banner564

Tarihi değiştirdi

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş ile 12 yıl birlikte çalışan Ergün Olgun, “O Atatürk’ten sonra Türklüğün yetiştirdiği en büyük liderdir” dedi

Tarihi değiştirdi
banner598

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a en yakın isimlerden biri olan Ergün Olgun,  “O”nu Kıbrıs’ın ve Doğu Akdeniz’in siyasi coğrafyasını değiştirmiş, Atatürk’ten sonra Türklüğün yetiştirdiği en büyük lider gördüğünü ifade etti.
1959’da bisikletiyle Lefkoşa sokaklarında dolaşarak propaganda yaptığı sırada tanıdığı ve çok etkilendiği Denktaş’ın yanında 12 yıl çalışan Ergün Olgun, Kıbrıs Türkü’nün bugün savunduğu bütün tezlerin mimarı olan Denktaş’ın KKTC’yi kurarak Kıbrıs Türkü’ne bir seçenek yarattığı görüşünde.
Olgun, Denktaş’ın güçlü olan sosyal yönünün hayatındaki payının hak ettiği oranda olmadığını düşünse de toplumsal olarak gelinen noktada gösterdiği gayret olmasa Kıbrıs Türkü’nün bugün bulunduğu noktaya gelmesinin imkânsız olduğuna inanıyor.
Bugün toplumun tamamının içinde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın ilkelerini taşıdığına inanan Olgun, Kıbrıslı Türkler için ayrı bir coğrafya zemini oluşturan Denktaş’ın, Kıbrıs Türkü için elde ettiklerinin yanında, Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığının temelini de oluşturduğunu belirtti.

Onunla 1959’da çarpıcı bir şekilde tanıştım
Ergün Olgun, Rauf Denktaş’ı ilk kez 1959’da, Kıbrıslı Türklerin eski polis binasının önünde gerçekleştirdiği büyük gösteride çarpıcı bir şekilde tanıdığını söyledi.
O günlerde bir lise öğrencisi olan Olgun, eylem sırasında bir Kıbrıslı Türk kadının askeri cip tarafından basılması sonrasında daha fazla ölüm yaşanmasın diye eylemi dağıtırken dikkatini çeken Denktaş’a on dakika sonra mahalle aralarında, bisikletle dolaşarak “Şu an için dağılıyoruz ama mücadele bitmedi, devam ediyor. Başka eylemler de olacak. Sizi orada bekliyorum” çağrısı yaparken rastladığını kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı’nda 12 yıl birlikte çalıştık
Olgun, Rauf Denktaş ile yollarının 1968’te, Kıbrıs Türk Geçici Yönetimi döneminde idari memur olarak Türk Cemaat Meclisi binasında çalıştığı sırada kesiştiğini ancak birlikte çalışmaya, BM Kalkınma Programı (UNDP) Kıbrıs temsilcisi olarak hazırladığı raporları beğenip, yabancı elçilerle gerçekleştirdiği bazı görüşmelere davet ettiği 1990’lı yıllarda başladıklarını belirtti.
Ergün Olgun, 2005 yılına kadar, tam 12 yıl yanında çalıştığı Denktaş’ın seçimlere girmeme kararı üzerine onunla birlikte Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldığını kaydetti.  Olgun, “Rauf Bey kendi ofisini kurdu. Ben de aile şirketime döndüm ama temasımız devam etti. Resmi bir görevim olmasa da” dedi.
Ergün Olgun, tahsil için gittiği İngiltere’de çok iyi İngilizce öğrenen Denktaş’ın adaya hem inançları, hem hukuk eğitimi, hem de lisan açısından oldukça donanımlı geldiğini vurguladı.

Atatürk’ten sonra en büyük lider
Rauf Denktaş’ın, Atatürk’ten sonra Türklüğün yetiştirdiği en büyük ve en öngörülü lider olarak kabul eden Olgun, Denktaş’ın karşı tarafın bağnazlığı karşısında 2 egemenlik, 2 devlet bazında bir anlaşma istemesinin de bugün çok daha iyi anlaşılabilir olduğunu düşünüyor.
“Bugün bölgede devam eden paylaşım kavgası içerisinde hak sahibi olmak için devlet olmak lazımdı ve KKTC’nin kurulması bu açıdan çok önemliydi. Ve Rauf Bey bunu yaptı. Sadece TMT’yi kurulup, Kıbrıs Türkü’nün fizik korumasını gerçekleştirmekle kalmadı, Kıbrıs Türkü’nün siyasi geleceği için mihenk taşlarını yerine koymak açısından da son derece başarılı oldu”
Olgun, Rauf Denktaş’ın müzakere tekniği ve Kıbrıs konusundaki kuvvetli argümanlarıyla Türkiye’ye de ışık tuttuğunu kaydetti.

Ağlayarak çıkmış
Rauf Denktaş’ın en zor anının, BM’nin 1964’te, 186 Sayılı kararı alması olduğunu kaydeden Olgun, Güvenlik Konseyi’nde Rumların tek başına adanın tamamını temsil etme hakkı olmadığını vurguladığı tarihe geçen bir konuşma yaptığı ancak söz konusu kararın alınmasını engelleyemediği toplantıdan çıkarken ağladığını belirtti.
Olgun, “Ben yoktum ama anlattılar. Toplantıdan ağlayarak çıkmış ve Kıbrıs meselesi kaybedildi demiş. En üzgün anlarından birini yaşamış diye biliyoruz” dedi.
Denktaş için bir diğer önemli acı olayın ise oğlunun trafik kazasında ölmesi olduğunu kaydeden Olgun, yıllarca sürdürdüğü Kıbrıs davasını ‘artık devam etmeyeceğim’ diyerek, Bürgenstock’a gitmeme kararının da onun bir diğer acı olayı olduğunu düşünüyor.
Olgun, tarihi değiştiren 1974 Barış Harekâtı ve KKTC’nin ilanının ise Denktaş’ın en mutlu anları olduğunu belirtti.

Görev bırakma kararı
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın yeniden aday olmama kararı almasını ise Annan Planı sürecinde yaşananlara bağlayan Olgun, Kıbrıs Türkü’nün geleceğini güvence altına alacak noktaya gelmediğine inandığı planda bazı iyileştirmeler yapılmasına rağmen, müzakerelerin, garantörlerin de katılacağı bir sonraki aşamaya geçmesine karşı çıkan Denktaş’ın Bürgenstock’a gitmediğini belirtti.

Kıbrıs tutkusu son nefesine kadar devam etti
Olgun, sözlerini “Başka bir şey konuşulmazdı. Önceliği buydu. Kafası hep buna takılıydı. Ailesi için zor bir durumdu ama Kıbrıs Türkü olarak şanslıyız ki böyle bir tutkusu vardı. Bu tutku ölene kadar da devam etti. Ölmeden önce de son söylediği sözler yine Rumların, Kıbrıslı Türklere yönelik talepleriyle ilgiliydi” sözleriyle tamamladı.
Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş ile 12 yıl birlikte çalışan Ergün Olgun, “O Atatürk’ten sonra Türklüğün yetiştirdiği en büyük liderdir” dedi
Tarihi değiştirdi

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a en yakın isimlerden biri olan Ergün Olgun,  “O”nu Kıbrıs’ın ve Doğu Akdeniz’in siyasi coğrafyasını değiştirmiş, Atatürk’ten sonra Türklüğün yetiştirdiği en büyük lider gördüğünü ifade etti.
1959’da bisikletiyle Lefkoşa sokaklarında dolaşarak propaganda yaptığı sırada tanıdığı ve çok etkilendiği Denktaş’ın yanında 12 yıl çalışan Ergün Olgun, Kıbrıs Türkü’nün bugün savunduğu bütün tezlerin mimarı olan Denktaş’ın KKTC’yi kurarak Kıbrıs Türkü’ne bir seçenek yarattığı görüşünde.
Olgun, Denktaş’ın güçlü olan sosyal yönünün hayatındaki payının hak ettiği oranda olmadığını düşünse de toplumsal olarak gelinen noktada gösterdiği gayret olmasa Kıbrıs Türkü’nün bugün bulunduğu noktaya gelmesinin imkânsız olduğuna inanıyor.
Bugün toplumun tamamının içinde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın ilkelerini taşıdığına inanan Olgun, Kıbrıslı Türkler için ayrı bir coğrafya zemini oluşturan Denktaş’ın, Kıbrıs Türkü için elde ettiklerinin yanında, Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığının temelini de oluşturduğunu belirtti.

Onunla 1959’da çarpıcı bir şekilde tanıştım
Ergün Olgun, Rauf Denktaş’ı ilk kez 1959’da, Kıbrıslı Türklerin eski polis binasının önünde gerçekleştirdiği büyük gösteride çarpıcı bir şekilde tanıdığını söyledi.
O günlerde bir lise öğrencisi olan Olgun, eylem sırasında bir Kıbrıslı Türk kadının askeri cip tarafından basılması sonrasında daha fazla ölüm yaşanmasın diye eylemi dağıtırken dikkatini çeken Denktaş’a on dakika sonra mahalle aralarında, bisikletle dolaşarak “Şu an için dağılıyoruz ama mücadele bitmedi, devam ediyor. Başka eylemler de olacak. Sizi orada bekliyorum” çağrısı yaparken rastladığını kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı’nda 12 yıl birlikte çalıştık
Olgun, Rauf Denktaş ile yollarının 1968’te, Kıbrıs Türk Geçici Yönetimi döneminde idari memur olarak Türk Cemaat Meclisi binasında çalıştığı sırada kesiştiğini ancak birlikte çalışmaya, BM Kalkınma Programı (UNDP) Kıbrıs temsilcisi olarak hazırladığı raporları beğenip, yabancı elçilerle gerçekleştirdiği bazı görüşmelere davet ettiği 1990’lı yıllarda başladıklarını belirtti.
Ergün Olgun, 2005 yılına kadar, tam 12 yıl yanında çalıştığı Denktaş’ın seçimlere girmeme kararı üzerine onunla birlikte Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldığını kaydetti.  Olgun, “Rauf Bey kendi ofisini kurdu. Ben de aile şirketime döndüm ama temasımız devam etti. Resmi bir görevim olmasa da” dedi.
Ergün Olgun, tahsil için gittiği İngiltere’de çok iyi İngilizce öğrenen Denktaş’ın adaya hem inançları, hem hukuk eğitimi, hem de lisan açısından oldukça donanımlı geldiğini vurguladı.

Atatürk’ten sonra en büyük lider
Rauf Denktaş’ın, Atatürk’ten sonra Türklüğün yetiştirdiği en büyük ve en öngörülü lider olarak kabul eden Olgun, Denktaş’ın karşı tarafın bağnazlığı karşısında 2 egemenlik, 2 devlet bazında bir anlaşma istemesinin de bugün çok daha iyi anlaşılabilir olduğunu düşünüyor.
“Bugün bölgede devam eden paylaşım kavgası içerisinde hak sahibi olmak için devlet olmak lazımdı ve KKTC’nin kurulması bu açıdan çok önemliydi. Ve Rauf Bey bunu yaptı. Sadece TMT’yi kurulup, Kıbrıs Türkü’nün fizik korumasını gerçekleştirmekle kalmadı, Kıbrıs Türkü’nün siyasi geleceği için mihenk taşlarını yerine koymak açısından da son derece başarılı oldu”
Olgun, Rauf Denktaş’ın müzakere tekniği ve Kıbrıs konusundaki kuvvetli argümanlarıyla Türkiye’ye de ışık tuttuğunu kaydetti.

Ağlayarak çıkmış
Rauf Denktaş’ın en zor anının, BM’nin 1964’te, 186 Sayılı kararı alması olduğunu kaydeden Olgun, Güvenlik Konseyi’nde Rumların tek başına adanın tamamını temsil etme hakkı olmadığını vurguladığı tarihe geçen bir konuşma yaptığı ancak söz konusu kararın alınmasını engelleyemediği toplantıdan çıkarken ağladığını belirtti.
Olgun, “Ben yoktum ama anlattılar. Toplantıdan ağlayarak çıkmış ve Kıbrıs meselesi kaybedildi demiş. En üzgün anlarından birini yaşamış diye biliyoruz” dedi.
Denktaş için bir diğer önemli acı olayın ise oğlunun trafik kazasında ölmesi olduğunu kaydeden Olgun, yıllarca sürdürdüğü Kıbrıs davasını ‘artık devam etmeyeceğim’ diyerek, Bürgenstock’a gitmeme kararının da onun bir diğer acı olayı olduğunu düşünüyor.
Olgun, tarihi değiştiren 1974 Barış Harekâtı ve KKTC’nin ilanının ise Denktaş’ın en mutlu anları olduğunu belirtti.

Görev bırakma kararı
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın yeniden aday olmama kararı almasını ise Annan Planı sürecinde yaşananlara bağlayan Olgun, Kıbrıs Türkü’nün geleceğini güvence altına alacak noktaya gelmediğine inandığı planda bazı iyileştirmeler yapılmasına rağmen, müzakerelerin, garantörlerin de katılacağı bir sonraki aşamaya geçmesine karşı çıkan Denktaş’ın Bürgenstock’a gitmediğini belirtti.

Kıbrıs tutkusu son nefesine kadar devam etti
Olgun, sözlerini “Başka bir şey konuşulmazdı. Önceliği buydu. Kafası hep buna takılıydı. Ailesi için zor bir durumdu ama Kıbrıs Türkü olarak şanslıyız ki böyle bir tutkusu vardı. Bu tutku ölene kadar da devam etti. Ölmeden önce de son söylediği sözler yine Rumların, Kıbrıslı Türklere yönelik talepleriyle ilgiliydi” sözleriyle tamamladı.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474