banner564

Yollar, Doğa, Çevre ve "Never Again my friend"

İsmet Esenyel - yorum

Yollar, Doğa, Çevre ve "Never Again my friend"
banner598

Basından okuduğumuz kadarı ile Eylül ayı sonuna doğru "Kış turizmi" denilen NTL ( Northern Travel) operasyonları başlıyor. Ülke turizmi anlamında önemli bir adım.
Eskiden teşviklendirme esaslarına göre yapılan bu hareketli ve faydalı süreç yeni dönemde nasıl olacak tam olarak bilmiyorum. Ancak bir şekilde başlaması turizm sektörü adına pozitif bir "start" diye düşünüyorum. Hayırlısı olur inşallah.

Bazen Lapta-Karşıyaka hattını kullanmayı seviyorum

Eğer Alsancak'ta oturuyorsanız, her zaman Lefkoşa hattını kullanarak Gönyeli üzerinden Güzelyurt Bostancı’da oturan aile seyahatleri çok çekici gelmeyebilir. Özellikle biraz da doğayı seviyorsanız Geçitköy ve Çamlıbel üzerinden denizin dalgaları ile araba kullanmak bir başka güzel.

Dağ ve deniz arasından yolculuk

Celebrity oteller bölgesinden geçerken Pandemi sürecinin ağır etkilerini yavaş yavaş atlatıldığı hissine kapılıyorsunuz.
Ancak oteller sessiz, yol kenarında yürüyen veya minibüs bekleyen turistler yok. Otel önlerine park etmiş kiralık arabalar da yok. 
Yavaş yavaş Karşıyaka (Vasilya) köyüne doğru arabanızı sürerken, gittikçe sayıları artan büyük marketler, restoranlar, Cafe ve publar, yeni dükkanlar gözünüze çarpıyor. 
Buralarda bolca insan var. Demek ki yerleşik bir yabancı halk ve sosyal hayat devam ediyor. Anlaşılan tatil unsurunun şekil değiştirdiğini de söyleyebilirim. Öyle düşünüyorum ki bölgede gittikçe artan "villa turizmi" otelleri arttıkça, bungalow tesisleri yavaş yavaş kendi kaderine terk ediyor. Eminim bu bölgede yaşayan turistlerin büyük kısmı, buraya geçmişte tatil maksatlı gelmiş ve bölgeden ev alan kişiler. Bazıları işi ticarete dökmüş. 
Villaları kontrolsüzce kiralayan sahipleri bu işten tabiri caiz ise "güzel paralar götürüyor…" Becer de nasıl becerirsen. Eksik olan, devletin kasasına bu konaklama ve veya tatil tipinden ülkenin doğrudan para kazanamamış olması. 
Dolaylı yönden kazanmıyor muyuz derseniz? Marketlerden alış veriş, araba kiralama, biraz çarşı o kadar. Yapacak bir şey yok gibi... Ancak ülkeye girişlerde bunlar kontrol altına alınsa inanın ülke maliyesi bu işten ciddi kazanç sağlar. 
Zaten Ercan'daki işler felaket yavaş dediğinizi duyar gibiyim… Olsun, daha fazla muhaceret memuru istihdamı, ülkeye turistlere girişte sorulacak "Nerede kalacaksınız?" gibi doğal sorular (İngiltere, Amerika, Fransa) bana sorulan sorular gibi, daha etkin bir takip sistemi ile bu villalar ve benzeri Konaklama türleri kontrol altına alınabilir. Neyse konuyu dağıtmadan bugünkü başlığımıza dönelim. 

Mecbur kalmadıkça Geçitköy-Çamlıbel yolunu kullanmayın 

Aklımda Geçitköy Baraj manzarası ve orada çekeceğim birkaç doğa fotoğrafı varken, aniden önümde Geçitköy yokuşunu Çamlıbel'e ( Mirtu) doğru çıkmaya çalışan beyaz renkli kırmızı plakalı bir aracı fark ettim. Az daha uçurumdan aşağıya savruluyordu.
Şaşkın bakışlar içerisinde izlediğim bu durum karşısında arabamı durdurdum ve koşarak yolun kenarında zar zor duran bu aracın yanına gittim. 
Yaşları 70’in üzerinde olan İngiliz bir çift turist yolun ortasında açılan derin yarığın içine girmiş arabaları da savrulmuştu. 
Korku içerisinde olan insanlara su verirken baktım ki kiralık arabalarının ön sağ lastiği patlamış ve gerçekten de büyük bir tehlike atlatmışlardı.
Kendilerini biraz yatıştırdıktan sonra İngiltere’nin "Bristol" bölgesinden Adamızda tatil için geldiklerini öğrendiğim bu güzel insanlar ölüm ile karşı karşıya kalmışlardı. 
Yazık ki ne yazık. 
Benim gibi yolun kenarında duran vatandaşlarımızın yardımı ile de bu insanların lastiğini değiştik ve yola devam etmelerine yardımcı olduk. Bu İngiliz çifte yardım çabalarımız karşısında o korku dolu, sinirli insanların yüzü tekrardan tebessüm etmeye başlamıştı. Tanıştıktan sonra 
"İngiltere'de böyle bir durum söz konusu olamaz Mr. İsmet" diyordu Mr. Taylor. " Böyle tehlikeli bir yolun hem de dağ yamacında trafiğe açık olması intihardan başka bir şey değildir" diye de ekledi… Never Again. 
Ne söyleyeceğimi bilemedim. Hemen aklıma sabah gazetelerde okuduğum kış turizmiyle ilgili haberler geldi. 

Böyle bir ortamda kış turizmine çok dikkat 

İster yazdıklarıma bir dost tavsiyesi, ister eleştiri olarak bakın. 
Gidip de esnaf ile bir araya gelmeniz ne kadar da olumlu ise sizden ricam biraz da ulaşım, yollar, eski eserlerin temizliği ile ilgili görüş alış verişinde bulunun. 
Üniversitede birlikte okuduğum şimdilerde ise Ankara'da yaşayan bir Kıbrıslı arkadaşım "Geçen hafta Girne Kalesi’ne gittim. Durumu içler acısı. O asker mankenlerin kostümleri kuş pisliği, toz kir içinde. Her yer çöp. Ayrıca kalenin iç duvarları içerisinde incir ağaçları çıkmış, ot çıkmış. İnanamadım bu kadar bakımsız olmasına. Lütfen bu konuya el at" dedi. 
Mesaj bende duruyor isteyen yetkiliye hemen gönderirim. 
Şehrin içerisinde esnafın yanında, St. Hilarion, Girne Kalesi, Bellapais Manastırı, Salamis içerisinde de bir gezin. Notlar tutun. Turistler gelecek bu ülkeye çok yazık diyecek ve hayal kırıklığı içerisinde bu ülkeyi terk edecek. 
Belki bilemeyebilirsiniz ama turizmde en önemli unsur "repeat tourist" yani bir daha, hatta tekrar bir daha gelen turisttir. Bu tip turist profili sizin pazarlama unsuruna başvurmadan, kendiliğinden gelen turisttir. 
En karlı yöntemdir. Onu her şeyi ile memnun etmek, tarihi doğayı, servis kalitesini, oteli, ulaşımı rahat ettirmekle olur. Umarım ilgili yetkililer tarafından mesajı alınır. Öğrencilere çevre dersi koymak bir marifet değil, temiz bir ülke yaratmak esas mesele. 

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ne işe yarar! 
Kendilerini gerçekten de severim, hukukumuz da var. Ama Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri "sin da gulle geçsin misali" kafalarını kuma gömmüş. Ayrıca sevdiğim Sn. Bakan, geçmişte turizm acentesi olan Resmiye Ablam ilgilenin lütfen. 
Allah aşkına zaten geçen hafta Çıkarma Plajı önündeki yolda meydana gelen ölümlü kazadan da ders çıkarmış gibi durmuyoruz. 
Onu geçtim, hızla kış yaklaşırken lütfen bakanlıktan, Lefkoşa'dan bir gün feragat edip Geçitköy, Çamlıbel yokuşuna doğru yol alsınlar. 
Ağır vasıtalar bir yana, bu bölgeyi ziyaret etmek isteyen turistler için, arabalar, otobüsler çok ama çok büyük bir tehlike. 
Yollar delik deşik, çukur, beyaz yol çizgileri yok. Yol kenarları pislik içerisinde aydınlatma hiç yok. 
İsterlerse gidelim gözleri ile görsünler, en azından kışın gelecek olan bu kişileri benzer tehlikeler ile karşı karşıya bırakmayalım. Bu yazdıklarımı bir dost uyarısı olarak görün. 

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı biraz İskele dışına çıkın lütfen 

Tepebaşı’nı geçip Kalkanlı'ya doğru ilerlerken bir süre sonra yanan doğamız ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Binlerce dönüm arazi yanmış, ağaçlar, flora, fauna yok olmuş ancak bizim bu bölgede bir yeşillendirme eylemi var mı bilmiyorum. 
Tarım bakanımız hali ile Mağusa İskele bölgesinden dolayısı ile yanan bu yerler ile ilgili bir eylem planları var mı merak ediyorum. Kaç kez bu bölgeyi ziyaret etmiş ve orada yaşayanlar ile bir araya gelmiş. 
Dikkat edin plan demiyorum, çünkü planlar eyleme dönüşmez ise hiç bir kıymeti yoktur. O güzelim tepeler tüyleri yolunmuş tavuk misali çırılçıplak. Bu bölge insanı kendi kaderine terk edilmiş durumda. 
Ülkeyi sevmek bu söylediklerimi esasta yapmaktan geçer. Siz gerçek samimiyetinizi ortaya koyun, uğraşın, elinizden geleni yapın ve takdiri halkın vicdanına bırakın. 

Benim düşüncem!!! 
Pandemiyi bahane edip bakanlıklarınızdan oy hesabı dışında olmadan adım atmadınız. Hiçbir vizyon sahibi olmadığınız için bugün ülke ne yazık ki yerlerde sürünüyor. Bakanlıklar hele bir müddet sonra erken seçimden dolayı resmen parti meclislerine, ilçe başkanlıklarına örgüt binalarına dönüşecek. 
Ne eski eserler, ne çevre, ne ulaşım, yollar, ne de doğa. Bunlar olmadan isterseniz yüz binlerce turist getirin. Hepsi ülkelerine dönerken bu manzara değişmez ise tek bir şey söyleyecek "Never Again my friend". Bir daha asla arkadaşım. 
Turizm Hayattır. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Selda icener
Selda icener - 3 yıl Önce

Sevgili arkadasim Ismet, magusa da yasiyorum ve en cok sevdigimiz haftasonu gezintisi kaplica tatlisu arasinda deniz kenarinda kalan eski yol. Malesef yok olmaya terkedildigini gordukce uzuluyorum bir kibrissever olarak. O yolu kullananlar genelde yabancilar nedeni malum, manzara, deniz, dogal cevre. Ama yol berbat, deniz dalgalari yedi yolun yarisini, kimse ilgilenmiyor, yeni yol yaptik size dusuncesiyle mi bilemiyorum. Gece ordan gecmeye calissa bir yabanci denize dusmemesi mucize. Uyarici levha yok mu diye sormayin bile, nerde varki orda olsun. Cok uzgunum, burdan cagri olsun, biraz daha duyarli ve ilgili olalim, kibris bozuldukca turist ve turizm de yok olmaya mahkum.

SIRADAKİ HABER

banner608

banner473