıyor. Bir de bunun üzerine döviz artışı da söz konusu olduğu zaman ikisi arasında kalmış halkın satın alabilirliği daha da düşecek bu da otomatikman iş adamına yansıyacak. İş adamı da fırsatçılık yapmamalı bu çok mantıklı bir davranış değildir. Döviz fiyatları yükseldi diye fiyatları artırmak rasyonel bir davranış olmayacağı kanaatindeyim . En büyük sıkıntı bu dövizin artışı ile beraber girdilerde bir farklılık olduğu için TL fiyatları da artıyor bunu nedeni sadece döviz değil enflasyonist etkiler de daha da hızlanıyor. Türkiye bugün enflasyonu düşürmek için mücadele ediyor her döviz artışında enflasyonla mücadele geriye gidiyor döviz artışı duracaksa bir yerde, Türkiye’de bu seçim dolayısıyla spekülatif bir hareket vardır bu duracaksa otomatik olarak enflasyonu da körüklemesi durmuş olacaktır. Bana göre biraz beklemek lazım sakin davranmak gerekiyor. Bu aşamada gerek tüketicinin gerekse iş adamının sakin davranması gerekiyor ama her şey bitti şeklinde bir davranış ortaya çıkarsa piyasalarda panik başlar fiyatlar havaya uçar tüketici satın alamaz o zaman döner iş adamı kaybeder ve kısır döngü içinde çıkmaza girer. Sakin davranıp beklemek lazım. 
Soru:  TC yeni bir seçim ortamına girdiğine göre KKTC ile ekonomik protokolün imzalayabileceğini düşünüyor musunuz?
Deniz: Bence bu konuyu etkilemeyecek. Farklı bir konudur sebeplerini bilmiyorum. Çeşitli spekülasyonlar çıkıyor herkes bir şey söylüyor ama yetkililerin açıklamaları Mayıs ayı sonuna kadar  imzalanacağı yönünde. Bayramdan önce imzalanırsa güzel olur. Türkiye’de olacak olan bir yerel seçim protokolü etkilemez diye düşünüyorum. 

Zeren Mungan: Akaryakıt ve Enerji fiyatları dengede tutulmalı
   Hükümet bir dönem bir takım önlemler aldı dövizin yükselişi karşısında, yine bir takım çalışmalar yapılıyor diye biliyorum. Ancak KKTC olarak yükselen döviz karşısında yapabileceklerimiz kısıtlı. Döviz, bizim kontrolümüzün dışında yükseliyor. Türkiye, Türk Lirası basma yetkisini elinde tutan bir ülke. Onu ayarlayarak kendini belli ölçüde bu yükselmeler karşısında koruyabilir. Bizim KKTC olarak öyle bir aracımız da yok. Yapılabilecekler dediğim gibi sınırlı. Bir de imkânlar meselesi var. Hükümetin kaynaklarının da sınırlı olması nedeniyle piyasayı rahatlatıcı tedbirler alınması yönünde sorunlar var. En önemlisi döviz yükselmesi akaryakıt ve enerji fiyatları üzerinde ciddi etkiler yaratıyor. Devletin imkânları çerçevesinde ve bütçe elverdiği ölçüde dövizin enerji fiyatları üzerindeki etkisi halka yansıtılmamalı. En azından akaryakıt ve enerji fiyatlarının artışını engellemeliyiz. Güney Kıbrıs’tan ülkemize bir hareketlilik var. Bu da neyi getiriyor, biliyor musunuz? Olumsuz her hareketin olumlu çıkışı vardır. Güney Kıbrıs’tan ülkemize geçişler, döviz yükseldiğinde KKTC’nin olumlu çıkışıdır işte. Akaryakıtlarını bizden alıyorlar, bizden alışveriş yapıp, bizden yiyip içiyorlar. Bunu kendi lehimizde tutmayı başarabilmeliyiz. Bu durum zamanla iki toplumun da kaynaşmasına neden olacak ve iki tarafın bir birini dinlemesi yönünden de bir avantaj oluşturacağına inanıyorum. 
   Ekonomik protokolle ilgili süreç bildiğim kadarıyla yürüyor. Süreç sonuçlanmış değil ama oldukça mesafe kat edildi. O süreç mayıs ayında yönetilir diye umut ediyorum. Net bir şey söyleyemeyiz ama ben çıkış yolu bulunabilir diye düşünüyorum. Bizim yapmamız gereken reformlara yönelik çalışmaları hızlandırmaktır.

Göksel Saydam: Bazı önlemler alınabilir
   İlk önce bu fırtına geliyor. Tabi bu fırtına bazı şeylerde gündelik yapılan ithalatlarda veyahut mallarda fiyat artar. Çünkü getiren tüccar veya ithalatçı ikinci partiyi getirebilmek için kendini korumak maksadıyla dövizdeki artış kadar fiyatlarına hatta biraz daha fazla artış yapacak. Şimdi hükumet benzeri olayı 3-4 ay önce bir döviz fırtınası daha yaşadı ve bazı önlemler almıştı. Neydi bu önlemler KDV’leri indirmişti belli bir süre yasa gücünde kararname ile ve 90 gün bittikten sonra yeniden normale geldi.  Bu hükumetin yaptığı girişimdi ama yanlış anlaşılmasın iki tarafı da kirlidir bu değneğin bir tanesi ben KDV’yi veya Gümrüklerdeki stopajları indirirsem bütçem zayıflayacak onun için zaten bütçem zayıftır ve açıktır dolayısıyla ben memurumu nasıl ödeyeceğim sorusu gelecek gündeme. O nedenle bir yandan indirsem vergi kaybım olacak endişesi vardır. Hükümet oturacak temel gıda maddelerini yani zaruri yaşamsal maddeleri yani havyardan bahsetmiyorum, ekmek, süt, pirinç, makarana, temizlik malzemeleri gibi zaruri olan ürünlerde şimdiden tedbir alacak. Bazı maddeleri gidip geçen defa kendi adamlarıyla oturup ülkede serbest ekonomi var kendi kendini dengeler felsefesinden vazgeçecek. 1977\ 1980 yıllarında uyguladığımız bir yasa var mal ve hizmetler denetim yasası var. Bu yasayı kullansınlar. Bu yasa hükumete yetki verir temel gıda maddelerinde, temel hizmetlerinde fiyat sabitlemesi yapsın. Bankalara da bu uzun vadede tesir edecek, herkes yaşamını sürdürebilmek için harcama yapacak kalırsa taksit ödeyecek veya kira ödeyecek. Eğer bu taksit ve kira TL veya döviz cinsinden de olsa kazanamayan vatandaş ödemeyecek ve bu bankaları da sıkıntıya sokacak. Hükumet yarın değil, bugünden kriz masası oluşturması gerekir. Hemen başlasınlar durumun kötüleşmesi halinde derhal uygulamaya konulsun. Ama bizde geçmişte de bugün de bekleriz gelsin taş kafamıza vursun da hareket edelim uzmanlar hemen toplanmalıdır. 
Soru:  TC yeni bir seçim ortamına girdiğine göre KKTC ile ekonomik protokolün imzalayabileceğini düşünüyor musunuz?
Saydam: Bana göre hiç ilgisi olmaması lazımdır. Biri iki devlet arasındadır biri iç meselesidir. Birbiri ile bağlantısı yoktur. Geçen gün Başbakanın Sanayi Odasındaki konuşmasını dinlediğimde orada diyor ki, 118 milyon da 2018 yılının Aralık ayına kadar bize verilmesi lazımdı o da verilmedi. Yani Türkiye 118 milyon TL’si kalmadı mı? Suriyeli göçmenlere milyon milyon veriyor her ay. Bu işte başka bir önemli konu vardır  konuşulduğu kadar basit değildir. Türkiye 3 milyon Suriyeli besler, 118 milyon TL’yi KKTC’ye mi veremez? Ben buna inanamıyorum. Bu böyle değildir. Bana göre sebep protokolde bazı ideolojik sebepler var. İmzalanmamasının nedeni budur. 
 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474