Moldova’nın, AB’nin tartışılmakta olan 2030’da yeni genişleme süreci çerçevesinde tam üyelik perspektifiyle üyelik müzakerelerine “Kıbrıs siyasi formülü” ve Transdinyester’e özel bir uluslararası gözetim statüsü benimsenmesi tehlikesiyle başlamasının beklendiği bildirildi.
Haftalık Kathimerini “Moldova Kıbrıs Formülüyle AB’ye… Transdinyester-‘KKTC’ Paralelliği ve özel statü fikirleri Lefkoşa Açısından Tehlike” başlıklı haberinde “Kıbrıs siyasi formülü” ile üyelik müzakerelerine başlamak için Komisyon’dan olumlu tavsiyesini de alan Moldova’nın siyasi açıdan özel durumunun “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin durumuna benzediğini yazdı. “Hukuki açıdan Moldova’ya ait olan Transdinyester’in, KKTC gibi, 1990’da bağımsızlık ilan ettiğini” hatırlattı, Brüksel’deki yetkili çevrelerin halen bu paralelliği benimseyerek plan tatbikatlarına başladığını yazdı.
Gazete AB Yüksek Komiseri Joseph Borrell:’in geçen haziran ayında “Moldova’nın patikası Transdinyester’de olanlardan bağımsızdır. Kıbrıs toprak sorunu (territorial problem) varken AB’ne üye oldu. Moldova da olabilir” diyerek Kıbrıs ve Moldova’nın siyasi meselelerini birleştirmesinin tesadüf olmadığını, bu şekilde “Brüksel’in düşünce çizgisini sızdırdığını” kaydetti.
Avrupa Komisyonu’nun 8 Kasım tarihli Moldova’nın ilerleme raporunda “AB Transdinyester ihtilafının kapsamlı, barışçıl ve sürekli çözümüne tam destek veriri bu çözüm Moldova’nın, uluslararasında tanınmış sınırları içerisinde Transdinyester bölgesi için ‘özel statü’ verilmesiyle egemenliğine ve toprak bütünlüğüne dayanmalıdır” ifadelerine yer verildiği de hatırlatıldı.
“Brüksel’in hedefi nedir? Moldova’nın hükümranlığının tamamı ile AB üyesi olmasını ve Transdinyester’de Avrupa müktesebatının, toprak sorunu çözülene kadar askıya alınmasını mı istiyor? Böyle bir durumda Brüksel’in, Kıbrıs siyasi formülünün dışında, Kıbrıs’ın işgal bölgeleriyle ilgili izlediği toprak modelini izlemek istiyor olduğu söylenebilir” ifadelerine yer verilen haberde, AB’nin ifade ettiği Trensdinyester’e özel statü vermesinin, benimsenmesi halinde, KKTC gibi diğer benzer durumlar için bir emsal oluşturma tehlikesi içerdiğine dikkat çekildi.
