banner564

Turizm sektörü; yanlış kararlar, kayıp yıl

Dün Diyalog gazetesinin manşeti, "Turizm bir ay daha tatilde" başlığını taşıyordu.

Turizm sektörü; yanlış kararlar, kayıp yıl
banner598

Bu ne anlama geliyordu?
Devletin artık turizm sektörünü tamamen oyun dışı bıraktığının açıkça göstergesi anlamını taşıyordu.
Pandemi sürecinde turizmde devlet olarak gerekli hamle ve hazırlıkları yaptık mı? Özel ve sivil toplum kuruluşları özellikle Kıbrıs Türk Otelciler Birliği şahsıma göre çok iyi çalıştı. Dimağ Çağıner Başkan ve ekibi canla, başla uğraştı ama devletin en üst noktasında benzer frekansta olanlar var mıydı? Olsa idi bu başlık atılmak durumunda kalınmazdı.

Alınan Bakanlar Kurulu kararı
Allah aşkına bir turizm sevdalısı çıksın desin ki 1 Haziran’da oteller açılırken, uçuşlar ile adaya gelenlerin zamanının 1 Temmuz'a kalmasının bir izahatı olsun! Hadi sevdiğim Sn. Ünal Üstel iyi niyetine rağmen bu dinamizm karşısında çare üretemesin ama hiç mi onu doğru yönlendirecek, çevresindeki kişiler kriz yönetemiyor?
Konu Türkiye'den artık para geldi, turizm sektörü kurtuldu derseniz? Evet, 20 milyon turizm sektörünün neyine! Sadece Kasım 2017 yılından kalan ve Türkiye tarafından ödenmeyen 200 milyon TL fazla Türkiye- KKTC arasında imzalanan benim dönemin turizm müsteşarı olarak altına imza koyduğum teşvik kitapçığı anlaşması gereği operatör ve acentelerin alacağı para var.
Üzüntüm gittikçe artan bir şaşkınlığa dönüşmüş durumda.
Ne yapılmak isteniyor Allah aşkına? Batsın mı bu ülke turizmcisi otelcisi acentecisi? Gelin bunları konuşalım ve yepyeni bir vizyon ile ülke turizmine yön verelim. Olmaz ama neden mi? Çünkü iktidar olanlar her şeyi biz biliriz mantığından hareket ederek ülkenin turizm sektör temsilcilerini kucaklayan, fikir alan, birlikte siyaset geliştiren bir duruş sergilemekten uzak kalır da ondan. Turizm siyasetini yönlendirmenin birinci maddesi ülke menfaatini her türlü şahsi çıkardan uzak tutarak, bilinçli olarak sektör ile bunu turizmin geneline yaymaktan geçmektedir.
Bunu becerebilmek için turizmi doğru hissetmek, bilmek ve yönlendirmek ile alakalıdır.
Sektör sizin bilinçli olduğunuzu görürse işbirliği kurar, ortak çalışır ve inanın duruşunu bilir... Tam tersi olursa, işte o zaman kriz doğar, herkes de sudan çıkmış balığa döner.
"Otelleri 1 Haziran’da açan ama turistin şartlı gelmesine 1 Temmuz'da izin veren vizyon ile turizm."
Birçok üst düzey otel yöneticisi, otel sahibi adeta alınan bu yanlış karar karşısında ne yapacaklarını bilemez hale geldi.
Dünden beri birçok turizm sektör temsilcilerinin sosyal medyada yaptıkları açıklamaları duyuyorum, okuyorum, görüyorum.
Herkes feryat, figan çare arıyor ama bu yolun sonu çıkmaz sokak. Kıbrıs Türk Seyahat Acenteleri Birliği çözüm için 5 gün süre verdi, KITOB aynı şekilde alınan bu kararlardan çok rahatsız. Peki hiç mi bu STK’lardan görüş alınmıyor? Lütfen biri çıksın açıklasın.
Bakanlar Kurulu’nun dün gerçekleştirdiği toplantıda yurt dışında yaşayan KKTC vatandaşlarının 1 Haziran’dan itibaren ülkeye dönüşlerine 14 günlük karantina şartıyla izin verilmesi kararlaştırıldı. Şimdi başladı bir Kıbrıslı Türk, Türkiye kökenli çalışanlar kavgası. Vatandaşların karantina süresince masrafları devlet tarafından karşılanacak.
Çalışma izinliler ise 8 Haziran’dan itibaren 14 günlük karantina şartıyla ülkeye giriş yapabilecek.
Ancak karantina masraflarını kendileri karşılayacak. Buyurun buradan yakın.
Bir kesim insan başladı ağız dolusu laf söylemeye. Vay efendim siz nasıl ayrım yaparsınız, böyle devlet mi olur? Öyle laflar yazılıp çiziliyor ki benim yazmaya elim varmıyor... Çok tehlikeli sularda yüzülüyor anlayacağınız...
Bakanlar Kurulu daha önceki kararlarında otellerin 1 Haziran’dan itibaren açılmasını kararlaştırmış olmakla birlikte, dün aldığı bir kararla turistlerin ancak 1 Temmuz’dan itibaren adaya gelebileceğini duyurdu. Turistler ‘yüksek’ ve ‘düşük risk’ olarak iki gruba ayrılacak. Yüksek riskli ülke vatandaşlarına karantina şartı getirilecek.
Bu mudur yani? Güneyli komşular Larnaka ve Baf havalimanlarını low cost havayolu şirketlerinin üssü haline getirirken ve biz bunu üzülerek gazetelerde okurken bizim ülke olarak yaptıklarımıza bakın.
Wizz Air Larnaka’yı konuşlanmak üzere Larnaka Havalimanı’nı seçerken Rum Turizm Müsteşarı ve Ulaştırma Bakanı Karousos "Ülke turizm sektörüm adına bundan büyük mutluluk duymaktayız. Ağustos ayında yaklaşık 600 bin turistin adaya geleceğini ve bunun ekonomiye büyük bir katkı koyacağını" ifade etti. Sadece 600 bin turist ağustos ayı ve sonrası için programlanmış yani minimum 650-700 milyon Euro. (Bizim bir yılda normalde turizmden elde ettiğimiz gelir). Müthiş bir ulaşım ve organizasyon başarısı var anlayacağınız.
Şimdi diyeceksiniz ki bize bu uçaklar gelip konuşlanır mı? Tabii ki hayır. Kimin desteğine ihtiyaç var? Milli hava yolumuz olmadığına göre, THY burada başrol oyuncusu. Aynı şekilde Pegasus Havayolları ile de benzer koşullarının ada turizmi adına yaratılması gerekli.

Türk Hava Yolları’nın Kuzey Kıbrıs bakışı değişmeli
Birçok kez dönemin THY müdürü Sn. Temel Kotil Bey ile şahsen İstanbul'da görüşmüştüm.
Belli sebeplerden dolayı THY'nin özellikle borsada işlem gören ticari bir şirket olduğundan dolayı adanın Kuzeyine açılım yapamadıklarını belirtmişti.
Bilet fiyatları, Kuzey'in iç hat muamelesi görmesi, frekans artırılması vs. başlıca görüştüğüm konulardı.
Şimdi buradan açık bir çağrı yapmak istiyorum. Türk Hava Yolları geçmişte yaşanan Kıbrıs Türk Hava Yolları kötü tecrübesini bir yana bırakarak adanın Kuzeyine Türkiye devletinin bir turizm hamlesi yaratarak en az buraya günde beş uçağın ve ayrıca bir THY iştiraki olan Anadolu Jet 'in konuşlanmasını sağlamalı.
Bu uçaklar adeta bir shuttle, tarifesiz seferler ile Türkiye’mizden adaya uygun maliyet ile turist ve öğrenci taşımalı.
Rumların bu hamlesine karşılık böyle bir hamle ile karşılık verilmeli.
Biz her adımda önümüze taş değil artık kaya koyuyoruz ve turizmci artık isyan bayrağını çekmiş durumda.

Turizm Bakanlığı acil eylem planı gerekli
Buradan açık bir çağrı da Sn. Ünal Üstel'e yapmak istiyorum.
Toplayın bütün turizm örgütlerini, başkanlarını, temsilcilerini, en yakın bir zamanda Ankara'ya çıkarma yapın. Gerekirse Turizm Bakanlığı yanında, Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşün.
Derdimizi anlatın, çareler bulmak için bıkmadan, usanmadan Ankara'yı mesken tutun. Eminim pratik zekası ile Cumhurbaşkanı Erdoğan Kıbrıs Türkü adına en iyisini yapmaktan tereddüt etmeyecektir.
Bırakın artık Sarayönü siyasetini, ada turizminin önünü açın, Lefkoşa'da bakanlığın sınırlarının dışına çıkın lütfen.
Otelleri açan ama adanın turist gelişini en erken temmuz ortasına bırakan zihniyete söyleyecek bir çift sözüm var.
"Pandemi, virüs diye diye ne yazık ki bu yılı turizm adına bitirdiniz, artık başka bahara…"

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474