banner564

Özel Tahsin, Diyalog'a konuşuyor

Öncelikle iç sorunlar çözülmeli

Özel Tahsin, Diyalog'a konuşuyor
banner598
1974 Öncesinde neydik?
Kıbrıs Türk Toplumunun 1974 öncesi yaşam tarzı, özellikle 1955-1974 arası çağ dışı, insanlık dışı, acılarla ambargoların altında şehitleri vererek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi vermekle geçti.
Rumların adayı Yunanistan’a bağlamak için kurdukları E.O.K.A tedhiş Örgütü önce İngilizlere sonra da Kıbrıs Türk Toplumunu hedef alan saldırıları nedeniyle birçok Türk şehit edilmiş, Türk köyleri güvenli yerlere göç etmiş, can ve mal güvenliği kalmamıştı. Uzun süren görüşmelerden sonra 1960’ta imzalanan Zürih ve Londra anlaşmaları ile iki toplumdan oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti, yine Rumların Enosis hayallerini gerçekleştirmek için 21 Aralık 1963’te Türklere saldırmaları sonucu (Kanlı-Noel) Cumhuriyet yıkılarak, Rumların hâkimiyetine geçmiş oldu.
Ne var ki 1963’ten Barış Harekatı’nın gerçekleştiği 20 Temmuz 1974 yılına kadar Rumlar Kıbrıs Türk Toplumunu yok etmek için ne gerekirse askeri, idari, ekonomik alanlarda  akla gelmeyecek her türlü insanlık dışı olayları uygulayarak bezdirmeye çalıştılar. Kısacası Kıbrıs Türkü’ne yaşam hakkı tanımadılar. Dağınık yerlerde cemaat olarak yaşamak zorunda bırakıldık. 
Kıbrıs Türkü başta Dr. Fazıl Küçük, R. R. Denktaş ve Osman Örek gibi liderlerin öncülüğünde ve anavatan Türkiye’nin yardımları ile direnerek 1974 ‘te özgürlüğümüze kavuşmuş oldu.
1974 sonrası ne oldu?
1974 sonrası Barış Harekatı’ndan sonra Güney’de kalan Türkler gerek gizli yollarla gerekse Denktaş Klerides anlaşması sonucu toplu halde Kuzeye geçtiler.
Kuzeye hem Güney’den, hem de Türkiye’den gelen binlerce göçmeni yerleştirmek ve onları iskan etmek pek kolay olmadı.
1975’te Kıbrıs Federe Devleti ilan edilerek Kurucu Meclis oluştu. Yeni bir anayasa ve siyasal partiler yasası geçtikten sonra 1976 yılında milletvekilliği seçimleri ile parlamenterler sisteme Geçildi.
1974 sonrasının en belirgin özelliği Kıbrıs Türk Toplumunun yıllardan sonra özgürlük içinde can güvenliği sorunu olmadan bir yaşam tarzına geçmesidir. 
Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüme ulaşmak için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine Kasım 1983 ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruluyor.
Şimdi ne haldeyiz?
Cumhuriyetin ilanından sonra Kıbrıs Türkü’ne yapılan baskıları ve ambargolar daha da arttı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 1983 yılından günümüze kadar birçok defa sandık başına gitti. Yeni Cumhurbaşkanları ve değişik partiler ya tek başlarına, ya da koalisyon hükümetleri kurarak bizleri yönetmeye çalıştılar.
Bu arada en önemli olay Annan Planının referanduma sunulmasıdır. Türkler bu çözüm planına evet derken, Rumlar hayır demelerine rağmen AB’ye üye olarak kabul edildiler. Bu yanlış uygulamalar Rumların uzlaşmaz tavrını daha da artırdı. 
Bugüne dönecek olursak önemli ölçüde alt yapı yatırımları yapılmasına rağmen (Liman, hava alanı, çift şeritli yollar, haberleşme, ulaşım, gölet, derivasyon, su projesi, hotel, üniversite vs.) halkın beklediği ekonomik alanda yeterli düzeye gelinemedi.
Gelir düzeyinin yükseltilmesi, işsizliğin önlenmesi, haksızlıkların giderilmesi, adil davranılması, hayat pahalılığın önlenmesi halkımızın haklı beklentilerinin başında gelmektedir.
Özellikle 1974 öncesi çok zor koşullarda bir cemaat olarak, 1974 sonrası özgürlüğüne ve devletine kavuşan bir halk, bugün ise iç sorunlarını çözmeye çalışan tanınmamış, sınırları belli, güvence içinde gelecek mücadelesi veren bir Devlet konumundayız.

YARIN: Osman GÜVENİR

Güncelleme Tarihi: 12 Eylül 2017, 10:08
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474