banner564

Önlem şart

Kıbrıs’ın eski siyasilerine göre; ülkemizde hem iç sorunlar artıyor, hem de ekonomi kötüye gidiyor

Önlem şart
banner598

 Çiğdem AYDIN 

   Kuzey Kıbrıs siyasetinde iz bırakan isimler; gerek iç sorunlar, gerekse ekonomide yaşananlar karşısında gerekli siyasi iradenin gösterilmediğini düşünüyor. Eski Başbakanlardan Hakkı Atun, KKTC’nin 2 önemli sorunundan birinin Kıbrıs sorunu olduğunu ve federasyonun öldüğünü belirtirken, siyasilerin sorunlar karşısında duyarlı olmadığına dikkat çekiyor.
Eski Dışişleri bakanlarından Kutlay Erk, ekonomideki durumu Türk lirasının istikrarsızlığına bağlarken; emekli milletvekili Ergün Vehbi ülkede birçok sorun varken, siyasilerin sadece seçim düşündüğünü söyledi. Eski milletvekillerinden Mehmet Çağlar da “KKTC’deki sorunların büyük bir çoğunluğu eğitim ve kültürel yapı karmaşasından kaynaklanıyor” dedi.

Ne dediler?.. Ne dediler?..

Soru: KKTC’nin belli başlı iç sorunları nedir? Bunlar neden çözülemiyor?

Hakkı Atun: KKTC’nin önündeki en önemli konu siyasi olarak önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Orada bir bütünlük sağlanamadı. İki kanata ayrılmıştır; biri ‘federasyonda bir çözüm yolu yoktur’ derken, diğer taraf da ‘federasyon ölmüştür’ diyor. Ben de aynı fikirdeyim. Federasyon bir çözüm yolu olmaktan çıkmıştır. Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın tavrı bu yöndedir. Bana göre, Sn. Akıncı’nın öngördüğü mülkiyet konusu içinden çıkılamaz bir hale sokmaktadır. Otorite, denetim eksikliği, idari yasal konularda ciddi sıkıntılar yaşandığını görüyorum. Trafikten, kamu yönetiminden, sağlıktan çevreye hükümet her şeyden habersizdir. En büyük sorun budur. 
Ergün Vehbi: KKTC’nin en büyük sorunu tanınmamış olmasıdır. Ekonomisini motive edemiyor, üretimini düzgün yapamıyor. İhracatımız düzgün değildir. Hatta zaman zaman Türkiye dahi ürünlerimizi alırken sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu konunun üzerinde ciddi olarak çalışmak lazımdır. Ürün fazlalarımızı Türkiye’ye göndermemiz gerekiyor. Görüyorum ki, bizim siyasiler Türkiye’den korkak veya çekingen bir tavır izliyor oysa tavır yanlıştır. 
Kutlay Erk: Kıbrıs sorununun devamının dışındaki en belirgin sorun ekonomik durumdur. Mal ve hizmet üretimi için ekonomik iklim uygun olmuyor. Bunun da ana etkeni TL'nin istikrarsızlığı ve Türkiye'nin Kıbrıs Türk ekonomisinin kendine yeter duruma gelmesine dair taşıdığı endişedir. Kıbrıslı Türkler, hangi ekonomik faaliyette başarılı oluyorsa, hemen Türkiye'den harmanlanmış sermayeyi Kuzey Kıbrıs’a gönderiyor. KKTC hükümetlerine de baskı ile gelen sermayeye yerli sermaye ile haksız rekabet sağlayacak koşulları yaratıyor. 
KKTC'nin diğer bir önemli sorunu da iç güvenlik meselesidir. Onun da kaynağı muhaceret kurallarında KKTC hükümetlerinin Türkiye karşısında karşılaştıkları olumsuz tavırdır. Türkiye kendi yurttaşlarına uygulanacak muhaceret kural ve denetimlerini reddediyor ve KKTC makamlarına aslında yapması gerekenler konusunda engelleyici tavır ve baskı uyguluyor.  
Mehmet Çağlar: KKTC’nin sorunlarının büyük bir çoğunluğu eğitim ve kültürel yapı karmaşasından kaynaklanıyor. Plânsızlık, tüketim toplumu olmak ve egemenlik konularından tutun da kaynak yaratmaya kadar sırtını tamamen Türkiye’ye dayamak sorunların nedenidir. Elbette ki Türkiye, KKTC için çok önemlidir ancak ülkenin kendi kültürel dokusuna ve coğrafi özelliklerine uygun politikalar üretmesi lazımdır. 
İkinci en önemli iç sorun olarak insana doğrudan dokunan ve biri insan yetiştirme sistemi olarak eğitim ve diğeri de sağlıklı yaşam ve sağlıklı insan bağlamında sağlık sistemlerindeki çöküşü söyleyebiliriz. Üçüncü olarak da KKTC’nin çok kültürlü bir ülke haline gelmesi ancak bu yönde insan yetiştirme politikalarının olmayışıdır. 

İradeyle sorunlar çözülür
Soru:  Bu sorunların mevcut sistem ve partilerle çözülebileceğine inanıyor musunuz?
Hakkı Atun: Partiler bugünkü yaklaşımlarından uzaklaşmalıdır. Özellikle parti başkanlarından rasyonel ve mantıklı bir idare bekliyorum. Mecliste de ne yazık ki bu iradeyi göremiyorum. Mevcut partiler hala eski popülist yaklaşımlarına devam ediyor. Özellikle UBP eski geleneğinden hiç vazgeçmiyor. Fakat görüyoruz ki, bir imar planına dahi onay veremediler. Mevcut anlayış budur. Kamunun çıkarı hala düşünülmemektedir. Bu somut bir örnektir. 
Ergün Vehbi: Eğer ciddiyetle hareket edilirse sorunlar çözülür. Partilerin bir araya gelmesi lazım… Ülkede birçok sorun varken, bu siyasi partiler sadece seçim düşünüyor. Ekonomik tedbirler ve ekonomik kalkınma için kafa yoran yok. Yapıyı değiştirmek gerekiyor, bu haliyle KKTC bir anlam ifade etmez. Bu sistem veya siyasi partilerle sorunların çözüleceğine pek inancım kalmadı. 
Kutlay Erk: Bu sorunlar aslında çözümsüz değildir, sadece iradeyi ve mevcut yerel kaynakları (insan ve mali) kullanacak siyasi parti ve ekipler gerek. Sol siyaset ise Türkiye'ye karşı onurlu durmayı inat ve ısrarla (muhalefette ve hükümette) sürdürmelidir. 
Mehmet Çağlar: Yarım asırda yavaş yavaş büyüyüp günümüze gelen sorunların çözülebilmesi bizlerin toplum olarak daha farklı bir psikolojiye kavuşmamızla mümkün olabilir. Yani bize yeni partiler değil, yeni bir psikoloji lazım. Kuzeyde var olan yönetimin ayrı bir ülke yönetimi olduğunun unutulmaması çok önemlidir.
Soru: Ne önerirsiniz? Bu ülkeye nasıl bir yönetim anlayışı gelmeli?
Hakkı Atun: “Ülkeyi artık devletin çıkarlarını halkın menfaatlerini düşünerek idare etmek lazım. Siyaset bu ülkede en iyi şekilde nasıl olması gerektiğine dair eğitimler verilmelidir. Siyasi bir karar ve irade ile sorunların üzerine gitmek lazım. Ve bir an önce iyi yönetme hedefini ortaya koymalıdırlar. Başkanlık sistemi olmalıdır. Önümüzdeki üç yıl içinde uygulamaya koymak lazımdır. Daha istikrarlı bir yönetim şeklini getireceği kanaatindeyim.
Ergün Vehbi: Bu memleketin sistemi değil aslında kötü olan Parlamenter sistem vardır ama seçim yasasında değişiklik yapmak lazım. Seçim yasası vekillere bir takım haklar verdiği için etkili bir siyaset yapılamıyor. Bana göre seçim sistemi düzenlenerek bazı şeyler değiştirilebilir. Yetkiler sınırlandırılmalı ve belirginleştirmeli.
Kutlay Erk: Kıbrıslı Türklerin özne olduğu kavram ve stratejisi yerleşmelidir. Sağ siyaset dahi bunu yapabilmelidir. Bu tavır Türkiye'yi ret ve inkâr eden bir tavır değildir; dahası, Türkiye'nin ihtiyaçları olan askeri güvenliğe, hidrokarbon projesine ve AB üyeliğine uluslararası hukuk bağlamında zemin yaratacak ve sonuç üretecek bir tavırdır. 
Mehmet Çağlar: Kıbrıslı Türkler 20. yüzyılı hep mücadele içerisinde geçirmiş, gerek İngiliz’e gerekse de Rum’a karşı var olma mücadelesi vererek toplumsal, kültürel ve sosyal kimliğini en zor şartlarda dahi yaşamları pahasına korumuştur. İşte bugün de farklı düzlemlerde, farklı boyutlarda ve farklı alan ve açılarda bir varlığını koruma ve ileriye taşıma mücadelesi verilmelidir. Bu da her alanda üretmekle olur.  

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473