banner564

Müfredat yenilenmeli

Girne’deki panelde konuşan Büyükelçi Başçeri, KKTC’deki tarih öğretiminde yaratılan boşluğun gençleri manevi ve milli değerlerden uzaklaştırdığını savundu

Müfredat yenilenmeli
banner598

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, TC Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun ortaklaşa düzenlediği “Kıbrıs Türk Tarihi ve Öğretimi” konulu panel Girne Üniversitesi’nde yapıldı.
Panele, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı Atilla Karaca, Girne Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel’in yanı sıra üniversite rektörleri ve davetliler katıldı.
Panel, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı ardından müzik dinletisi sunuldu. Daha sonra açılış konuşmalarına geçildi.

Başçeri, tarih öğretiminin temellerini anlattı
Açılışta konuşan Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, tarih öğretiminde, milletin hayati aşamalarını benimseten bir anlayışın hakim olmasının sağlanması gerektiğini ve tarihin okullarda ne şekilde anlatıldığını gözden geçirmenin tam zamanı olduğunu söyledi.
Başçeri, KKTC’de tarih öğretimindeki boşluğun ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ederek, “Maalesef çeşitli saiklerle 2000’li yılların başından itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) tarih öğretiminde yaratılan boşluğun yeni nesilleri manevi ve milli değerlerden uzaklaştırdığını görüyoruz” dedi.

“Gerçekleşmesi mümkün bir hayal!”
Milli kimlik merkeze alınarak verilmeyen bir tarih eğitimi olmadığı takdirde evrensel değerlerin benimsetilemeyeceğini vurgulayan Başçeri, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Üç boyutlu gözlüklerin, hologram teknolojisinin, animasyon canlandırmalarının içine girdiği bir eğitim hayal edin. Gerçekleşmesi tam olarak mümkün bir hayal!
Kara ordusunu kuran Mete Han’la, Devlet yönetim sistemini inşa eden Nizam-ul Mülk ile, Ali Kuşçu’yla bilim sohbeti yapan Fatih Sultan Mehmet ile, İngiliz donanmasını izlerken ‘Geldikleri gibi giderler’ diyen Mustafa Kemal ile, 20 Temmuz sabahı Türk askerinin gelişini yaşlı gözlerle müjdeleyen Rauf Denktaş ile aynı odada olan çocuklar düşünün; o dönemi onlardan dinlediklerini animasyonlarında ya da üç boyutlu gözlüklerle alacakları dersleri deneyimlediklerini hayal edin. Mensup olduğu milletin, bütün hayati aşamalarını sempatik bir nazarla izleyen bireylerin millet sevgisini ve yurt aşkını daha derinden hissedecekleri kesindir.
Milli kimlik merkeze alınarak verilmeyen bir tarih eğitimi olmadığı takdirde evrensel değerler benimsetilemez. Zira milli olmayan hiçbir şey evrensel olamaz…

“Tarih öğretimindeki boşluk ortadan kaldırılmalı”
Başçeri, KKTC’deki tarih öğretimindeki boşluğun ortadan kaldırılmasında, mensup olduğu milletin, hayati aşamalarını benimseten bir anlayışın hakim olmasının sağlanması gerektiğini kaydetti.
Büyükelçi Başçeri, şöyle konuştu:
“Kıbrıs Türkü’nün bu güzel Ada üzerinde milli kimliğini korumak için vermiş olduğu mücadele hakkında uzun uzun konuşmak mümkün, ancak Esat Faik Muhtaroğlu’nun ‘Öğretmenden Hatıralar’ başlıklı kitabındaki şu satırları hatırlatmadan da geçemeyeceğim;
‘1958 öncesini düşünelim! milli marş yok, milli şiir yok, bayrak yok, Türk büyüklerinin resimleri yok, milli günleri kutlama yok, milli günlerde tatil yok! okullarda İngiliz bayrağı, duvarlarda İngiliz kral ailesinin resimleri… Kralın taç giyme günü tatil… milli günleri kutlamak, okula Türk bayrağı asmak, milli marşlar ve şiirler okumak suçların en büyüğü! milli günleri kutlamaya, okuluna Türk bayrağı asmaya kalkan öğretmenlerin bulunduğu okul idaresine ihtar gelirdi.’
Bu şartlarda dahi milli kimliğin korunması için tarih eğitiminin önemine inanmış, başta şahsen tanımaktan onur duyduğum merhum Vehbi Zeki Serter olmak üzere, tüm Kıbrıs Türk eğitimcilerini minnetle anıyorum. Hayatını kaybetmiş olanlara da rahmet diliyorum. Ancak şunu da belirtmekten de üzüntü duyuyorum; Maalesef çeşitli saiklerle 2000’li yılların başından itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tarih öğretiminde yaratılan boşluğun yeni nesilleri manevi ve milli değerlerden uzaklaştırdığını görüyoruz…”

Tatar: Kıbrıs Türkü tarihini bilmeli
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar panelde yapığı konuşmada, Kıbrıs Türkü’nün tarihini bilmek zorunda olduğunu vurguladı.
“Bu memlekette var olmak için büyük bir mücadele içindeyiz, bu mücadelede selamet için tarihi bilmek önemli” diyen Tatar, Kıbrıs Türk tarihini kayda geçmesinin ve öğrencilerin milli şuurla yetiştirilmesinin vatana ve millete verilecek en büyük hizmet olacağını vurguladı.
Osmanlı’nın, bugünkü Kıbrıslı Rumların ve Yunanlıların atası olan Ortodoksların dedelerinin, onları Venediklilerin zulmünden kurtarması için yaptıkları çağrı üzerine adaya geldiğini dile getiren Tatar, 60 bin şehit verilen bu savaşın üzerinden 20-30 yıl geçmeden Ortodoksların Osmanlı’ya başkaldırmaya başladığını söyledi.
Osmanlı yönetiminin hoşgörüsüne ve fetih sonrası yaşanan sürece işaret eden Tatar, farlı bir yol izlense Kıbrıs tamamen Türk adası olabilecekken, bugün Kıbrıslı Türklerin eşit egemenliğinin sorgulandığını söyleyen Tatar, bunu hazmetmenin zor olduğunu dile getirdi.

Tatar’dan Talat dönemine suçlama
Geçmiş dönemde tarih eğitiminde yapılan değişikliğe işaret eden Tatar, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Eğitim Bakanlığı döneminde,
‘Kıbrıs Türkü artık uygar olacak’ denilerek tarihin silinmeye çalışıldığını söyledi.
Bu çerçevede Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda yaşadığı zulmün öğretilmemesi için adımlar atıldığını anlatan Tatar, bu durumun derhal düzeltilmesi gerektiğini söyledi.
“Bunun derhal düzeltilmesi lazım” diyen Tatar, tarih eğitiminin Vehbi Zeki Serter’in hazırladığı sisteme, hatta daha da iyi noktaya getirilmesi gerektiğini anlattı.

Amcaoğlu: Bir şeyler hep eksik ve yanlış
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu da, ilk kez böyle bir panelde buluşma şansını sağlayan eğitimcilere teşekkür etti. İnsanların soylarını, ırklarını ve tarihini bilmesi ve sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Amcaoğlu, tarih bilincinin ve kimliğin oluşturulması açısından panelin çok büyük önemi olduğunun altını çizdi.
Amcaoğlu, 450 yıl önce Kıbrıs’a ayak basan Osmanlı’nın torunları ve 17’nci Türk devletinin ülkede bayrağının dalgalanmasının sebebi olarak bu panelin neden düzenlediğinin, panelin sonunda akademik anlamda paylaşılacağını söyledi.
Bir şeylerin hep eksik ve yanlış olduğunun hep konuşulduğunu ifade eden Bakan Amcaoğlu, özellikle 271 okulda 53 bin öğrenci, 21 üniversitede 85 bine yakın yükseköğrenim öğrencisi, toplamda 155 bin 500 kişiyi ilgilendiren eğitim ordusunun Kıbrıs Türk tarihi ve Kıbrıs Türk mücadele tarihiyle alakalı nelerin bilinmesi gerektiğinin panelin sonunda vücut bulacağını kaydetti.
Amcaoğlu, KKTC’nin yaşadığı izolasyonlara da parmak basılacağını kaydederek, yurt dışında eğitim gören öğrencilere Kıbrıs Türkü olduğu için yapılan mezalim ve yaşanan izolasyonların panelle birlikte açıkça ortaya konma şansı elde edileceğini belirtti.
Ülkede yaklaşık 20 yılda 250 bin yükseköğrenim öğrencisinin mezun olup, ülkelerine döndüğünde artık çantalarında Kıbrıs Türk tarihi, Kıbrıs Türk mücadele tarihiyle ilgili bir kitap olacağının altını çizen Amcaoğlu, bu öğrencilerin bir statüye sahip olduğu zaman Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük’ün adlarını ve “Megalo İdea”yı bileceğini söyledi. Amcaoğlu, bu nedenle bu panelin düzenlenmesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.
Bu ülkenin bir ferdi olarak, 3 bin 355 kilometrekarelik bu coğrafyada yaşayan tüm Kıbrıs Türkleri için bunun gerekliliğine olan inancını belirten Olgun Amcaoğlu, panele katkı koyanlara teşekkürlerini sundu.

Çetin: Kıbrıs için her türlü çalışmaya varız
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin panelde yaptığı konuşmada, kurum olarak kurucuları Büyük Önder Atatürk’ün verdiği direktifler çerçevesinde milli tarihin ve bağımsızlığın korunması ve yeni nesillere aktarılması amacıyla 90 yıldır faaliyette olduklarını belirtti.
Kıbrıs’la ilgili bilim kurullarıyla birlikte düşüncelerini paylaştıklarını ifade eden Çetin, tarih konusunun yeni baştan değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Tarihin sadece siyasal olaylar, savaşlar, afetlerin hatırlanmasıyla ilgili bir alan olmadığını vurgulayan Çetin, tarihin başlangıç noktası olduğunu, teknolojiyle uğraşılsa da dönüp başa bakılması gerektiğini kaydetti.
Tarihsiz ne diplomasi ne de siyaset yapılabileceğini dile getiren Çetin, Ahmet Cevdet Paşa’nın, “Tarih bilmeyen diplomat pusulasız kaptana benzer” sözlerini hatırlattı. Tarih Kurumu olarak ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını kaydeden Çetin, KKTC’deki kütüphanelere kitap desteğini devam ettireceklerini, Kıbrıs’ta ve Türkiye’de eğitim faaliyetlerini sürdüreceklerini belirtti. Öğretmenlerin ve gençlerin ihtiyaçları kapsamında kurslar düzenlemeyi de düşündüklerini ifade eden Çetin, “Bilim kurulu üyeleriyle beraber Kıbrıs için her türlü çalışmaya varız” dedi.

Ünal: Devletin arşivi ve tarihi…
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal da, Osmanlı devletinin geride muazzam bir arşiv bıraktığını kaydederek, bunu dünyanın en büyük arşivi olarak ifade edebileceklerini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan Osmanlı arşivi ve başta balkanlar olmak üzere birçok coğrafyadaki tarihi kayıtların etraflıca incelenmesi gerektiğini dile getiren Ünal, bunun tarihi meseleleri ortaya koymak adına temel kaynaklar olduğunu söyledi.
Uğur Ünal, Devlet Arşivleri Başkanlığı olarak Türkiye’deki yeni hükümet sistemiyle birlikte TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşkilatlarını doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlayarak, arşivcilik adına büyük bir örnek ortaya koyduğunu söyledi. Ünal, bir devletin arşivi ve tarihi hafızasının stratejik güç unsuru olduğunu vurguladı.
Ünal, Kıbrıs’ta 1845 yılındaki kayıtlardan örnek vererek, Kıbrıs Türkü’nün gerek nüfus oranı, gerekse sahip olduğu menkul ve gayrimenkuller ile adada hiçbir zaman azınlık statüsüne düşmediğini, her zaman asli unsur olduğunu vurguladı.

Hekimoğlu: Geçmişte yaşananları hatırlama
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhammet Hekimoğlu da tarihin geçmişte yaşananları hatırlamayı sağlayan ana unsur olduğunu ifade etti. Hekimoğlu, kimliğin inşasının, geçmiş, içerisinde yaşanılan an ve gelecek arasında uyum kurulmasıyla mümkün olduğunu dile getirdi. Bu üç zaman boyutunun birbirinden kopuk olması durumunda toplum hafızasında birlik olmayacağını, milli kimlik oluşamayacağını ifade eden Hekimoğlu, “Tarih, toplum olmanın ve kimlik kazanmanın zorunlu şartıdır” dedi. 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473