banner564

Önemli uyarı

Coronavirüse odaklanıldığını, diğer hastaların göz ardı edildiğini ifade eden Dr İpekdal, evlerde yaşanan ani ölümlerin endişe verici olduğunu söyledi

Önemli uyarı
banner598

Suna ERDEN

Nöroloji Uzmanı Dr. İlker İpekdal, Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin pandemi merkezi ilan edilmesinin yanlış bir karar olduğunu, diyabet, böbrek hastaları gibi tedavisini sürdüren hastaların mağdur edildiğini söyledi. İpekdal, sağlığın Coronavirüse odaklandığını, diğer sorunların göz ardı edildiğini belirterek, son zamanlarda evlerde yaşanan ani ölümlerin tedirgin edici olduğunu ifade etti.
Diyalog’a konuşan İpekdal, “Sürekli evde kalmak ve düzenli gidilen doktor kontrollerini aksatmak hareketsizliği, kalp ve damar hastalıkları, inme riskini, diyabet ve yüksek tansiyon kontrolünün bozulması gibi sorunları da beraberinde getiriyor.
En büyük hastanemiz, bu konularda tamamen devreden çıkmış durumda” dedi. İpekdal, acil ve önemli ameliyatlar dışında diğer ameliyatlar neredeyse durma noktasına geldiğini belirtti. 

Halk bilgilendirilmeli
Dr. İpekdal, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin pandemi hastanesi yapılmasına birçok meslektaşı gibi doğru bulmadığını söyledi ve gerekçelerini açıkladı. İpekdal, “Devletin en büyük hastanesi, rutin sağlık hizmetlerine devam ederken, uygun koşullara sahip özel hastaneler pandemi hastanesi olarak planlanması, orta ve uzun vadede yaşanabilecek birçok sağlık sorunlarının da önüne geçecektir. Zira, sağlıkta kayıplar sadece COVID-19 ile ilişkili olmayacağını aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor” dedi.
İpekdal, ani gelişen vakaların nereye yönlendirileceği konusunda halkın yeterince bilgilendirilmediğini ifade etti.
İpekdal şöyle devam etti: “Sağlık Bakanlığı, acil hizmetlerin organizasyonunu yeniden ele almalıdır. Bugün, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi, Girne Suat Günsel Üniversitesi Hastanesi de, kendi inisiyatifleri ile halkımıza ayaktan acil sağlık hizmetlerini ücretsiz vereceklerini duyurmaktalar. Her ne kadar bu durum olumlu olarak algılansa da, acil sağlık hizmetlerinde çok başlılığın olduğunun da bir göstergesidir. Sağlık Bakanlığı, açık ve anlaşılır bir şekilde bu konuyu halkımıza aktarmalıdır.
Kolan Hastanesi, butik bir hastanedir. Kapasitesi bellidir. Başhekimi tarafından 80 yatak kapasitesine sahip olduğu belirtilse de, daha önceki senelerde orada uzun yıllar çalışmış biri olarak, maksimum ulaşacağı yatak sayısının 45 dolaylarında olabileceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Acil müşahede yatağı kapasitesi 4, acil müdahale sedyesi 2 adettir. Bu hali ile tek başına bir merkez hastane olabilir demek bilimle bağdaşmaz. 
Gerek kamu, gerek özel hastanelerin hangi amaçlarla kullanılabileceğinin yeniden gözden geçirilmesi şarttır.”

Diğer hastalar ne olacak
İpekdal, sağlığın Coronavirüse odaklandığını, diğer sorunların göz ardı edildiğini belirterek, son zamanlarda evlerde yaşanan ani ölümlerin tedirgin edici olduğunu ifade etti.
İpekdal şunları söyledi: “Sağlık sorunumuzun odağına COVID-19 yerleşti. Bu odaklanma hatalı bir odaklanmadır. Sistemin geneline odaklanmamız şarttır.
Ancak sistemin bu şekilde sürdürülmeye çalışılması durumunda, 2020 yılının sonuna geldiğimizde, COVID-19 nedeniyle değil diğer sağlık sorunları nedeniyle daha fazla hasta kaybetme olasılığımız her geçen gün artıyor. 
En büyük endişelerimden birisi de, evlerde ani ölümlerdir. Bu tür kayıpların yaşanma riski her geçen gün artıyor. Çünkü sürekli evde kalmak ve düzenli gidilen doktor kontrollerini aksatmak hareketsizliği ,kalp ve damar hastalıkları, inme riskini, diyabet ve yüksek tansiyon kontrolünün bozulması gibi sorunları da beraberinde getiriyor.
En büyük hastanemiz, bu konularda tamamen devreden çıkmış durumda. Halkımız bu riskleri bertaraf edecek bir sağlık sistemi organizasyonuna ulaşamamanın şikayetlerini bana ve diğer meslektaşlarıma sürekli iletmeye devam ediyor.”


Diyaliz hastalarının seansları aksadı
İpekdal, diyaliz hastalarının seanslara gitmediğini ifade ederek, bunun üzerine hassasiyetle durulması gereken bir konu olduğunu vurguladı. İpekdal, şöyle devam etti: 
“Diyalize ihtiyaç duyan hastalarımızın daha hassas bir bünyeye sahip olduklarını biliyoruz. Kendileri de bu anlamda, yaşam tarzlarına da sürekli dikkat ediyorlar. Diyaliz birimi COVID-19 hastalarının bulunduğu birimlerden ayrı da olsa, bazı diyaliz hastalarımızın diyaliz seanslarına gitmemeye başladıklarını, daha seyrek gittiklerini biliyoruz. Diğer taraftan, diyaliz yatakları da önlem amaçlı, bir dolu bir boş olacak şekilde faaliyette. Dolayısıyla, diyaliz hastalarımıza yapılan seans sayılarındaki azalma da dikkatleri çekiyor. Hepimizin korkusu, diyaliz hastalarımızın sağlıklarının orta ve uzun vadede etkilenme risklerindeki artıştır. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur.”

Ameliyatlar yapılamıyor
İpekdal, acil ve önemli ameliyatlar dışında diğer ameliyatlar neredeyse durma noktasına geldiğini söyledi. “Gün gelip de, ameliyathanelerde aşırı yığılmalarla karşılaşabiliriz” diyen İpekdal, “Bu da birçok komplikasyonları da beraberinde getirebilir.
Böyle bir dönemde, özellikle kronik hastalıklarda kullanılan ilaçların eksikliğini yaşama riskimiz var. Sağlık Bakanlığı’nın ve İlaç ve Eczacılık Dairesi’nin bu yönde de önlem almaları yerinde olacaktır” dedi.
Hastaların ilaç eksikliklerinden dolayı şikayet etmeye başladığını ifade eden Dr. İpekdal şunları kaydetti: “Hali hazırda, bazı hastalarımız, bazı ilaçların eksikliklerinden yakınmaya başladılar. Bunlar bireysel olabilir ancak, önlem alınmadığı takdirde zamanla genele yansıma riski yüksektir.
Özetle, bir aylık tecrübelerimizden ve tüm sağlık çalışanlarının geri dönüşlerinden de faydalanarak, ülkemizin ihtiyaçlarına ve gerçeklerine uygun, sürdürülebilir, sorunların hepsini çözebilecek kabiliyete sahip bir sağlık sisteminin tesisi konusunu çok acil bir şekilde yeniden masaya yatırmamız gerekmektedir.
Ülkemizdeki doktor, hemşire ve diğer sağlık personeli alt yapısı, hem COVID-19 ile mücadelede, hem de diğer sağlık sorunlarımızın üstesinden gelinmesi konusunda yeterlidir.
Yeterli olmayan iki şey var. Bir tanesi teknik altyapıdır ki bu geliştirilebilir. Diğeri de organizasyondur ki, bunun için de başta Sayın Sağlık Bakanı’mız olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının aynı dili konuşma, aynı hedefleri görebilme kabiliyetlerine bağlıdır.” 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473